Gündem
BBC Türkçe

Bir aile içi şiddet kurbanı anlatıyor: 'Bu evden ancak tabutta çıkarsın' derdi

İngiltere'de aile içi şiddete karşı mücadele eden derneklerde görev yapan Rachael Williams, kendi hikayesini BBC için kaleme aldı. Williams, "Ne olursa olsun hayatta kaldım. Hayatımı yaşamak zorundayım" diyor

29 Nisan 2018 20:30

İngiltere'de aile içi şiddete karşı mücadele eden derneklerde görev yapan Rachael Williams, kendi hikayesini BBC için kaleme aldı. Williams, "Ne olursaolsun ben hayatta kalan taraftım, kurban değil galibim" diyor:

Darren'ı 18 yıl boyunca neden terk etmediğimi sorup duruyorlar. Her zaman şu an dönüştüğü canavar değildi.

Tanıştığımızda 21 yaşındaydım. İlk oğlum Josh'la birlikte yaşıyordum. Darren çok etkileyici bir adamdı. Çok da espriliydi. İlişkimizin ilk ayları geride kalmıştı ki farklı bir yanıyla tanıştım.

Bir arkadaşımın partisindeydik. Eski bir erkek arkadaşımdan sohbet açıldı. Darren'ın yüzünün bir anda değiştiğini fark ettim. Eve dönerken bana bağırıp küfür etmeye başladı.

Bana 'fahişe' diye bağırıp, o güne kadar kaç erkekle çıktığım konusunda hesap soruyordu. Sonra beni o dalları dikenli çalılara doğru çok sert bir şekilde itti.

Nutkum tutulmuştu. Neden böyle davrandığını anlayamıyordum. Sonra ağlamaya başladı ben de yaşadığı öfke patlaması nedeniyle pişman olduğunu düşündüm. Tek seferlik gelip geçici bir sinir krizi dedim kendi kendime.

İlerleyen 18 ay içerisinde bir takım tartışmalarımız oldu. Bir seferinde Darren radyo setini parça parça etmişti. Ancak başka da kötü bir olay yaşamadık.

Esas olay ikinci oğlum Jack'e 7 aylık hamileyken meydana geldi. Darren beni boğazımdan öyle bir yakaladı ki, tüm bedenimi boğazımdan tutarak kaldırdı.

2 metre boyunda, 140 kilo ağırlığında steroid hapları kullanan ve vücut geliştiren bir adamdı. Korkmuştum, öfkeliydim, kafam karışmıştı…

Daha sonra dizlerinin üzerine çökerek bebek gibi ağlamaya başladı. Sürekli ne kadar üzgün olduğunu söyleyip özür diliyordu.

Ama şiddet ve istismar bitmedi. Kafamın arkasına yumruklar, yüzüme bol bol tükürmeler, saçmı çekmeler… Bir keresinde en sevdiği yöntemin beni çenemden kavrayıp iyice sıkmak olduğunu söylemişti.

Darren her zaman pişmandı. Bana şiddet dolu bir evde büyüdüğünü anlatırdı. Ben de Darren için mazeretler uydururdum. Hep değişeceğini ümit edip durdum.

Yıllar geçti ve ben 30'lu yaşlarıma geldim. Geceleri uyumadan yatağımda öylece yatıp düşünüyordum. Hayatım parmaklarımın arasından kayıp gidiyor, Darren'la yaşayıp onu terk etme senaryoları aklımda dönüp duruyordu.

9 Temmuz 2011 sabahı erken saatlerde şiddet o kadar dayanılmaz boyutlara ulaştı ki bir şeyler yapmam gerektiğini anladım.

Boynuma öyle bir sarılmıştı ki, iki oğlum da domuz boğazlanıyor zannedip uykularından uyanmıştı.

Artık Josh 20, Jack de 16 yaşındaydı. Darren çocukları görünce hemen boynumu bırakıp af dilemeye başladı. Çocuklar da odalarına döndüler.

Şiddeti yavaş yavaş normal olarak kabul etmeye başlamışlardı. Maalesef aile içinde bu tür tablolarla karşılaşan çocukların sayısı hiç de az değil. Her beş çocuktan birisi aile içi şiddete tanıklık ediyor.

O sabahki olaylar bu kadarıyla da sınırlı değildi.

Darren beni üst kattaki yatak odasına doğru sürüklemeye başladı. Bir çekmecede bıçaklarını tutuyordu. Bileklerini kesecek diye düşündüm.

