Gündem

"Binali Yıldırım, ABD'de Yahudi lobisiyle görüşecek, dosyası 'kurşun gibi ağır"

"Yıldırım, Türk ve akraba topluluklar ile ABD’deki Müslüman toplumunun liderleriyle de buluşacak"

06 Kasım 2017 10:54

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, Başbakan Binali Yıldırım'ın, bölgesel konuların yanı sıra FETÖ, IŞİD, YPG ve vize sorunun çözümü için 7-10 Kasım'da ABD'ye yapacağı ziyareti hakkında "Yıldırım’ın ABD dosyasını bir cümleyle nasıl anlatırsın” diye sorsaydınız, düşünmeden Nazım Hikmet’in “Kurşun gibi ağır” dizesiyle yanıt verirdim" yorumunda bulundu.Zeyrek,  Yıldırım'ın ABD ziyaretinde en önemli ve tek siyasi randevusunun Başkan Yardımcısı Mike Pence ile olacağını belirterek ziyaretin ikinci bölümünde Yahudi lobisini Türkiye'ye yatırım yapmada ikna etmeye çalışacağını öne sürdü.

Deniz Zeyrek'in "ABD dosyası kurşun gibi ağır" başlığıyla yayımlanan (6 Kasım 2017) yazısı şöyle

Başbakan Binali Yıldırım, yarın ABD’ye gidiyor. Çantasındaki konular o kadar önemli ki diplomasi ile içli dışlı birkaç kişi oturduk, hangisi “en önemli” diye tartıştık, sonuca varamadık.

Önce program hakkında biraz bilgi vereyim:

Yıldırım, 7 Kasım 2017 akşamı Washington’a varacak. O gece dinlenecek ve 8 Kasım 2017 günü ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile görüşecek.

Pence, hem vekil hem yalnız

Yıldırım’ın ABD ziyaretinin en önemli ve tek siyasi randevusu Pence ile. Başkan Yardımcısı, Yıldırım ile Başkan Trump’ın vekili olarak görüşecek, çünkü Yıldırım Washington’dayken Trump ABD dışında olacak.

Yıldırım’ın gitmişken dosyasındaki konuları görüşmek isteyebileceği ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da Başkan Trump’a eşlik edeceği için Washington dışında.  Bir diğer önemli isim, ABD Savunma Bakanı James Mattis ise NATO toplantısı için Brüksel’e gidecek.

Yıldırım, Washington’da ayrıca Türk ve akraba topluluklar ile ABD’deki Müslüman toplumunun liderleriyle buluşacak.

Washington’dan ayrılmadan önce basın toplantısı yapacak olan Yıldırım, toplantıya Washington’ın en önemli gazetecilerinin davet edilmesi için talimat vermiş.

Yahudi lobisine varlık fonu tanıtımı

Yıldırım, gezisinin ikinci bölümü için 9 Kasım 2017 günü New York’a geçecek. Ziyaretin bu aşamasında Yıldırım, Varlık Fonu’nun patronu olarak görüşmeler yapacak. İlk buluşması Yahudi Lobisinin temsilcileriyle olacak. Ardından dünyanın en önemli yatırım ve fon şirketlerinin üst düzey yöneticileriyle buluşacak. Yıldırım’ın Varlık Fonu’nu ve teşvik uygulamalarını anlatıp, “Türkiye güvenli bir ülke, kazanmak için Türkiye’ye yatırım yapın” çağrısı yapması bekleniyor.

‘Vize'de adım bekleniyor

Gelelim, Washington dosyasının gündem başlıklarına:

Önem sırası yapmak imkansız ama herkese dokunduğu ve sıcağı sıcağına olduğu için ben ilk sıraya ‘vize’ meselesini koydum. Taraflar arasında diplomatik kanallardan gerçekleşen görüşmelerde ilerleme sağlansa da bazı siyasi açıklamalar ve gazete haberleri çözüm sürecini yavaşlatmış. Türk tarafında ziyaret vesilesiyle ABD’nin adım atabileceği beklentisi hakim.

FETÖ meselesi, PKK/PYD/YPG ve IŞİD ile birlikte “terörle mücadele” başlığı altında yer alıyor. Türkiye’nin İdlib’e asker göndermesinin ardından bu başlığa HTŞ gibi El Kaide’ye biat eden Suriye ve Irak kökenli terör örgütleri de eklenmiş.   ABD’nin FETÖ meselesinde ve Suriye’de PYD/YPG’ye verdiği destekle Türkiye’de büyük hayal kırıklığı yarattığı bir kez daha anlatılacak.

Bir başlık da “davalar”.

Bu başlıkta ABD’de iki önemli dava var. Biri Zafer Çağlayan, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ile İran asıllı Reza Zarrab’ın yargılandığı “İran’a uygulanan yaptırımları ihlal” davası.

Diğer dava ise Cumhurbaşkanlığı korumaları ile  ABD’de yaşayan bazı Türkler için açılan dava. İki davada da tutuklu ve haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklar var. ABD’nin “davalar” başlığında ise FETÖ kapsamında ABD vatandaşları ile ABD konsolosluk çalışanlarının tutuklanması konusu var.

Suriye'de ABD ile uyumlu çalışma arayışı

Yıldırım’ın ziyareti, Türkiye’nin Irak ve Suriye politikaları açısından kritik olabilir.

Irak’ta referandum nedeniyle cezalandırılan Bölgesel Kürt Yönetimin zayıflaması, İran ve Haşdi Şabi’nin güçlenmesine neden olmuştu. Türkiye ve ABD’nin referandum sonuçlarını dondurma karşılığında yeni Kürt yönetimini güçlendirme arayışına girerebileceği ifade ediliyor.

Suriye’de son dönemde Rusya ile birlikte hareket eden Türkiye, İran ve Beşar Esad ile de aynı safta görünmeye başlamıştı. ABD’nin PYD/YPG ile birlikte hareket etmesi, Türkiye’nin ABD’den uzaklaşmasının en önemli nedeniydi.

Ancak, Münbiç’ten sonra Rakka ve Deyr Ez Zor’un alınması Suriye’de farklı bir denklem oluşturdu. Suriye’nin can damarı olan su ve petrol kaynaklarının tamamına yakını PYD/YPG’nin kontrolüne geçmiş oldu. Rusya ve Esad da ülkedeki Kürtlere otonomi vermekten söz etmeye başladı.

Türkiye, Suriye’de ABD ile daha uyumlu çalışmak suretiyle bu denklemi değiştirmek istiyor.  

ABD ve bankalar meselesi

Son zamanlarda Türkiye’de piyasalar “ABD’den Türk bankalarına yaptırım gelecek”söylentisinden etkileniyor. Bu konuda Ankara’ya verilmiş somut bir bilgi yok. Yıldırım, muhataplarına bu tür söylentilerin Türkiye ekonomisine zarar verdiğini anlatacak.

ABD ise Acil Ekonomik Yetki Yasası’nın sadece Türkiye için değil, yasada çizilen çerçevede bütün dünya için geçerli olduğunu savunuyor. İsviçre, Fransa, Almanyagibi ülkelerde bazı bankalara toplamda 20 milyar doları bulan cezalar kesildiği anımsatılıyor. ABD, bu yasa kapsamında bir İsrail bankasına da 500 milyon dolar ceza kesmişti.

 “Yıldırım’ın ABD dosyasını bir cümleyle nasıl anlatırsın” diye sorsaydınız, düşünmeden Nazım Hikmet’in “Kurşun gibi ağır” dizesiyle yanıt verirdim.