Dünya

Bir gazete can cekişirken...

"Hiç üzülmüyorum" diyor, muhalif Ekho Moskvı radyosun muhabirlerinden Ksenia Larina blogunda yazarken...

13 Haziran 2011 03:00



Suat Taşpınar

"Hiç üzülmüyorum" diyor, muhalif Ekho Moskvı radyosun muhabirlerinden Ksenia Larina blogunda yazarken... "Bu durumu hak ettiler. Her türlü yardakçılığa, kundakçılığa çanak tuttular... Hükümetin her kararına destek oldular... Sansürü hoşgördüler. Şimdi ne yüzle meslektaşlarından destek bekliyorlar?" Elimde, esaslı bir gazeteye ek bile olamayacak halde, 8 sayfadan ibaret bir "gazetecik" duruyor... Bunun, Sovyet devrinde 3,8 milyon tiraja kadar çıkan esfane "İzvestiya" olduğuna inanmak zor...

Sonsuz iktidar sahibi birinin kollarında ve yatağında, en ihtişamlı yıllarını yaşadıktan sonra feleğin sillesini yiyip kötü yola düşmüş bir eski, yaşlı "metres" gibi... Minare yıkılmış, mihrap yerle yeksan... Makyajın bile fayda etmeyeceği acınası bir halde... Tirajı 149 bine, itibarı sıfıra düşmüş. Kimsenin dönüp bakmadığı bir düşkün gibi...

Sovyet devrinde iki büyük gazete vardı: Pravda (Gerçek) ve İzvestiya (Haber)... İkisi de Sovyet makinasının propaganda aletiydi. Her satır, sansür kurulunun onayından geçip öyle düşerdi kağıdın üzerine... Onun için halk gizli gizli dalgasını geçerdi: "V Pravde nyet izvestiy, v Izvestiyah nyet pravdı!”  Yani "'Gerçek'te (Pravda) haber yok, 'Haber'de (İzvestiya) gerçek yok…"

Sovyetlerin dağılmasıyla Pravda birkaç gazetenin "miras sahipliği" iddiasındaki parçacıklara bölündü. En "başarılısı" bulvar gazetesine dönüşen ve tirajı hala 1 milyonu zorlayan Komsomolskaya Pravda oldu. Komünist Parti de mirası bırakmadı ve kendi yayın organı olan "Pravda"yı zar zor da olsa yaşatmaya devam etti, ediyor.

İzvestiya'nın yaşam öyküsü ise tam bir trajediye dönüştü. 1917'de Petrograd'ta işçiler birliğinin gazetesi olarak başladığı hayatında önce ortada kaldı, sonra 1992'de Yeltsin devrinde cami avlusuna bırakılan yetim çocuk misali, mecburen "devletleştirildi". Bir ara Kremlin'in payandası oligark Vladimir Potanin'in kucağına düşütü. Putin'in medyayı "ehlileştirme" operasyonu sırasında, 2005'te Gazprom'a satıldı. Artık ciddiye alınmayan, okunmayan, Kremlin ve şürekasının sıkıcı tam sayfa röportajlarını yayınlayan bir "kağıt parçası"na dönüştü. Zararın hesabı tutulamaz oldu. Ve 2008'de Gazprom da elden çıkardı. 

Yerlerde sürünen "koca" İzvestiya son darbeyi bu yıl başında yedi.  Rusya'nın en berbat, en çamur bulvar gazeteleri olan "Jizn" (Hayat) ve "Tvoy Deyn"in (Senin Günün) sahibi Aram Gabrelyanov aldı İzvestiya'yı. Medya kulislerine bakılırsa, paçavraya dönüşen gazetede gözü yoktu; İzvestiya'nın Puşkin Meydanı'na bakan değerli "mülkünü", göz kamaştıran fotoğraf arşivini almıştı. Nitekim düğmeye bastı. Çalışanların çoğunun işine son verdi, yazı işlerini tarihi binadan çıkardı. Son olarak, Wall Street Journal'ın sayfa düzenini aynen taklit ederek sözde "yeni atak" görüntütüyle "çıkmaz sokağa" da adım attı.

Tıpkı Türkiye'de gazeteler ne zaman "Tepeden tırnağa değişiyoruz" diye fiyakalı kampanyalar başlatsa sadece logolarını ve sayfa düzenlerini değiştirip içerikte arpa boyu yol alamıyorsa, İzvestiya da "aynı yolun yolcusu" oldu...

Medyada şayia muhtelif. Yakında İzvestiya'nın kağıttan tamamen çıkıp sadece bir "internet gazetesi" olacağını söyleyenler bile var...Bir devrin simgesi İzvestiya'nın, ayak uyduramadığı bir başka devirde tabutu çivilenmek üzere...

Rusya'daki hikayeye bakınca, Türkiye'de de "müstakbel İzvestiya" hikayeleri okuyacağımız günler yakın değil mi?