Boğaziçi Üniversitesi Sergi ekibi, “Boğaziçi Direnişine kara leke sürmek için bir fırsat kollanıyordu ve biz de günah keçileri olduk” ifadesini kullanırken, yerde olduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılan ve 2 öğrencinin tutuklandığı Kabe resmine ilişkin “Asacak yer bulamadığımız, ebatça büyük ondan fazla eseri yere yerleştirerek sergiledik. Bu kararı tamamen lojistik durumlardan dolayı aldık" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Cumhurbaşkanı kararı ile Prof. Melih Bulu’nun rektör atanmasına yönelik protesto eylemlerinin bir notası da oluşturdukları direniş sergisiydi. Öğrenciler, ülkenin dört bir yanından insanların dayanışma için gönderdiği baskılı ve dijital eserlerle oluşturdukları sergiyi 22 Ocak günü Güney Kampüs’te açmıştı. Sergi Şubat ayının ilk günlerinde önce sosyal medyada hedef gösterildi sonra da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, sergi hakkında soruşturma başlattı. Bu süreçte; yerde görüntülenen ve üzerinde Kabe görüntüsü olan bir eser nedeniyle 2 öğrenci tutuklanmıştı.
Direnişleri ve davaları devam ederken Boun Sergi ekibi Susma Platformu'nda Ayşen Güven'e yaptıkları açıklamada, "Eserin yerde sergilendiği perşembe günü kayyımlığın önündeki nöbet çadırı okul güvenlikleri tarafından kaldırılmaya çalışıldı ve kırıldı. Bunun ardından çıkan tartışmalar ve arbedeyle birlikte öğrencilerin büyük çoğunluğu günün kalanında güney meydana nöbete çağrıldı. Biz de bunun üzerine sergiyi daha önceden kurduğumuz yerden kaldırıp güney meydandaki bir bölgeye taşımaya karar verdik. Bu arada da baskıdan yeni eserler geldi. Bu yüzden asacak yer bulamadığımız ebatça büyük ondan fazla eseri yere yerleştirerek sergiledik. Bu kararı tamamen lojistik durumlardan dolayı aldık. Başka hiçbir kasıt veya amaç yoktu" dedi.
Öğrenciler, "Fiziksel sergimizin ilk gününden sonra bazı eserleri kampüste bırakmak istedik. Daha önce bizim için oldukça güvenli bir bölge olan kampüs içerisinde zarar görmeyeceğini düşünmüştük fakat öyle olmadı maalesef. Hafta sonu yasağından sonra okula tekrar geldiğimizde, içinde orijinal bir eserin de bulunduğu bir grup çalışma kaybolmuştu. Güvenlikler okul içerisindeki asayişi sağlamakla görevli oldukları için bu durumu onlara bildirdik ve kendi sosyal medya hesaplarımızda eserlerimizin çalındığını duyurduk. Eserlerin maddi fiyatını da belirttikten sonra “mucizevi” bir şekilde hepsi geri geldi. Dediğiniz gibi bu konunun üzerine pek durulmadı ama güvenliklerin öğrencilerin yanında olmadığını gösterdikleri ilk olay bu oldu diyebiliriz" diye konuştu.
Haberin tamamı için tıklayın.