Dünya
Deutsche Welle

Bir yılın ardından: Kongre baskını ABD'yi nasıl etkiledi?

ABD'de barışçıl bir başkanlık değişimi, geçen yıla kadar demokrasinin parlayan bir değeri olarak görülüyordu. Ancak Kongre baskınının yaşandığı 6 Ocak 2021'de bu algı kökünden sarsıldı.

06 Ocak 2022 19:43

ABD'de barışçıl bir başkanlık değişimi, geçen yıla kadar demokrasinin parlayan bir değeri olarak görülüyordu. Ancak Kongre baskınının yaşandığı 6 Ocak 2021'de bu algı kökünden sarsıldı.ABD'de başkanlık seçimlerinin Kongre tarafından onaylanmasına son iki yüz yıldır, normalde sadece bir prosedür olarak bakılıyordu. Ancak bu prosedür, 6 Ocak 2021'de bir hesaplaşma anına ve birçok gözlemci için de Amerikan demokrasisinin temelini sarsan bir olaya dönüştü. Başkent Washington'daki Capitol Hill binasında bulunan Amerikan Kongresi'nde senatörler ve milletvekilleri geçen yıl 6 Ocak'ta Joe Biden'ın başkanlık zaferini tescil etmek için bir araya geldiğinde, dönemin Başkanı Donald Trump ise taraftarlarına sesleniyordu. Ülkenin dört bir yanından gelen ve sağcı medyanın "büyük yalanları" ile birlikte komplo teorilerinden beslenen Proud Boys ve QAnon gibi aşırı sağcı gruplar da Trump'ın iddiaları doğrultusunda Biden'ın 2020 ABD başkanlık seçimlerini çaldığına inanıyordu. O gün Trump destekçilerinden oluşan kalabalık, iddia edilen "hırsızlığı durdurmak" amacıyla Kongre binasını basıp ortalığı deyim yerindeyse kasıp kavurdu ve Biden'ın zaferinin resmileşmesini durdurmaya çalıştı. Washington'daki isyanda dört Trump destekçisi ve bir polis memuru öldü, 140 polis de yaralandı. Yaşananlara, ABD'de eşine ender rastlanacak şekilde siyasi yelpazesinin her iki tarafından da ortak bir kınama yanıtı geldi. Stratejik ve Kalkınma Merkezi'ndeki Demokratik Kurumları Savunma projesinin direktörü Suzanne Spaulding, baskından sonra Kongre'deki Cumhuriyetçilerin olaylara bakışını "Şöyle bir algı oluşmuş olabilir: Tamam. Sınır aşıldı. Çok ileri gidildi. Trump çok ileri gitti" diye değerlendiriyor. Azil süreci başarısızlığa uğradı Baskının ardından Trump'ın başkanlık değişiminin gerçekleşeceği 20 Ocak 2021 tarihinden önce görevinden el çektirilmesi için Kongre'de ikinci kez azil süreci başlatıldı. Ancak Trump için başlatılan süreç, Ukrayna skandalında olduğu gibi Temsilciler Meclisi'nden geçtiyse de ABD Kongresi'nin üst kanadı Senato'da başarısızlığa uğradı. Spaulding, bu sonucu "Sanırım olayı takip eden haftalarda ve aylarda (Trump), Cumhuriyetçi Parti üzerinde söz sahibi olmaya devam etti" diye açıkladı ve eski Başkan'ın kendisinden uzaklaşan Cumhuriyetçi politikacıları da tehdit ettiğine dikkat çekti. Trump ve çevresindeki pek çok kişi hakkında ayaklanmada rol oynadıkları gerekçesiyle başlatılan soruşturmalar ise devam ediyor. Ancak hem sosyal medyada hem de ana akım medyada yayılan çok sayıda yanlış ve yalan bilgi yüzünden eski Başkan'ın eylemleri birçok kişi için meşru. Haziran 2021'deki Monmouth Üniversitesi'nin yaptığı bir anket, Cumhuriyetçi seçmenlerin yaklaşık yarısının ayaklanmanın meşru protesto olduğuna inandığını gösterdi. Devam eden yargı süreci Amerikan soruşturma bürosu FBI'ın elindeki bilgiler ise farklı. Amerikan polisi; güvenlik kamerası kayıtları, YouTube videoları ve cep telefonu görüntüleri sayesinde şimdiye kadar 727 kişinin kimliğini tespit ederek bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Yöneltilen suçlamalar arasında resmi işlemlerin engellenmesi, tehlikeli silah kullanımı ve saldırı gibi suçlar yer alıyor. Bu kişilerden bazıları mala zarar vermeden 500 dolar gibi ufak para cezaları alırken bazılarının da polis memuruna saldırıdan beş yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanmaları devam ediyor. İletişim sorunu Tüm dünyayı sarsan bu Kongre baskınının ardından ABD'de şimdi sosyal medya ve ana akım medyanın etkisi, gerçekleri nasıl anlattığı veya çarpıttığı gibi olgular giderek daha fazla inceleniyor, tartışılıyor, Oregon Üniversitesi Gazetecilik ve İletişim Fakültesi dekan yardımcısı Regina Lawrence'a göre, insanlar sosyal medya algoritmaları nedeniyle maruz kaldıkları daha aşırı içeriklerle besleniyorlar. Lawrence, bu nedenle siyasi kurumların 6 Ocak'ta yaşananlara ilişkin olarak kendilerini daha açık ve net ifade etmeleri gerektiğini söylüyor. Sosyal medyadaki kutuplaşmanın daha iyi bir iletişimle azaltılabileceğini ifade eden Lawrence, "Yapılması ne kadar zor olursa olsun, bu aşırı görüşlere sahip insanları gerçekten elden geldiğince dinlemeyi ve inandıkları şeyin nedenlerini gerçekten anlamayı öneren iyi araştırmalar var" diyor. John Marshall © Deutsche Welle Türkçe
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle