Hürriyet yazarı Sedat Ergin, darbe girişiminin ardından tutuklanan eski 1. Kara Havacılık Alay Komutanı Albay İdris Feyzi Okan ile ilgili olarak "Okan’ın dosyası bu davanın iddianamesindeki en ilginç vakalardan biri. Hadiselerin genel akışı izlendiğinde, 15 Temmuz gecesi Albay Okan’ın darbede rol aldığını, darbecilerle işbirliği yaptığını gösteren bir duruma rastlanmıyor ilk bakışta. Örneğin, o geceyi evinde geçirmiş" dedi.
Sedat Ergin'in "Birliğiniz darbe yaparken evde oturabilir misiniz?" başlığıyla yayımlanan (1 Haziran 2017) yazısı şöyle:
Darbe girişiminin başarısızlığa uğramasının ardından 16 Temmuz 2016 günü Ankara Güvercinlik’teki Kara Havacılık Komutanlığı’nda kalkışmaya katılan askerlerin yakalanıp yargıya teslim edilmesinde rol oynayan askerlerden biri de dönemin 1. Kara Havacılık Alay Komutanı Albay İdris Feyzi Okan’dır.
Okan, darbeye katılan helikopter pilotlarının bağlı oldukları komutandır. Buna karşılık, kendisi bu kalkışmada yer almamış, geceyi karargâh dışında evinde geçirmiştir. Ertesi günü kışlada darbecilerin teslim alınması işlemleri sürerken bir gece önce üste darbecilerin derdest ettiği Kara Havacılık Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç’ın hemen yanındadır Okan.
Okan’ın savcılık ifadesine göre, Atınç’la birlikte üsse girdiklerinde darbeye katılan subaylardan Yarbay Murat Bolat ile karşılaşırlar. Okan, o anı “Ağlamaya başladı, elimle kafasına vurarak ‘ağlama lan’ dedim.” diye anlatıyor.
*
Albay Okan, 15 Temmuz’da sergilediği bu tutumu ardından ödüllendirildi ve kurmay olmadığı halde 29 Temmuz 2016 tarihinde yapılan Yüksek Askeri Şûra’da tuğgeneralliğe terfi ettirildi. Üs komutanı Tümgeneral Atınç başka bir göreve atanınca, boşalan Kara Havacılık Komutanlığı görevine İdris Feyzi Okan getirildi.
Tuğgeneral Okan, bu görevini aktif bir şekilde yürütmeye devam etti, ta ki...
Derken 18 Ocak 2017 tarihinde darbe teşebbüsüne katıldığı suçlamasıyla hakkında gözaltı kararı verildi, görevi başında gözaltına alındı ve 20 Ocak’ta çıkarıldığı 2’nci Sulh Ceza Hâkimliği tarafından anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs ettiği iddiasıyla tutuklandı. Okan, 29 Nisan 2017’de çıkartılan KHK ile ordudan ihraç edildi. Şu an Kara Havacılık Komutanlığı davasının 74 numaralı sanığı.
*
Okan’ın dosyası bu davanın iddianamesindeki en ilginç vakalardan biri. Hadiselerin genel akışı izlendiğinde, 15 Temmuz gecesi Albay Okan’ın darbede rol aldığını, darbecilerle işbirliği yaptığını gösteren bir duruma rastlanmıyor ilk bakışta. Örneğin, o geceyi evinde geçirmiş.
Ancak soruşturmayı derinleştirirken Savcı Alparslan Karabay’ın dikkatine takılan, şüphe duymasına yol açan bir dizi tuhaf durum var.
Birinci hadise şu: 15 Temmuz gecesi üste bir olağanüstülük olup olmadığını denetleyen Kara Kuvvetleri Komutanlığı heyeti en son 21.37’de kışladan ayrıldıktan sonra üs komutanı Tümgeneral Atınç, Okan’ı karargâhtaki makamına çağırıyor, o ise bir sigara içmek için izin istiyor. Dışarıda sigara içerken yanına gelen (darbeci) Kurmay Başkanı Yarbay Mehmet Şahin, (darbeci) Okul Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun’un Atınç’a uzun bir arzı olacağını belirterek, “Sizin beklemenize gerek yok” diyor. Albay da “Hakan Paşa’ya gittiğimi söylersiniz” diyerek sigarasını içtikten sonra kışlayı terk ediyor.
Kamera kayıtları, Tümgeneral Atınç’ın odasının önündeki hareketliliğin 21.44’te başladığını gösteriyor. Hemen ardından dört darbeci asker Atınç’ın odasından içeri girip kendisini derdest ediyor. Kayıtlara göre, Okan saat 21.51’de makam arabasıyla kışladan ayrılmıştır.
*
Okan, evine gidiyor ve bu sırada televizyonda darbe haberlerini izlemeye başlıyor. Televizyonda (kendisine bağlı) taarruz helikopterlerinin uçtuğunu ve ateş ettiklerini görünce Kurmay Başkanı Yarbay Mehmet Şahin’i arıyor, ne olduğunu soruyor. Kendisinden “Hakan Paşa burada, her şey kontrol altında, sizin gelmenize gerek yok” yanıtını alıyor. Bu arada arkadaşı Albay Mustafa Güneş’i eve çağırıyor, o da kendisine “Beklemede kal, şimdi gidersen ya sen de dahil olursun ya da seni de alır öldürürler, sonra seni de onlardan sanarlar, hesap veremezsin” yanıtını verince, evde beklemeye karar veriyor. Bu sırada Albay Murat Şama da yanındadır.
Savcının şüpheli bulduğu bir diğer davranışı, Okan’ın cep telefonlarının gece boyunca kapalı kalmasıdır. İddianamede, hem darbeye katılan hem de katılmayan helikopter pilotlarının ifadelerinde, gece boyunca komutanlarını aradıklarını, ama bir türlü kendisine ulaşamadıklarını okuyoruz.
Okan, savcılık ifadesinde kendisini şöyle savunuyor: “Adıma kayıtlı şahsi telefonumun bir süredir teknik bir arızası vardı, bazen ekran görünmüyor bazen isim görünüyor numara görünmüyor, bazen de kendiliğinden açılıp kapanıyor. Bu sebeple arayanın ismini görmediğim için bazı arayan numaralara cevap vermediğim de oldu. Makama tahsisli cep telefonum açıktı ama sessizde kalmış. Bir saatten sonra da şarjı bitip kapanmış olabilir... ”
Savcılık makamı, şüphelinin “aldığı örgütsel talimat doğrultusunda komutanlığını yaptığı 1. Kara Havacılık Alay Komutanlığı’nın kontrolünü şüphelilere bırakarak evine gittiği ve telefonunu kapattığını” ileri sürüyor.
*
Kendisine yöneltilen bir diğer suçlama da o gün Malatya’dan Ankara’ya gizlice getirilen ve kalkışmada kullanılan iki saldırı helikopterinin gelişinden haberi olmasına karşılık bu durumu üs komutanı Tümgeneral Atınç’a iletmemiş olmasıdır.
Okan’la ilgili tartışma 31 Temmuz’da başlayacak olan dava sonuçlandığında netleşecektir. Beraat ederse yaşadığı sıkıntılı durum geride kalacaktır. Ancak yargılama sonunda gerçekten suçlu olduğuna hükmedilirse, bu bizi başka bir sonuca götürecektir. O da Gülen organizasyonunun 15 Temmuz gecesi darbe organizasyonunu uygulamaya koyduğunda, taktik olarak bazı unsurlarını bilinçli bir şekilde sahaya sürmeyip geride tuttuğudur.