Jack yine odasından çıktı ve ne olup bittiğini sordu. Ben de 'Hadi durma yap! 16 yaşındaki oğlunun önünde yap!" diye bağırdım. İçimden artık bir şey yapmaz diyordum.

Ama yaptı.

Kendi bileklerini oğlumuz Jack'in önünde kesti. Hafif yaralanmıştı ve hastanede atılan dikişlerin ardından taburcu oldu. İşte o anda 'Artık bu hayattan kurtulmalıyım' diye düşündüm.

Evde kalmanın verdiği korku, Darren'ı terk etmenin verdiği korkudan daha büyük hale gelmişti. Birkaç gün içinde boşanma dilekçesini mahkemeye verdim.

Bana hep "Senin için tek bir çıkış yolu var o da tahta bir kutu" derdi.

Evden ayrılıp kız kardeşiyle birlikte yaşamaya başlasa da, beni takip edip taciz etmeye devam etti. Bir seferinde eve zorla girip tüm elbiselerimin üzerine çamaşır suyu dökmüştü. Ancak daha sonra olacakları ben bile hayal edemezdim.

19 Apustos gününün ne kadar güzel sıcak bir gün olduğunu hâlâ hatırlıyorum. Kuaförlük yaptığım güzellik salonundaydım. Tam bir müşterinin saçını bitirmiştim ki, kapıya doğru döndüm Darren'ı gördüm.

Dev cüssesi tüm kapı eşiğini dolduruyordu. Bana doğru geldi ve siyah bir çantaya elini atarak pompalı tüfek çıkardı.

Bağıurdım "Dar, yapma!" dedim. Tüfeğin dipçiğiyle kafama vurdu. Yere düştüm. Kendimi korumaya çalışıyordum ki "Rachel seni seviyorum" dedi ve ateş etti.

Ambulansta geçen anlar zihnimde oldukça bulanık. Ancak hastaneye ulaştığımda yaramın ciddiyetinin farkına varabildim. Doktorlar beni sol bacağımı kurtarmak için 10 saat süren bir ameliyata aldı. Bacağım paramparça olmuştu.

Kolumda ezikler, sol kulağımdaysa bir yarık vardı. Tam bir enkaz halindeydim.

Sonradan öğrendim ki Darron salondan çıkıp ormanlık bir alana gitmiş ve kendisini vurmuş.

Ama ben yaşıyordum. Şanslıydım. Aile içi cinayetlere kurban giden kadınların yüzde 76'sı ayrılıkların ilk bir yılı içerisinde öldürülüyor.

Darren'ın işlediği en büyük suç ise oğlum Jack'e karşı oldu.

Jack kardeşi Josh'la birlikte hastaneye geldi ve sürekli "Babamın böyle bir şey yapabileceği hiç aklıma gelmezdi" deyip durdu. Babasının yaptıklarını kabul etmek oğlum için çok zordu. Sanırım kaldıramadı.

Jack'i en son o zaman gördüm. Ben hastaneden taburcu edildikten iki gün sonra oğlum Jack, babasının kendisini vurduğu noktada intihar etti.

Böyle bir travmayı atlatamazsınız. Bu acıyla yaşamasını öğrendim.

Kendimi benzer trajediler yaşayan ailelere yardım etmeye adadım. Gal Kadınlara Yardım Derneği'nin iyi niyet elçiliğini yapıyorum ve Güvenli Hayatlar (SafeLives) derneğinin de kurucusuyum.

Bir hayat kurabilmek için Darren'dan ayrıldım. Şimdi de tam olarak bunu yapmaya çalışıyorum. Zamanı geri döndüremem ama sesini duyuramayanlara yardımcı olmaya çalışabilirim.

E-posta kutuma gelen yüzlerce mektupta kamu yetkilileri tarafından yüzüstü bırakılmış kadınların hikâyeleri var.

Hep aynı hikâye: Polis bu acıları yaşayanlarla bir empati kuramıyor. Kurbanlar ise ciddiye alınmadıklarını düşünüyor. Tanıştığım bazı kadınlar, yasal destek alamadıkları için mahkemelerde kendi kendilerini temsil ediyorlardı.

Ben 18 yıl boyunca durmadan istismara uğradığım, şiddet gördüğüm bir ilişkinin içinde kaldım. Ama kendimi bu ilişkinin kurbanı olarak değil, kazananı olarak görüyorum. Hayatta kalmayı başardım ve önceden hayalini bile kuramayacağım bir hayatı yaşıyorum.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir