CHP Mersin Milletvekili ve BirGün yazarı Fikri Sağlar, Mersin Limanı'na dün gece yanaşan 20 binin üzerinden angusun olduğu geminin Türkiye'deki hayvan besiciliğini yok edeceğini savundu. Sağlar, "Kars’ta hayvan besiciliği yapanların çektiği çileyi sabahın köründe ‘hayvan pazarını’ bizzat gezerek gördüm. Çiftçiler, üretimi desteklemeyen, yandaş tüccarı zengin etmek için ithalatı körükleyen bir politika izlendiğinin farkında" diyerek, "Gelen hayvanlar ne durumda; yaralısı, öleni-kalanı ne olacak; bir yandaşı zengin etmek uğruna kaç hayvan besicisi yok olacak göreceğiz" dedi.
Mersin'de yerel yayın yapan gazeteler limana yanaşan gemi hakkında vatandaşların tepkisini yansıtan haberler yaptı. İmece gazetesinde, "Dehşet gemisi bu gece geldi!" manşeti yer aldı.
Sağlar'ın "Anguslar geliyor! Kıyağımızı unutmayın!.." başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Önceki gün çiftçilerin bayramı vardı. İlk kez Kaçak Saray’da ağırlandılar!..
Coştukça coştular!..
İktidar, çiftçiye koyun dağıttı.
Neredeyse çiftçi ayaklara fırlayacaktı…
İktidar, üreticiye destek vereceğini ilan etti.
“Alkışlar alkışlar” ardı arkası kesilmedi…
İktidar, tarım kredilerini artıracağını söyledi… Ekledi “İki yıl da ödemesiz ha!” dedi…
“Bravo” çığlıkları arasında tokat gibi çınlayan bir ses duyuldu!..
“Bu kıyağımı unutma Hüseyin!”
“Ama çok çalışacaksın ha!..”
Kim için, ne zaman çalışacak orası malum!!. Talep eden ses belli... 2019!
Demokrasiden vazgeçmek, hukuku, hakkı, adaleti yok etmek için tek adamı getirmek üzere çalışmak!..
Verdiklerini hak olarak değil, kıyak olarak görenleri işbaşına getirmek için çalışmak!
Kısaca laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni bitirmek için çalışmak!
Hüseyin’e kredi rüşveti verenler, ülkenin ve de torunlarının geleceğini yok edecekler! Ne yazık ki Hüseyin farkında olmayacak!..
“Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır” der bizim köylüler!..
Elbet bir bildikleri vardır!..
•••
O gün salonu dolduranların muhtemelen hepsi AKP’liydi.
AKP döneminde yok olan tarım ve hayvan üreticileri değillerdi.
Giderek yoksullaşan bizim köylülere hiç benzemiyorlardı.
Büyük toprak sahipleri, Bakanlığın el altından dağıttığı Hazine arazilerinde tarım yapanlar, köylünün meralarını ele geçirip hayvancılıkla uğraşan tuzu kurular oldukları hal ve hareketlerinden belliydi…
Tarımı, hayvancılığı, ülkeyi sömüren yandaşlardı…
Kendilerine ulufe dağıtıldığını, bilerek abartılmış coşkuyu veriyorlardı!..
Yani o an yandaşların ‘yeni parsa toplama’ heyecanı görülmeye değerdi…
•••
Hal böyle olunca, AKP Genel Başkanı esti gürledi. Arada muhalefete sataştı!.. Malum o ne derse kimse ona karşı çıkamaz!..
Anayasanın 105. Maddesi öbür şapkasını sorumsuz ilan ediyor…
“CB’nin hiçbir sorumluluğu yoktur. Vatana ihanetten başka bir nedenle yargılanamaz!” Anayasal kuralı halen geçerli.
Ama o iktidar partisinin genel başkanı olarak her şeyi istediği gibi yapıyor, hakaret ediyor, doğruları saklıyor, aşağılıyor ama sorumlu tutulamıyor!..
•••
Önceki gün de her günün devamını yaşadık. AKP Genel Başkanı iktidarları döneminde “tarımın ne denli ilerlediğini“ anlattı...
Kırmızı ette geldiğimiz noktaya, hububat üretiminde kırdığımız rekorlara, yapılan yatırımlara ve de tohumculukta dünya birincisi olduğumuza varıncaya kadar güzel bir hikâye döktürdü...
Sanki biz bu ülkede yaşamıyoruz gibi.. Dünyanın imrendiği bir ülke olduğumuzdan bahsetti.
16 yılda çiftçinin nasıl zengin edildiğini sıraladı…
Ve çiftçilerimiz de TV’leri önünde bunları acı bir tebessümle dinledi!..
•••
Çok uzağa gitmeyeceğim.
Mersin’de AKP iktidara geldiği yıl bir kilo portakal bir dolardı…
Bugün ortalama 40 KURUŞA satılıyor. Şu anda, halde 35 kuruş… Yani 10-12 cent civarı. Düştüğümüz durrum bu.
Gübre 30 kat artmış...
İlaç 25 kat artmış...
Mazot 5 kat artmış...
İşçilik 3 misli olmuş...
Portakal üreticisi yoksullaşmış…
Ağaçlar betona teslim edilmiş bir durumda… Çiftçi en fakir sınıf haline dönüşmüş.
Ama tarım fevkine ulaşmış!..
•••
Tarım ve hayvancılıkta kırılan rekorlardan bahsedildi.
Saman ithal edildiği söylenmedi…
Kırmızı et ihtiyacı için dünyanın her tarafından et getirildiğinden söz edilmedi.
Geçen şubat ayında Avustralya’daydım. Türkiye’ye kanguru eti gönderildiğini öğrendim…
Hepimiz afiyetle yedik..
Kars’ta hayvan besiciliği yapanların çektiği çileyi sabahın köründe ‘hayvan pazarını’ bizzat gezerek gördüm…
Çiftçiler, üretimi desteklemeyen, yandaş tüccarı zengin etmek için ithalatı körükleyen bir politika izlendiğinin farkında…
Ve gözlerinin içine bakarak AKP çıkarcılarını bir salona toplayarak atılan nutuklarla tarım ve hayvancılığı geliştirdiğini söyleyenlerin sadece kendilerini tatmin ettiklerini biliyor.
Olmayanları anlatmak, aldatmaktır!..
•••
Anguslar geliyor!
Geçen aralık ayı sabahın erken saatlerinde Mersinliler ağır bir gübre kokusuyla uyandılar. Neredeyse kentin yarısı bu feci kokunun etkisinde kalmıştı. Rüzgâr denizden estikçe sokağa çıkmak zorlaşıyordu.
Sebep çok açıktı. Mersin Limanı’na Brezilya’dan ithal edilen 25 bini aşkın canlı angus getirilmişti.
Neresinden bakarsanız bakın bu olay her yönden faciaydı.
Bir aya yakın bir sürede binlerce hayvan açık denizde yol alıyordu.
Yemi, suyu var mıydı? Bilinmiyor!.. Yol boyunca ölüsü yaralısı olmuş muydu? Ve de bunlara ne yapılmıştı? Bilinmiyor!..
Haftalarca liman alanında kaldılar!..
Sonra bir AKP’li yandaş dünyaları kazandı… Bizim üreticilerin malları ellerinde kaldı!..
•••
Bugün ya da yarın angus yüklü yeni bir gemi Mersin Limanı’na yaklaşacak!..
Yaklaşık 27 gündür yolda olduğu söyleniyor...Tekrar 20 binin üzerinde canlı hayvan getiriliyor.
Bu kez ‘Brezilya’da hayvanseverler, aktivistler’ devreye girmişler.
Brezilya hükümetini protesto etmekle kalmamışlar, hayvanlara yapılan bu muamelenin bir katliam anlayışı olduğunu yasal yollardan bildirmişler.
İktidarı önlem almaya davet etmişler.
İddiaya göre Türk hükümeti araya girerek, ilgili ülkenin yasalarına rağmen bu geminin hareketini sağlamış!..
•••
Uluslararası canlı hayvan ticareti hayvanlar için büyük bir zulüm, insan sağlığı açısından tehdit ve çevre açısından tam bir felakettir. Hayvanlar, taşınmaları sırasında kötü koşullar ve kendi dışkıları içerisinde yaşamaktadır. Bu koşullar çeşitli hayvan hastalıklarına neden olmaktadır. Bu hayvanlar bağımsız veterinerler tarafından kontrol edilemediği için insan sağlığı da tehdit altında kalacaktır. Kaldı ki bu koşullarda yapılan ticaret, uluslararası hayvan taşımacılığı sözleşmelerine uygun değildir.
•••
Mersin Limanı yetkilileriyle görüştük. Ne İl Tarım Müdürlüğü, ne Çevre Bakanlığı temsilcileri, ne de diğer yetkililer kendilerinin bu durumla yakından uzaktan ilgileri olmadığını dile getirdiler…
•••
Gelen hayvanlar ne durumda göreceğiz!.. Yaralısı, öleni-kalanı ne olacak göreceğiz!..
Bir yandaşı zengin etmek uğruna kaç hayvan besicisi yok olacak onu da göreceğiz!.. Bu hayvanların sağlık durumu son derece önemli, çünkü bu hayvanlar yolda taşıdıkları hastalıklarla ilgili denetimden geçmiyorlar. Yol boyunca hastalanmaya oldukça açık olan bu hayvanlar karantinadan geçirilmeli, bağımsız veterinerlik yoluyla denetlenmeli.
•••
“Hüseyin bu kıyağı unutma!” diyenler tarımı ve hayvancılığı yok ettiler!..
Ey çiftçiler, üreticiler, köylüler emekçiler sizler gerçekleri ne zaman göreceksiniz?..