Başbakan Binali Yıldırım, “Adeta terörü İslam'la anmak suretiyle terörün kaynağının Müslüman ülkelerden ve Müslümanlardan olduğu şeklinde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun terörle mücadelede hiçbir faydası olmadığı gibi gelecek yıllarda medeniyetlerarası kültürlerarası uzlaşmaya ve birleşmeye de çok ciddi zararları olacaktır” dedi.
Yıldırım, Körfez ülkelerinin ağırlıkta olduğu 7 ülkenin Katar ile ilişkilerini kesmesiyle başlayan krize ilişkin olarak, "Katar'da başlatılan yaptırım kararının doğru olmadığını açık bir şekilde dile getirmiştik. Körfez ülkelerinde yaşanan krizin en kısa sürede diyalogla sona ermesini diliyoruz" dedi. Yıldırım "Krizin derinleşmemesi için Türkiye olarak başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere çok ciddi bir mesai harcıyoruz" ifadelerini kullandı.
Yıldırım, "Şırnak'ta Jandarma Tabur Komutanlığı Üs Bölgesi'ne canlı bomba saldırısı sonucu iki kahraman Mehmetçiğimiz şehit oldu, 3 askerimiz yaralandı. Şehit askerlerimize Allah'tan rahmet, aile ve yakınlarına başsağlığı, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Van'da, Diyarbakır'da terör güvenlik güçlerimize saldırdı. Batman'da ise jandarma karakoluna ve içlerinde sivillerin bulunduğu bir araca saldırı gerçekleştirildi. O saldırıda bir başka araçta bulunan gencecik bir müzik öğretmenimiz Şenay Aybüke Yalçın da şehit oldu. 8 ay önce öğretmen olmanın mutluluğunu yaşayan, 22 yaşında hayatının baharında şehit olan genç kızımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Hiçbir kutsalı olmayan alçak terör örgütü, okullarda karne sevinci yaşandığı bir günde, böyle mübarek bir ayda, ellerini kana bulamaktan çekinmedi. Terör hepimizin ortak düşmanı. Bütün insanlığın ortak düşmanıdır. Hep birlikte teröre karşı ortak mücadele şarttır." diye konuştu.
Yıldırım, son birkaç haftada Bağdat, Kabil, Filipinler, Londra ve İran'da peş peşe terör saldırıları yaşandığını ve çok sayıda insanın hayatını kaybettiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Terörden güvenli olan hiçbir ülke yoktur. İstanbul ne kadar güvenliyse Londra da o kadar güvendedir, Ankara ne kadar güvendeyse, Paris de o kadar güvendedir, Bağdat ne kadar güvendeyse Berlin de aynı şekilde güvendedir. Farklı ülkelerde, farklı isim ve örgütlerle ortaya çıksalar da terörün yaptığı iş aynı; vahşet, insanları sindirmek, insanları öldürmek ve böylece adeta insanlığın geleceğini karartmak. Terörle mücadelede ikircikli bir tutumu artık dünyanın terk etmesi lazım. Senin terör örgütün kötü, benim terör örgütüm iyi gibi mülahazalarla terörle mücadelede başarılı olunamaz. Özellikle son yıllarda İslam karşıtlığı, gelişmiş ülkelerde moda oldu. Adeta terörü İslam'la anmak suretiyle terörün kaynağının Müslüman ülkelerden ve Müslümanlardan olduğu şeklinde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun terörle mücadelede hiçbir faydası olmadığı gibi gelecek yıllarda medeniyetlerarası, kültürlerarası uzlaşmaya ve birleşmeye de çok ciddi zararları olacaktır. O yüzden bütün mücadelemizde şu prensibi göz önünde bulundurmamız lazım; insanı yaşatmak cihanı yaşatmaktır."
Terörün dini, mezhebi, imanı, etnik kimliği olmadığını, terörün her yerde kötü olduğunu belirten Yıldırım, "Londra'da, Halep'te, Pakistan'da katledilen masumları kendi vatandaşlarımızdan asla ayrı görmedik, göremeyiz." diye konuştu.
"Onlara da el aman verdirmiyoruz"
Başbakan Binali Yıldırım, Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili olarak "Oraya huzur geldi. Artık oradan roketler, füzeler, Kilis'e, Gaziantep'e gelmiyor, oradaki insanımızın can ve mal güvenliğini tehdit etmiyor." diye konuştu.
Türkiye'nin terörle gerçek anlamda mücadele ettiğini, "mücadele ediyormuş gibi" yapmadığını anlatan Yıldırım, dünyada 3 terör örgütüyle mücadele veren başka bir ülke bulunmadığını kaydetti.
Yıldırım, Sincar ve kuzey Suriye'de PKK'nın "kuzenleri"nin türediğini belirterek, "YPG, PYD gibi değişik isimlerde ama aynı aileden terör örgütleri, şimdi orada başımızı ağrıtmaya çalışıyor. Onlara da el aman verdirmiyoruz, verdirmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 1 yıla yakın süredir başlatılan terörle proaktif mücadelenin, önemli sonuçlar verdiğini dile getiren Yıldırım, şunları anlattı:
"Daha önce terör örgütleriyle mücadele, savunma esasına göre yapılıyordu. Geçtiğimiz ağustos ayından beri bunu terk ettik, taarruz esasına göre mücadeleye geçtik. Yani 'Bana değmiyorlarsa, biz de onlara değmeyelim' anlayışıyla değil, bulundukları yerde gereğini yapıp, ülkenin her karış toprağını terörden temizlenmiş olarak vatandaşlarımızın rahatça seyahat edeceği, yaşayacağı, iş güç yapacağı yerler haline getirmek. Bu, önemli ölçüde terörde inisiyatifin elimize geçmesini sağladı. Şu anda yurdun her köşesinde, her noktasında askerimiz, polisimiz, jandarmamız, korucumuz, gece-gündüz demeden yıllarca yuvalandıkları o mağaralarını ele geçiriyorlar, oradaki silahları alıyorlar ve o bölgeleri güvenli hale getiriyorlar. Güney sınırımız boyunca bir terör koridoru oluşturma gayretleri var, gerek Irak gerekse Suriye tarafında. Buna katiyen izin vermeyeceğiz. Bunun için bir yandan sınır güvenliğimizi öngören fiziki tedbirleri alırken, diğer yandan da sınır ötesi girişimleri sona erdirmek için sürekli havadan, karadan gerekli müdahaleleri yapıyoruz. Şu anda Suriye ve Irak sınırımızdaki yaklaşık bin 350 kilometrelik sınır hattının yüzde 70'ini fiziki olarak emniyet altına aldık, diğer yüzde 30'u için de çalışmalar devam ediyor."
"Körfez ülkelerinde yaşanan krizin en kısa sürede diyalogla sona ermesini diliyoruz"
Katar'da başlatılan yaptırım kararının doğru olmadığını açık bir şekilde dile getirmiştik. Körfez ülkelerinde yaşanan krizin en kısa sürede diyalogla sona ermesini diliyoruz.
Coğrafya kaderdir. Körfez bölgesinin karışmaması için fırsat kollayanların umutlarını boşa çıkarmamız gerekiyor.
"Katar krizinin derinleşmemesi için başta cumhurbaşkanımız olmak üzere çok ciddi bir mesai harcıyoruz"
Krizin derinleşmemesi için Türkiye olarak başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere çok ciddi bir mesai harcıyoruz. Bütün bölge ülkelerinin liderleriyle ve diplomatik alanda muhataplarımızla görüşmeleri yapıyoruz ve tarafları sükunete davet ediyoruz. Mübarek ayda yine Müslüman ülkelerin kendi aralarında böyle bir çatışmaya girmemeleri için azami gayreti gösteriyoruz
Burada oluşabilecek yeni bir sorun alanı, sadece bölgeyle sınırlı kalmaz. Bölgenin jeostratejik özelliği bakımından bu sorunun küresel bir soruna dönüşme riski çok fazladır. O bakımdan bütün tarafların sorumlu davranması lazım ve krizin tırmanması yönünde değil, tansiyonun düşürülmesi yönünde katkı sağlanması gerekir.
Bu ülkenin zenginliklerine her zaman güvendim. Türkiye'yi bugünlerden çok daha güzel günler bekliyor. Önümüz açıktır.Türkiye tarihin her döneminde stratejik bir öneme sahip olmuştur. Üçüncü havalimanı atılmış çok önemli bir adımdır.
Üçüncü havalimanı projesi Türkiye'nin gelecek vizyonuna yakışan bir adımdır. Piyasaları canlandırmak için Temmuz'dan bu yana bir süreç yaşadık. 'Kobi'lere hareketlilik getirecek, uzun vadeli planlarını devam ettirecek tedbirler aldık.
Borçlar yeniden yapılandırıldı. Moral bozukluğu, karamsarlık yok oldu.