T24 - İsrail Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Avigdor Lieberman, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu yalancı olmakla itham ettikten 10 gün sonra bu kez diyalog çağrısında bulundu.
Lieberman, 'Türkiye ile açık ve dürüst bir diyalog istiyoruz. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu her konuyu görüşmek üzere buluşmaya davet ediyorum, Türkiye’de son dönemde yaşananlar İslam Devrimi öncesi İran’ı hatırlatıyor. İran en yakın müttefikimizdi, ancak iç politika bu durumu değiştirdi, Türkiye’de yeni bir felaketin meydana gelmesi halinde politik atmosfere bakmaksızın derhal yardım önerimizi tekrarlarız' dedi. Milliyet gazetesinde yayımlanan haber şöyle:
Lieberman, sağ eğilimli Jerusalem Post gazetesinde şunları yazdı:
- Türkiye ile mevcut kriz Davos zirvesiyle başladı. Başbakan Erdoğan’ın Nobel Barış Ödülü sahibi Şimon Peres’e saldırması dikkatlice düşünülmüş bir stratejiydi.
Sorun Davos
- İsrail, Türkiye ile ilişkisinin değişmesini hiç istemedi. Sorun Türkiye’nin iç politikasında yaşanan değişim. Biz bugün bile ilişkilerin Davos öncesine dönmesinden yanayız.
- Maalesef Türkiye’de son dönemde meydana gelen olaylar İslam Devrimi öncesindeki İran’ı hatırlatıyor. Türkiye gibi İran da İsrail’in en yakın müttefiklerindendi. Orada da Humeyni devrimi iç faktörlerin sonucuydu.
Kurtlar Vadisi tepkisi
- Son aylarda Türkiye’de İsrail’e karşı saldırılar yeni bir zirveye ulaştı. Erdoğan’ın “İsrail kadın ve çocukları öldürürken sessiz kalmayacağını” söylediğinde buna en iyi tepkinin hiç yanıt vermemek olduğuna karar verdik. Ancak Kurtlar Vadisi filminin fragmanlarında da Yahudi karşıtlığı motifleri kullanıldı ve Yahudiler dünyadaki en kötü insanlar olarak gösterildi.
- Davutoğlu, Karmel orman yangını ile mücadelemizde bize yardımcı olmak için Türkiye’nin hızla uçak göndertmiş olduğunu belirterek, durum tersine olsaydı İsrail’in aynı davranışı göstermeyeceğini söylemişti.
Davutoğlu, herhalde 1999’daki trajik depremde İsrail’in derhal 250 kişilik bir ekip gönderdiğini unuttu ya da haberi yok.
İşçiler zor durumda
- Karmel yangını sırasındaki desteğinden ötürü Türk hükümetine müteşekkiriz. Türkiye’de yeni bir felaketin meydana gelmesi halinde, politik atmosfere bakmaksızın derhal yardımlarımızı tekrarlarız.
- Türk Hükümeti bir yandan kendini yeniden yakınlaşmaya istekliymiş gibi gösterirken bir yandan da samimiyetsiz bir davranış sergiliyor. Karmel yangınının ardından Davutoğlu ilişkilerin onarılması konusunda ümit verirken Türk hükümeti İsrail’de 800 Türk işçisine çalışma olanağı sağlayan ticaret anlaşmasını yenilemeyi reddetti.
'Kum torbası olmayız, tepki gösteririz'
- Nefret söylemi Mavi Marmara geamisinin İstanbul’da 100 bin kişi tarafından cihat sloganları ve “İsrail’e ölüm” naraları ile karşılanmasıyla doruğa çıktı. Resmi Türk kaynaklarının buna herhangi bir kınama getirmemesi bizim itidalli davranmamızı son derece güçleştiriyor. Yumruklanan bir kum torbası olmaya niyetimiz yok ve her egemen devlet gibi biz de bu hakaretlere tepki göstereceğiz.
'Seçimlere propaganda malzemesi yapmayın'
- Türk Hükümeti İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini gerçekten arzuluyorsa, bahaneler aramaktan ya da ön koşullar sıralamaktan vazgeçmelidir. İsrail, Türkiye’de haziran ayındaki genel seçimler için bir propaganda malzemesi yapılmamalıdır.
'Davutoğlu nerede isterse buluşuruz'
- Biz, Türkiye ile açık ve dürüst bir diyalog istiyoruz ve meslektaşım Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu, Kudüs’te ya da iki ülkeyi ve içinde bulundukları geniş bölgeyi ilgilendiren her konuyu görüşebileceğimiz herhangi bir yerde buluşmaya davet ediyorum. Müttefikler arasında görüş ayrılıkları olabilir. Bir ilişkinin gerçek gücü, bu anlaşmazlıkların nasıl giderildiğiyle ortaya çıkar.
ABD’den İHH’ye yasak talep etti
İsrail, ABD’den Mavi Marmara skandalının baş kahramanı İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı’nı (İHH) yasa dışı ilan etmesini istedi. Reuters’ın haberine göre İsrailli yetkililer Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, bu isteği İsrail’i ziyaret eden ABD İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano’ya iletti.
AHMET DAVUTOĞLU
‘Görüşme için önce talepler yerine gelsin’
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail ile üst düzey bir görüşmenin mümkün olabilmesi için öncelikle Türkiye’nin haklı taleplerinin karşılanması gerektiğini belirterek, “Bunlar gazete yazılarıyla olmaz. İlkeli duruşla, çağdaş diplomasiyle olur” dedi.