Adnan Ağaç
20 Ocak'ta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanlığını devralan Joe Biden, yaklaşık bir hafta sürecek olan Avrupa ziyaretine başladı. 14 Haziran'da da NATO Zirvesi için gideceği Brüksel'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek. Liderler, AnkaraWashington ilişkilerinin gerilime sahne olduğu bir dönemde bir araya gelecek. Bu görüşme aynı zamanda Biden'ın başkanlık koltuğuna oturması sonrası iki liderin ilk yüz yüze görüşmesi olacak.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gerilen Türkiye-ABD ilişkilerinde, Suriye'de ABD'nin PKK/YPG ile yakın ilişkiler içinde olmasından Rus menşeli S-400'lerin Türkiye tarafından satın alınmasına, Gülen yapılanması lideri Fethullah Gülen'in iadesi talebinden Halkbank davasına kadar birçok konuda sorunlar yaşanıyor.
Liderlerin toplantıya giderken "birbirini incitecek sözler kullanmaktan uzak durduğu"na vurgu yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü İlter Turan, "Genellikle sözlerinde çok cömert olan Cumhurbaşkanımız dahi ihtiyatlı ifadeler kullandı" dedi.
Liderlerin ajandalarında neler var?
ABD'nin 46'ncı başkanı Joe Biden'ın göreve gelmesiyle TürkiyeABD ilişkilerinde yeni bir dönemin kapıları aralandı. Ancak pazartesi günkü görüşme, NATO Zirvesi çerçevesinde liderlerin birbirleriyle yapacağı görüşmelerden biri olduğu için ikilinin konuşacağı süre ve konular da kısıtlı olacak.
Erdoğan'ın, ikili görüşmede masaya getireceği en önemli konulardan biri PKK/YPG hassasiyeti olacak. Ankara, bu konudaki endişelerinin dikkate alınması gerektiğini sık sık dile getiriyor.
Biden'ın elinde ise Türkiye ile ilgili en önemli dosya, ikili ilişkilerde kilit bir sorun haline de gelen Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400 hava savunma sistemleri olacak.
Peki, Erdoğan-Biden görüşmesi öncesinde Washington'da nasıl bir hava hakim? Washington Enstitüsü'nün Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay'a göre "heyecan verici" bir görüntü yok.
DW Türkçe'ye konuşan Çağaptay, Biden ekibinin önemli bir bölümünün Obama döneminden beri Türkiye konusunda çalışan insanlar olduğunu vurguladı ve "dilleri yandı" ifadesini kullandı. ABD'nin stratejisinin "Türkiye'nin NATO üyeliğini devam ettirmek ve demokrasinin canlı kalmasını sağlamak" olduğunu belirten Çağaptay, görüşmenin NATO Zirvesi çerçevesinde yapılıyor olmasını ise "manidar" olarak tanımladı. Çağaptay, Washington'ın Türkiye-ABD ilişkilerini "NATO perspektifi üzerinden telakki etme bakış açısı" olduğunu da söyledi.
Soner Çağaptay'a göre görüşmede farklılıklardan çok iş birliklerine odaklanılacak. İş birliği alanları olarak ise Afganistan, Libya ve Kuzeybatı Suriye'yi işaret etti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katıldığı bir televizyon programında ABD'nin "birçok alanda iş birliği yapma arzusunda" olduğunu söyledi. Çavuşoğlu ayrıca, "bizim de beklentilerimiz karşılanmalı" vurgusu yaptı.
Peki, ABD ve Türkiye arasında yaşanan temel sorunlar neler?
S-400'ler konusunda ABD için gri alan var mı?
Türkiye, S-400 sorununun çözümü için ortak bir çalışma grubu öneriyor ancak ABD'den henüz olumlu bir karşılık alamadı. S400'lerle ilgili Türkiye'ye yaptırım uygulanması tartışmalarının yaşandığı 2019 yılında dönemin Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Eliot Engel, net bir ifadeyle "üçüncü bir seçenek yok" mesajını vermişti. Engel, "Dış ilişkilerde bunu nadiren görürüz ancak bu siyah-beyaz olarak gördüğümüz bir mesele. Ortası yok. Ya Erdoğan Rusya ile anlaşmayı iptal eder ya da etmez" ifadelerini kullanmıştı.
Washington'da Türk-Amerikan ilişkilerini yakından takip eden Amerikalı bir uzman, ABD'deki bu görüşün değişmediğini söyledi. Çözüm için diplomasiyi zorlayanın da "gri alanın olmaması, siyah beyaz olması" olduğunun altını çizen uzmana göre, Türkiye S-400'leri elinde tuttuğu sürece sorun giderilemez. DW Türkçe'ye konuşan uzman ayrıca, "Biden ikna edilse bile Kongre'de çok ciddi bir sorun çıkacaktır" dedi.
