Gündem

"Binali Yıldırım'a kalsa İstanbul adaylığı yerine Başkan Yardımcılığı'nı tercih eder; ama..."

"Yıldırım, uçakta istemediğini ima etti"

27 Eylül 2017 11:52

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, Kadir Topbaş'ın istifası sonrası başlayan "Yeni İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı kim olacak?" tartışmasıyla ilgili olarak "Eğer bir Anayasa değişikliği olmaz da yerel seçimler zamanında yapılırsa, 18 ay boyunca görev yapma şansı bulacak olan 'geçici başkan' göstereceği performansla AK Parti’nin 2019’daki İstanbul adayına da dönüşebilir. Ancak 'emanetçi' görüntüsü verir ve başarısız olursa AK Parti, başka bir güçlü bir aday çıkarmak zorunda kalabilir" dedi.

Zeyrek, Başbakan Binali Yıldırım'ın 2019'da yapılacak "yerel" seçimlerde İBB Başkanlığı'na aday olacağı yolundaki iddiaya ilişkin olarak da "Karar Yıldırım’a bırakılırsa İstanbul adaylığı yerine Başkan Yardımcılığını tercih eder. Ancak davasına bağlılığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la hukuku hesaba katıldığında, Erdoğan aday olmasını isterse 'hayır' demez" görüşünü dile getirdi. 

Deniz Zeyrek'in "Yıldırım İstanbul’a aday olacak mı?" başlığıyla yayımlanan (27 Eylül 2017) yazısı şöyle:

Daha önce siyaset kulislerinde söylenti olarak yayılıyordu ama 25 Eylül 2017 Pazartesi günü, muhatabı konuşunca ete kemiğe büründü ve somut bir gündem maddesine dönüştü.

Başbakan Binali Yıldırım’ın, o gün bazı televizyon kanallarının ortak yayınında Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın “İstanbul” sorusuna verdiği yanıttan söz ediyorum.

Geçici başkan mı, Yıldırım mı?

Malum, Kadir Topbaş bıraktı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na AK Partili bir ilçe belediye başkanının geleceği duyuruldu.

Şimdi Ankara’nın siyasi kulislerinde soru şu: AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Başkan olarak seçeceği kişi, Mart 2019’daki yerel seçimlerde AK Parti’nin İstanbul adayı olacak mı olmayacak mı?

Sanırım doğru cevap şu:

Eğer bir Anayasa değişikliği olmaz da yerel seçimler zamanında (Mart 2019) yapılırsa, 18 ay boyunca görev yapma şansı bulacak olan “geçici başkan” göstereceği performansla AK Parti’nin 2019’daki İstanbul adayına da dönüşebilir. Ancak “emanetçi” görüntüsü verir ve başarısız olursa AK Parti, başka bir güçlü bir aday çıkarmak zorunda kalabilir.

İşte bu noktada “o güçlü aday kim olabilir” olabilir sorusu gündeme geldi ve Başbakan Binali Yıldırım’ın ismi de bu sorunun “tahmini” yanıtlarından biri olarak ortaya çıktı.

Uçakta istemediğini ima etti

Başbakan Yıldırım Televizyon yayınında soruya şu yanıtı verdi:

“Şimdi koltuk boşaldı başka biri gelip oturacak. Bizi nereye koyacaksınız. Koltuk dolu. Bizim de burada iyi kötü işimiz var.”

Bir grup siyasetçi ve gazeteciye “bu yanıttan ne anladınız” diye sordum. Çoğu, “kapıyı açık bıraktı, koltuk boşaldığında aday olabilir” karşılığını verdi.

Oysa, Yıldırım Vietnam’dan Ankara’ya dönerken uçakta gazetecilerin aynı sorusuna, adaylığa çok da sıcak bakmadığı sonucu çıkarılabilecek bir yanıt vermişti. Hatta, “yeni sistemde Başbakanlık makamı yok, arkadaşlar bana iş bakıyor” mealinde bir espri ile de soruyu gülerek geçiştirmişti.

Yıldırım’ın çok yakınındaki isimlere, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını istemediğini açıkça söylediği kulisini de paylaşmak isterim. 

Yıldırım'ın kararını ne belirler

Hürriyet Yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yola “kazanacak aday” ile devam edeceğini, Yıldırım’ın adaylığının da bu şekilde gündeme gelebileceğini yazdı.

İstanbul’u kimin nasıl kazanacağını anlamak için son dönemdeki sandık sonuçlarına bakmakta yarar var.

2015 yerel seçimlerinde AK Parti’nin İstanbul oyu yüzde 47,9’du. İstanbul’daki geçerli oyların 4 milyon 96 bin 221’i AK Parti için kullanılmıştı. Bu rakam Ak Parti’nin bir önceki genel seçimlerdeki oy sayısı ve oranıyla paraleldi. CHP ise Türkiye’deki’ ve İstanbul’daki genel oy ortalamasının çok üzerine çıkmıştı. 2011 Genel Seçimlerinde Türkiye’de yüzde 25,9 oy alan CHP, aynı seçimlerde İstanbul’da yüzde 31,27 ile 2 milyon 476 bin 413 kişinin oyunu elde etmişti. CHP, 2015 yerel seçimlerinde ise 3 milyon 426 bin 602 kişi ile yüzde 40,1’lik bir oy oranına ulaşmıştı.

16 Nisan 2017 günü yapılan referandumda ise İstanbul’da “Evet” cephesi 4 milyon 479 bin 272 oyla yüzde 48,7’de kalırken, “Hayır” cephesinde 4 milyon 728 bin 318 oy vardı. Bu da yüzde 51,3’lük bir orana karşılık geliyordu.

Önceki deneyimler ve rakamlar da gösteriyor ki söz konusu olan yerel seçimse, muhalefet tarafındaki seçmenler, iktidar adayının karşısında güçlü adayın arkasında birleşebiliyor. Referandum’da bu saflaşma daha da netleşti ve İstanbul’daki ilk yerel seçimlerde CHP “doğru” bir isim çıkarırsa, AK Parti’nin İstanbul’u alması, son 25 yıldaki kadar kolay olmayabilir.

Peki daha önce İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olup kaybeden Yıldırım, bir kez daha, üstelik bu kez Başbakanlık’tan gelerek, böyle riskli bir yarışa girer mi?

Konuştuklarımdan çıkardığım şu: Karar Yıldırım’a bırakılırsa İstanbul adaylığı yerine Başkan Yardımcılığını tercih eder. Ancak davasına bağlılığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la hukuku hesaba katıldığında, Erdoğan aday olmasını isterse “hayır” demez.

Chirac örneği var

Bu arada “Başbakanlık’tan Belediye Başkanlığı’na geçilir mi? Dünyada örneği var mı?” diye sorabilirsiniz. Fransa’da 12 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan Jacques Chirac, o göreve Paris Belediye Başkanlığından sonra gelmişti. Chirac’ın Paris Belediye Başkanlığı öncesindeki görevi ise Başbakanlık idi.