Gündem

Bir bilim akademisi hükümete nasıl bağlanır?

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Türkiye Bilimler Akademisi’ne seçilecek üyelerin üçte birini hükümetin seçmesini

07 Eylül 2011 03:00

T24 - Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Türkiye Bilimler Akademisi’ne seçilecek üyelerin üçte birini hükümetin seçmesini sağlayan kararnameyi eleştirdi.

Ergin'in bugünkü (7 Eylül 2011) yazısı şöyle:

Hükümetin bayramdan hemen önce 27 Ağustos tarihinde Resmi Gazete’de yayımladığı kanun gücünde kararname, azınlıkların müsadere edilmiş taşınmazlarının iadesinden bazı bakanlıkların teşkilat yasalarının değiştirilmesine kadar uzanan pek çok farklı alanda yeni düzenlemeler getiriyordu.

Bu düzenlemelerden biri Türkiye Bilimler Akademisi’ni (TÜBA) ilgilendiriyor. Kararnamenin 31-38 maddeleri, TÜBA’nın kuruluşuna ilişkin 1993 tarihli kararnameye atıf yapıyor, bu metnin bazı maddelerini değiştiriyor.

Yapılan değişikliklerin şifrelerini şöyle çözebiliriz:


ASLİ  ÜYELERİN ROLÜ GERİLETİLİYOR

TÜBA’nın mevcut durumda 82 asli, 41 şeref üyesi var. Büyük ölçüde dönemin Başbakan Yardımcısı Prof. Erdal İnönü’nün tuğrasını taşıyan 1993 tarihli kararnamenin en önemli yönlerinden biri, Akademi’nin asli üyelerinin seçimini yine yalnızca bilim adamlarından oluşan asli üyelere bırakmasıydı. Prof. İnönü, bunu TÜBA’nın bilimsel özerkliği bakımından yaşamsal önemde görüyordu.

Yeni düzenlemede asli üyelerin sayısı 150 ile sınırlanmış bulunuyor. Kararnamede, ayrıca “Asli üyelerin üçte biri bakanlar kurulu, üçte biri YÖK, üçte biri asli üyeler tarafından seçilir” deniliyor. (Aynı seçim modeli genç üyeler için oluşturulan 150 kişilik “asosiye üye” kontenjanı için de geçerli.)

Kararnamenin en sonunda yer alan geçici maddede ise “Asli üyeler tarafından seçilecek  asli üye sayısı 50’ye ininceye kadar bu kontenjandan üye seçimi yapılmayacağı” hükme bağlanıyor.
Bu demektir ki, mevcut asli üyeler, sayıları 82’den 50’ye düşene kadar TÜBA’ya kabul edilecek yeni asli üyelerin seçimi üzerinde hiçbir tasarruf hakkına sahip olmayacak.


ŞEREF ÜYELERİ İŞLEVSİZ  KILINIYOR

Akademideki asli üyelerin sayısının 82’den 50’ye inmesi için çok beklenmeyecek gibi gözüküyor. Çünkü düzenleme bu noktada ilginç bir mekanizma getiriyor. Kararnamenin 32’nci maddesinde “Asli üyelik 67 yaşına kadar sürer, yaş haddi nedeniyle sona erenler otomatik olarak şeref üyesi olurlar” deniliyor. Eski maddede asli üyelik 70 yaşında sona eriyordu.
Bu ifade uygulamada şu anlama geliyor: Mevcut asli üyeler içinde yaşı 67-70 aralığı içinde olanların hepsi otomatik olarak şeref üyesi konumuna getiriliyor. 

Bu yapılırken kararnameyle şeref üyelerinin bazı yetkileri de tırpanlanıyor. Eski sistemde şeref üyeleri TÜBA’nın genel kuruluna katılabiliyor ve yeni üyeler için oy kullanabiliyordu. Yeni sistemde ise genel kurula katılma hakları ellerinden alınıyor. Şeref üyeleri yeni dönemde asli üyelerin adaylık süreciyle ilgili hiçbir rol oynayamıyor, bir anlamda işlevsiz hale getiriliyor. Oysa “asosiye üyeler” genel kurula katılıp oy kullanabiliyor.

Yapılan hesaplamalara göre mevcut kadrodan bu durumdaki 19 bilim adamı asli üye konumunu kaybetmiş oluyor. Bir başka anlatımla eski dönemin 82 asli üyesinin sayısı 150 üyeli yeni ‘akademi’de birden 63’e düşmüş oluyor.

Bu şekilde asli üyeliği sona erip şeref üyesi olanlar arasında kamuoyunun da yakından tanıdığı bir isim olan Sabancı Üniversitesi’nin bir önceki rektörü, eski TÜBİTAK Başkanı matematikçi Prof. Tosun Terzioğlu da var.

Koç Üniversitesi’nin eski Rektörü Prof. Atilla Aşkar ve arkeoloji alanında dünya çapında bir otorite olan Prof. Mehmet Özdoğan da yeni düzenlemeyle otomatik olarak şeref üyesi statüsüne geçiyorlar.


VE ÇOĞUNLUK SİYASAL İKTİDARA GEÇİYOR

Bundan sonraki aşamada yeni 87 üye, önümüzdeki günlerde doğrudan hükümet ve hükümet çizgisindeki YÖK tarafından atanacak, dolayısıyla Akademi’de çoğunluk hükümet tarafına geçmiş olacak. Getirilen sınırlamalar sonucu TÜBA Başkanı Prof. Yücel Kanpolat’ın başkanlığı da sona ermiş bulunuyor. 

Peki yeni başkan nasıl seçilecek? Kararname,  başkanın asli üyeler arasından “müşterek kararla” seçileceğini belirtiyor. Bununla üçlü kararnamenin kastedildiği anlaşılıyor. Bu durumda hükümetin yeni üyeleri görevlendirmesinin hemen ardından yeni üyeler içinden birini başkanlığa atamasının önünde bir engel yok.

Hükümetin bir bilim akademisinde bu ölçüde belirleyici bir konuma gelmesinin dünyada örneği var mı?

Türkiye, getirilen düzenlemeyle bu alandaki evrensel ölçülerin oldukça uzağına düşmüş oluyor.

İşin bu kısmını yarınki yazımızda  değerlendirelim.