AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a kefil olduğunu ancak oğlu Bilal Erdoğan’ı tanımadığını ve hiç bir araya gelmediğini belirtti.
Fox TV'de yayınlanan “Türkiye 'nin trendleri” programında Fatih Portakal'ın sorularını yanıtlayan Yıldırım, “17 Aralık'ın bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonu gibi takdim edildiğini, arkasında derin bir organizasyonun olduğunu” iddia ederek “yargıda yanlış varsa müdahale edilir” dedi.
Medyaya baskı yapıldığı yönündeki iddialara “Medya haddinden fazla özgür” yanıtını veren Yıldırım’ın açıklamaları şöyle:
Sabah ve ATV'nin satışı için havuz oluşturulduğu ve bazı işadamlarından komisyon aldığı yönündeki iddiaların yer aldığı ses kayıtları hakkında hukuki mücadele başlatmadığını söyledi. Yıldırım, "Adamlar aralarında konuşur. Ben 11 yıl görev yaptım. Hepsiyle iş yaptım, hepsini tanıyorum. Ses kayıtlarından sonra kimseyi aramadım. Öyle bir hukuki metin yok, bana gelen bir suçlama yok. Hukuki nitelik kazanmış bir metin olmadan ben neden devreye gireyim? Dedikodularla uğraşacak halim mi var?" dedi.
Binali Yıldırım, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a kefil olduğunu belirtti. Yıldırım, "Bilal Erdoğan'a kefil olur musunuz?" sorusuna ise "Bilal Erdoğan ile bir iş ilişkim olmadı, arkadaşlığım olmadı, bir araya geldiğim olmadı" cevabını verdi.
'17 Aralık milli iradeye müdahaledir'
Binali Yıldırım, açıklamalarında “17 Aralık'ın bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonu gibi takdim edildiğini, arkasında derin bir organizasyonun olduğunu” öne sürerek devlet içinde “kayıt dışı bir yapı” olduğunu savundu. Yıldırım, “17 Aralık'ın milli iradeye müdahale olduğunu” ileri sürerek, şunları söyledi:
"Dur demeseydik amaç bu hükümeti yıkmak, Başbakan Erdoğan'ı fotoğrafın dışına çıkarmaktı. Cemaati bu işe topyekün dahil etmek yanlış olur. Bu insanlar kıt kanaat kazandıklarından buraya yardım ediyorlar. Diyorlar ki “Bunlar Müslümanlık için çalışıyor hayır yapıyor, insanlığa faydalı işler yapıyor. Çocuklarımız için biz de yardım ettik ama, gördük ki bu milyonlarca iyi niyetli insanın verdiği, gösterdiği bu gayretler yukarda küçük bir grup profesyonel tarafından başka amaçla yönlendiriliyor. İrade Hocaefendi'nin elinde mi? Onu da sormak lazım. İrade, Türkiye'nin son 11 yıllık geçmişine bakın, bölgedeki hâkimiyetine bakın ve dış siyasetine bakın diplomasideki değişikliklere bakın. Gelişmiş ülkelerin hiç beğenmedikleri bir duruşu var. Uluslararası bir boyut var. Başbakan Hocaefendiyi davet ediyor “gel memlekete gel memleketten bunları söyle” diyor. Davetin arkasında bu var. Geldiğinde tutuklanmaz, beraat etti yasal değişiklikten yararlandı. O da bizim dönemimizde oldu."
‘Yargıda da yanlış varsa müdahale edeceksin’
AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Yıldırım, yargıya müdahale edildiği zaman '’Hükümet yargının işine neden karışıyor'’ denildiğini, edilmediği zaman '’bu hükümet nerede'’ diye sorgulandığını belirterek şöyle konuştu:
"Hukuk devleti evrensel anlamda sağlıklı işlese, bizim karışmamıza gerek yok. Anayasa Mahkemesi'nin kapatmasında, e- muhtırada müdahale etmeye kalktık, kıyamet koptu. Ana muhalefet lideri, “yürekli hâkimler yok mu” dedi. Yapı aynı, aktörler değişiyor. O gün asker içinde vardı, şimdi yargı içinde ve kolluk içinde var. Siyasetçinin görevi işler yanlış gittiğinde müdahale etmektir. İster yargıda ister bürokraside ister sokakta. Teröre müdahale etmek nasıl görevinse, yargıda da sorun varsa müdahale edeceksin.".
Medya haddinden fazla özgür
Binali Yıldırım, Başbakan Erdoğan'ın Habertürk televizyonunu arayarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmasına dair alt yazıyı yayından kaldırtması ile ilgili olarak "Medya haddinden fazla özgür. Alo Fatih konuşmaları, bunları herkes söyler. Bunu söylüyor da ne oluyor? Sizin yayınlarınızla ilgili bir sıkıntı yaşadınız mı? Sınırları belli olmayan alanlardan biri da medyadır. Kendisi etik değerlerini tam kuramamıştır. Hem de devlet ilişkilerinde sağlıklı değerler oluşmamıştır." İfadesini kullandı.