Gündem

Bir yargı klasiği; ensest iddiasına tutuksuz yargılama!

Mahkeme sanığa "uzaklaştırma" kararı vermesine rağmen cinsel istismar mağduru kız evini terk etmek zorunda kaldı

16 Mayıs 2016 16:02

Bayrampaşa’da 14 yaşındaki S.Y.’ye cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla hakkında dava açılan 52 yaşındaki Amca Recep Y.’nin tutuksuz yargılandığı ortaya çıktı. Ensest iddiasını Hürriyet’teki köşesine taşıyan Melis Alphan, mahkemenin amca hakkında uzaklaştırma kararı vermesine rağmen S.Y. ile Recep Y.’nin aynı apartmanda oturması sebebiyle bu kararın uygulanamadığını belirtti. Böylelikle cinsel istismara uğrayan S.Y.’nin, anne ve babasının evinden abisinin evine taşınmak zorunda kaldığı belirtildi. Uzaklaştırma kararına rağmen, bir gün S.Y. apartmanın önünde abisiyle arabanın içindeyken sanık Recep Y. tarafından saldırıya uğradığı aktarıldı.

Köşe yazarı Alphan, yaşadığı cinsel istismar mahkemeye taşınan S.Y.'nin durumuna ilişkin olarak, “Amcasının cinsel istismarına uğramış bir çocuk anne ve babasından ayrı bir evde, kendine ait bir odası bile olmadan, düzeni, psikolojisi altüst olmuş halde ve toplum baskısına göğüs gererek hayatına devam etmeye çalışıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı mutlaka bu davaya müdahil olmalı” ifadelerini kullandı.

Hürriyet’ten Melis Alphan’ın ‘Bir yargı klasiği: Ensest iddiasına tutuksuz yargılama’ başlıklı yazısı şöyle:

Yıl 2014, 14 yaşındaki S.Y. Bayrampaşa'da ailesiyle birlikte yaşıyor.

Babasının kuzeni 52 yaşındaki Recep Y. de aynı apartmanda oturuyor.

S.Y. onu hep amcası bilmiş; kızıyla da çok yakın arkadaş.

Bir gün amcasının ona tuhaf bakmaya başladığını fark ediyor. Bu farkındalığın üzerinden çok geçmeden amca, S.Y.’nin okul çıkışlarına gelmeye, ona mesajlar atmaya başlıyor.

S.Y. onların evindeyken ve kızı kısa bir süreliğine odasına gittiğinde S.Y.’ye sarılıp onu öpmeye çalışıyor.

Bir gün, S.Y. ailesinin evinde yalnızken amca eve girip onun odasına dalıyor ve ona saldırıyor.

Bu olaydan sonra sessizliğini bozan S.Y., yaşadıklarını Kuran kursu hocasına anlatıyor.

Hoca S.Y.’nin ailesine haber veriyor. Böylece olay açığa çıkıyor.

Ardından, amcanın karısı ve kızı evlerine geliyor. Kız diyor ki: “S. diyorsa doğrudur. Böyle bir konuda yalan atmaz. Gerekeni yapın.”

Anne de “Bıktım bu adamdan. Bırakın, buradan defolup gidelim” diyor.

S.Y.’nin ailesi amca hakkında suç duyurusunda bulunuyor ve çocuğun nitelikli cinsel istismarından dava açılıyor.

*

Ne var ki, bu davaların pek çoğunda gördüğümüz üzere, mahkemede anne ve kız o gün söyledikleriyle alakası olmayan ifadeler veriyorlar. İhtimal o ki, bu ifadeleri baskı altında veriyorlar. Neyse ki, o gün evde, sözlerine şahit misafirler de var.

Anne evde kocası sanık hakkında “Genç kızlara sarılıyordu. Ben ona ‘Sarılma’ diyordum hep” derken, karakoldaki ifadesinde “S.Y. amcasına sarılıyordu. ‘Sarılma’ diyordum. O ise ‘Aman ne olacak, amcam değil mi?’ diyordu” şeklinde ifade veriyor.

Kızı ise “S. zaten psikolojik destek alıyordu” diyor.

Amcanın savunması da bunun üzerine kuruluyor. S.Y.’nin psikolojisinin zaten bozuk olduğunu, bu iddiada bulunmadan önceki süreçte psikolojik tedavi gördüğünü iddia ediyor.

Oysa bu yalan. S.Y. savcılığa ifade verdikten sonra psikoloğa gitmeye başlıyor.

*

Psikolog raporunda S.Y.’nin içine kapandığını, kendini suçladığı, öfkelendiği, ağladığı ve sanıkla aynı mekânda bulunmaktan korktuğunu yazıyor. Tipik istismar travması belirtileri. Psikolog, S.Y.’nin yaşadığı olaylar neticesinde ruh sağlığının bozulduğuna dair kanaatini paylaşıyor.

Aile, sanık hakkında uzaklaştırma kararı çıkarıyor. Ama sanık tutuksuz yargılandığı için uzaklaşması evine girmemesi demek. Bu da mümkün olmadığı için S.Y. onunla aynı apartmanda yaşayan anne ve babasının evinden taşınmak zorunda kalıyor, büyük abisinin yanında kalmaya başlıyor. Uzaklaştırma kararına rağmen, bir gün S.Y. apartmanın önünde abisiyle arabanın içindeyken sanık üzerlerine saldırıyor.

*

O son olay yaşanmadan önce S.Y. kimseye başına gelenlerden bahsetmiyor. Çünkü muhafazakâr, kapalı bir muhitte yaşıyor. Duyulursa suçlu muamelesi göreceğini düşünüyor. Okulu bırakıyor. Ailesine Kuran kursuna gitmek istediğini söylüyor. Ve gidiyor. Dönüp bakınca, bir kız çocuğunun kendisine cinsel istismarda bulunan kişiyi uzaklaştırmak için kendi yöntemlerini üretmeye çalıştığını görüyoruz.

Şimdilerde S.Y. ancak ailesiyle birlikte evden çıkabiliyor. Çünkü takip edildiğini düşünüyor.

En önemli tanık olan Kuran kursu hocası ise ifade vermeye yanaşmıyor. Ailenin avukatı Belkıs Öztürk hocanın tavrının çok önemli olduğunu söylüyor: “Kuran kursu hocasının bu konularda herkesten duyarlı olması beklenir. Ama yazık ki onun tavrı şu oluyor: ‘Her vakada gidip ifade verirsem adliyeden çıkamam.’”

Neticede...

Amcasının cinsel istismarına uğramış bir çocuk anne ve babasından ayrı bir evde, kendine ait bir odası bile olmadan, düzeni, psikolojisi altüst olmuş halde ve toplum baskısına göğüs gererek hayatına devam etmeye çalışıyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı mutlaka bu davaya müdahil olmalı.

Mahkeme ise çocuğun mağduriyetini görmeli ve sanığın tutuklanmasına karar vererek -en azından ilk etapta- S.Y.’nin bozulan düzeninin tamirini sağlamalı.