Benzer bir görüşte olan Prof. İlter Turan da S-400'ler konusunda orta yol bulmanın "kolay olmadığını", bu konuda Biden'ın "ABD Kongresi ile kavga çıkaracak bir tavır almasını beklemenin gerçekçi olmayacağını" söyledi.
ABD Kongresi'nde kabul edilen 2021 yılının Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'na, S-400 ve CAATSA yaptırımlarına yönelik olarak da bir madde eklendi. Bu yasa maddesine göre CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için Türkiye'nin S-400 sistemlerini elden çıkarması gerekiyor.
ABD-Türkiye ilişkilerinde 15 Temmuz ve Gülen dosyası
Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinde bugüne kadar yaşanılan en büyük gerginlik konularından biri de 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi oldu. Darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen'in iadesi konusu ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerde belirleyici bir rol oynadı. Gülen'in Türkiye'ye iadesi başlığında, Biden yönetimi döneminde de henüz bir değişiklik kaydedilmedi. Gülen'in yanı sıra Gülen yapılanmasından başka isimlerin de iadesi konuları, Erdoğan ve eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yaptıkları ikili görüşmelerde de gündeme gelmişti.
15 Temmuz sonrası ABD ile yaşanan kriz konularından biri de rahip Andrew Craig Brunson'ın "FETÖ ile PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı" iddiasıyla yargılanması oldu. 2016'da tutuklanan Brunson için dönemin ABD Başkanı Trump, Türkiye'ye yaptırım tehditlerinde bulunmuştu. Brunson'ın yanı sıra ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz'un Gülen yapılanması soruşturması kapsamında yargılanması da ikili ilişkilere darbe vurmuştu.
ABD ile PKK/YPG anlaşmazlığı ve Suriye
Suriye'de iç savaşla değişen sahadaki dengeler de Washington ve Ankara arasında krizlere neden oluyor. Washington yönetiminin Suriye'nin kuzeyinde Kürt gruplara verdiği destek karşısında Ankara'dan sert mesajlar geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayında yaptığı bir konuşmada, "Eğer biz sizinle NATO'da berabersek, eğer biz sizinle dünyada, NATO'da bu birlikteliğimizi sürdüreceksek bize samimi davranacaksınız. Teröristlerin yanında yer almayacaksınız. Eğer yer alacaksanız bizim yanımızda yer alacaksınız" demişti.
Suriye'deki iç savaşın 10. yılı dolayısıyla Bloomberg için bir makale kaleme alan Erdoğan; "Biden yönetimi, kampanya döneminde verdiği sözleri tutarak, Suriye'deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalıdır" çağrısında da bulunmuştu.
Ancak uzmanlar, Biden yönetiminin ana omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'ne verilen siyasi ve askeri desteğin sonlandırılmasının yakın bir gelecekte mümkün olmadığını söylüyor.
"ABD birdenbire desteğini çektiği zaman uluslararası alanda Amerika ile birlikte çalışmanın güvenilirliği konusunda tereddütler ortaya çıkacaktır" diyen Prof. Turan, ABD'nin de Türkiye'nin sözüne "yeterince güven duyduğundan emin olmadığını" belirtti; Türkiye'nin ABD için "tekrar güvenilir bir ortağa dönmesi lazım" şeklinde konuştu.
ABD'nin İran yaptırımları: Halkbank davası
Türk hükümetinin ABD ile karşı karşıya gelmesine neden olan bir diğer konu ise Halkbank'ın ABD'nin İran'a yaptırımlarını delme suçlaması. New York'ta devam eden davada banka dolandırıcılığı, komplo ve kara para aklama dahil altı suçlamanın yöneltildiği Halkbank ile ilgili henüz nihai bir karar çıkmadı.
ABD basınında, dönemin Beyaz Saray Yönetimi'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteği üzerine, Halkbank davasının düşürülmesi için Amerikan yargısına müdahale etmeye çalıştığı ancak sonuç alamadığı yönünde haberler yer almıştı. Ancak Joe Biden'ın yargılama sürecine müdahalede bulunmasına ihtimal verilmiyor.
Halkbank konusunu "Biden'ın dikkatine getirmenin sonuç getirecek-faydalı bir eyleme benzemediğini" söyleyen İlter Turan, uzlaşma yoluna gidilmesinin isabetli olacağını belirtti.
DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, ABD Başkanlık koltuğuna oturan Biden yönetimi ile insan hakları ve hukuk konularında da sorunlar yaşanabileceğini, "otokrasilere karşı demokrasi" görüşünü dillendiren Biden'ın bu konulardaki tutumuyla Türkiye'yi zorlayabileceğini söylüyor.