Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Eski Başkanı Zekeriya Temizel Finans Kulüp'un düzenlediği panelde tarihi açıklamalarda bulundu.
2001 krizinin kara kutusu olarak tabir edilen Maliye eski Bakanı ve BDDK eski Başkanı Zekeriya Temizel yıllar sonra konuştu. 2001 krizinin sorumlusu olarak IMF'yi gösteren Temizel, o dönemde Türkiye üzerinde büyük oyunlar oynandığını, bu oyunlar sonucunda da ülkenin uçuruma itildiğini söyledi.
Bipara.com'un haberine göre, uzun süredir sessizliğini koruyan Maliye eski Bakanı ve BDDK eski Başkanı Zekeriya Temizel, Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı-Finans Kulüp'ün panelinde sessizliğini bozdu. 31 Mart 2000 tarihinde yeni oluşturulan BDDK'nın başına getirilen ve Kemal Derviş'in Türkiye'ye çağrılışı ile istifaya zorlanan ve BDDK'dan el çektirilen Temizel, Anayasa kitapçığının fırlatılışından, bankaların nasıl batırıldığına ve G-7 ülkelerinin Türkiye planına kadar pek çok konuda açıklamalar yaptı.
İşte Temizel'in ağzından 2001 öncesi ve krizin başlangıcı: IMF olsaydı bunlar olur muydu?
5 yıl yasasız yönetildik
Eski Bankalar Kanunu'nun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonucunda bankacılık sektörü beş yıl boyunca yasasız yönetildi. Bir ülkede beş yıl boyunca finans sistemi gibi bir sistemin yasasız olarak yönetilmesi ne demektir?
Bu sistem 1999 yılına kadar sürdü. Hayatımın en acı dönemlerinden biridir. Bu kanun o parlamentodan çıkamadı. Çıkmadı. Haziran 1999'da nihayet bu sistem bir yasaya kavuştu. Daha mürekkebi kurumadan IMF anlaşması yüzünden yeniden değiştirildi. Değişiklikle çok önemli bir paragraf çıkarıldı. Çıkarılan paragrafta şu ifade vardı: "Kurul likiditenin güçlendirilmesi amacıyla fondan bankaya likidite sağlanmasına yetkilidir."
IMF isteğiyle çıkarılan bu hüküm bugün kriz önlemi alan ülkelerin yaptığı bütün kriz uygulamalarını içeriyor. ABD ve Avrupa'da yapılan bütün kriz önlem paketi uygulamaları, bir yasaya dayanarak gerçekleştiriliyor.
Kıpırdayamadık
9 Aralık 1999 tarihinde IMF'ye verilen niyet mektubunda “TMSF tarafından sahip olunan bankalar hariç, bankalara kredi açılmasına veya likidite desteği sağlanmasına izin verilmeyecektir.” dendi. Bu taahhüt IMF İcra Kurulu'nun stand by talebini görüşmesi için ön koşul sayılmıştır. IMF, fona almadan, zor duruma düşen hiçbir bankaya kredi açılmasını veya likidite desteği verilmesini yasaklıyordu.
Batışa göz yumdular
IMF'ye karşı MB ve Hazine'nin bir şey yapabilecek hali yoktu. Çünkü MB para tabanı limitlerine sıkışmıştı. Hazine de borçlanma limitleri nedeniyle kağıt veremez haldeydi.
Batan bankaların bazıları kötü niyetliydi. Ama bazıları ise sadece geçici likidite sıkıntısı çekiyordu. Bu ortamda bile koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin elinde bunlarla mücadele edebilecek hiçbir araç yoktu. IMF bir kanun yapmış, elinize vermiş. Kıpırdayamıyorsunuz.
Ve kara pazartesi...
Türkiye bu koşullar altında 19 Şubat 2001 pazartesi gününe geldi. Kara Pazartesi'ydi. 19 Şubat’ta, anayasa kitapçığı fırlatıldı. Birden Türkiye'deki yabancı sermaye hareketlendi. MB'den talep 7 milyar dolara çıktı. Tam o gün, İstanbul'da Hazine'nin ev sahipliğıinde G-7'nin müsteşarlar toplantısı vardı. IMF Birinci Başkan yardımcısı Fishler, Avrupa Temsilcisi Deppler, bir de herkesin bizden saydığı Türkiye temsilcisi Cotarelli...
IMF ve G-7 gizli toplandı
Olay öğrenilir öğrenilmez, G-7 temsilcileri ve IMF heyeti başka bir odaya çekilip gizlice 'Türkiye'yi ne yapacağız'ı konuşmuşlar. Orada konuşulan şu: "Derhal dalgalı kura geçilmelidir. Hükümet bunun kararını almalı. Bunu yaparsa gereken desteği veririz...”
Allah'tan ABD'de o gün tatil, çok büyük bir para çıkışı olmadı sadece talep oldu. Ama ertesi gün de kaçış olacak. O gece toplanıldı. Gece yarısı toplantısında karar alınamadı. Dalgalı kura geçilemedi. O gece daha bütün ekonomi bürokrasisi ve bakanlık toplantıya katıldığı için IMF heyetiyle ben baş başa kaldım.
Ertesi gün faiz yüzde 2 bin oldu
Deppler'in çevirmenliğiyle bu programın hala finansman desteğiyle ayakta kalabileceğini, Türkiye'nin çok büyük bir bedel ödemeden bu krizin atlatılabileceğini adamlara anlatmaya çalıştım. Hayır dalgalı kur olmadan çözüm olmaz diyorlar. Sonuç olarak saat 04:00'te hükümetin dalgalı kura geçmeyeceği haberi geldi. Onlar da kafalarını duvarlara vurma hareketi yaparak gittiler. Ertesi gün olanları herkes biliyor. Yüzde 2000 faizler görüldü. Ekonomi bürokrasisi yine toplandı, yine karar alınamadı. Çünkü yurtdışındaki başbakan yardımcısına vekalet eden bakan, başkan olmadan o konuda birşey söyleyemeyeceğini söyledi.
Derviş geldi, istifa etti...
1995 seçimlerinde DSP milletvekili olarak TBMM'ye giren Temizel, 55 ve 56. hükümet döneminde Maliye Bakanlığı yaptı. Bakanlık'tan 18 Nisan 1999'da İstanbul Belediye Başkan adaylığı için istifa etti ancak seçimi kazanamadı. Mart 2000'de BDDK Başkanlığı'na getirildi. 2001 krizinde, Derviş'in Türkiye'ye gelişinin ardından görevinden istifa etti.