İstanbul’daki Vahdettin Köşkü’nde gazete genel yayın yönetmenleriyle buluşan Başbakan Binali Yıldırım hayatı hakkında detayları açıkladı. Yıldırım, “12 Eylül 1980 darbesi sırasında Karamürsel’de askerdim. 15 Temmuz darbe girişiminde ise başbakandım. İşte böyle bir tezat” dedi.
Posta'da yer alan habere göre, Başbakan Binali Yıldırım, darbe girişiminin 1‘inci yıldönümünde Vahdettin Köşkü’nde bir araya geldiği medya temsilcilerine 15 Temmuz gecesini, öncesini ve sonrasını detayları ile şöyle anlattı:
O gece ben İstanbul’daydım. İstanbul Dolmabahçe ofisinde çalışmalarımı tamamladım ve saat 9.30 civarında Tuzla’ya gitmek üzere hareket ettik. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden geçtik. Kozyatağı gişelerine 100-200 metre mesafe vardı ki; koruma müdürü bana “Köprüyü kapatmışlar” dedi. Biz daha geçeli 5 dakika olmuştu köprüden. “Kim kapatmış?” dedim. “Askerler” dedi.
“Darbe oldu, herkes evine gitsin” filan diye duyuru yapmışlar. “Nedir bu kepazelik? Oyun mu oynuyorlar? Dönün geriye” dedim. Koruma, “Efendim bunu yapamayız. Yani orada ne oluyor, ne bitiyor bir anlayalım, bu çok büyük bir risk” dedi. O zaman eve doğru devam ettik.
Evde önce İçişleri Bakanını aradım, sonra Genelkurmay Başkanını aradım, ikisinin telefonu da cevap vermiyor. Yani İçişleri Bakanına ulaşılamıyor. Genelkurmay Başkanının ki çalıyor cevap vermiyor. Daha sonra Hasan Doğan’ı ve Cumhurbaşkanımızı aradım. Cumhurbaşkanı ile görüştüm, Daha sonra MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı aradım. Onunla da görüştüm.
Tek başına sümüğü akan adamın işi değil
İncirlik’te sorumlu bir tuğgeneralin bu işin içinde olduğu anlaşılıyor. Yani bunu hiçbir zaman Amerikan Hükümeti doğrulamaz, doğrulamadı. Böyle bir şey de beklemiyoruz yani. Ama Pensilvanya’da oturan, böyle sümüğü akan, ağlayan-sızlayan bir adamın tek başına kurgulayacağı bir iş olmadığını da vasat bir insan bilir. Yani mutlaka bir şeyi var, bir altyapısı var. Bu işleri bu noktaya getirinceye kadar belirli bir destek, akıllar aldı, bir yol haritası mutlaka oldu. FETÖ’nün, bu darbenin kararını veren, sorumluluğunu taşıyan ve gerçekleşmesi için azmettiren kişi olduğuna bizim zerre kadar şüphemiz yok, Türkiye’de hiç kimsenin şüphesi yok.
Dışarıdaki yapının gücü
Örgüt dışarıda da güçlü, yani sadece Türkiye’de güçlenmemiş. 167 ülkede örgütlenmiş; ticari hayatta ve eğitim hayatında yer almış, üst bürokraside önemli mesafeler almış. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, Afrika ülkelerinde her alanda ciddi bir mesafe almış. Dolayısıyla şimdi bu dışarıdaki yapının gücü, parasal gücü, o ülkelerdeki ilişkileri devam ediyor. Bu ülkelerin bir çoğu da Türkiye’yi hizaya sokmak için tavır almakta gönülsüz davranıyor. Bir kısmı net duruş gösteriyor.