Benim öyle hayranım falan yok varsa da hiç karşılaşmıyorum
Önce çocukluğundan beri hayranı olduğu Arjantinli rock sanatçısı onun tişörtünü giyip sahneye çıktı. Sonra ikinci hayali gerçek oldu, o artık bir kaptan. Beşiktaş futbol takımının kaptanı. Sahaların güleryüzlü futbolcusu Arjantinli Matias Delgado, son hayalinin marşına da geçen hafta bastı: Plakası isminin baş harflerini taşıyan (MD) bir Lamborghini Gallardo Spyder! 400 bin Euro’luk yeni oyuncağına ilk kez birlikte bindik.
Delgado’yu tanımalısınız, normal hayatta da tıpkı sahalardaki gibi, etrafına neşe saçan, eğlenceli bir insan. En sevdiği tezahürat o-ooo-ooo-Del-gado ama, sakın burnu büyük sanmayın. Arkadaş canlısı, mütevazi ve komik: Uygun bir kısmet bulursa eski Subaru’yu elden çıkaracak adam arıyor. Türkiye’de hiç hayranı olmadığını sanıyor, Beşiktaş’ın ünlü tribün grubu Çarşı’nın kapanmasına üzülüyor. Kollarındaki dövmelerde oğlunun ve kızının isimleri kazılı. Çocuklarının geleceğini düşünen ciddi bir baba, aynı zamanda hala tırnaklarını kemiren bir Latin Amerika delikanlısı. Alışverişe cümbür cemaat ailece çıkıyor, menajerliğini bile babası yapıyor.
Arjantinli rock şarkıcısı Ciro Martinez’in hayranıydınız, formanızı sırtına geçirip konsere çıktı. Kaptanlık hayaliniz vardı, Beşiktaş’ın kaptanısınız. Lamborghini istiyordunuz o da tamam. Sıradaki hayal?
- Tabii ki kaptanı olduğum Beşiktaş’ı bu sezon Türkiye Süper Ligi’nde şampiyon yapmak şu andaki en büyük hayalim. Türkiye’ye ilk geldiğimden beri söylediğim bir şey daha var: UEFA Kupası’nda da tarihe geçecek bir başarı kazanmak istiyoruz. Ama tecrübesiz bir takımız. O yüzden biliyoruz ki, acele etmeden, yavaş yavaş ilerlememiz lazım.
Mutlu bir aile, şöhret, sağlık, para, şahane bir araba... Peki komşuluk, mahalle hayatı, çocuklarını bir yerde büyütmek? İki yıl burada, iki yıl başka bir yerde olmak zor değil mi?
- İşte bu futbolun en olumsuz yönü. Açıkçası herkes mutluyuz sanıyor ama ailemi yılda bir ay gördüğüm zamanlar da var. Paylaşacağınız bir mutluluğunuz, bir üzüntünüz olsa en yakın arkadaşlarınız uzakta. Ama çocuklarımızın geleceği için bu fedakarlığa katlanıyoruz.
Uçuk korkum yok
Gerçekten tek hobiniz Playstation oynamak mı?
- Yok öyle bir hobim. Tenis oynamayı severim ve müzik dinlerim. Blues ve dans müzikleri dinliyorum.
Hálá uçağa binme korkunuz var mı?
- Bunu da tamamen basın uydurdu! Yok öyle bir korkum. Olsa ülkem Arjantin’e 24 saatlik bir uçuş yapabilir miyim?
Bu uzun dağınık saçlarınız, yani bu mudur imaj? Kadın hayranlarınızın tepkisi nasıl?
- Keseyim mi saçlarımı? (Etrafa soruyor) O zaman demek ki kesmem lazım. Çünkü hayranım falan yok. Varsa da ben onlarla hiç karşılaşmıyorum.
Her röportajınızda Türkçe öğreneceğim diyorsunuz. Ama Türkiye’ye geleli iki yıl oldu, hálá tık yok.. N’olacak bu Türkçe işi?
-Evet evet, artık başlamam lazım. Uzadıkça zorlaşıyor, artık bir yerinden başlamam lazım.
En sevdiğim tezahurat O-OOO-OOO DELGADO
Beşiktaş tribünlerinden yapılan en sevdiğiniz tezahürat hangisi?
- Bütün stadın susup 1, 2, 3 diye sayması. O an kalp atışlarım hızlanıyor. Bir de, o- ooo- ooo- Delgado tezahüratı yapmaları.
10 numaralı forma, idolüm dediğiniz Arjantinli efsane futbolcu Maradona’nın da forması. Özel bir anlamı var mı bu formanın sizin için?
- Maradona benim idolüm. 10 numara bizim (Arjantinlilerin) aklımıza hemen Maradona’yı getiriyor. Hatta bütün dünyada böyle galiba. Belki de bu yüzden 10 numara bana onun kadar çok yakışmıyor.
Çarşı grubunu takip ediyor muydunuz? Kendilerini feshetmeleri iyi oldu mu?
- Çarşı Grubu takımın seyircisi değil, oyuncusu gibiydi. Kaybettiğimiz maçlarda bile bizim için itici bir güç gibiydi. Kendilerini feshettiklerini duyduğumda çok üzüldüm.
Arjantin, Türkiye ve İsviçre’de futbol oynadınız. Bu üç ülke seyircisinin benzer yönleri var mı?
- Bu zor bir soru. Üçü de aynı hissi, aynı tutkuyu veriyor size ama Arjantin ve Türk seyircisinin bunu gösterme şekli farklı. Böyle bakınca İsviçre seyircisi sanki daha sakin, Türkler ve Arjantinliler futbol konusunda daha coşkulu.
Sizi Beşiktaş’a en çok eski teknik direktör Jean Tigana istemişti. Ama siz daha çok o takımdan ayrıldıktan sonra kendinizi gösterdiniz. Şeytanın bacağı nerede kırıldı, geçen yıl Şampiyonlar Ligi elemesinde Zürih maçında attığınız gollerle mi?
- Yok, öyle özel bir dönüm noktası olduğunu sanmıyorum. Evet beni Tigana getirmişti ama Beşiktaş’taki ilk sezonumda sakatlıklar ve olumsuzluklar yaşandı. İkinci sezondan itibaren takıma daha iyi adapte oldum.
Hálá İspanya’da oynamak gibi bir isteğiniz var mı?
- Tabii ki her zaman olacak. Ama önemli olan bunu başarmak. Beşiktaş’ta böyle güzel geçen yıllardan sonra belki de bir gün o şansı da bulacağım.
Aktif futbol sonrası için şimdiden bir planınız var mı?
- Hiçbir planım yok.
Subaru'yu satacağım iligilenen varsa arkadaş işi yaparım
Hep Lamborghini mi istemiştiniz?
- Nerede? Dört yıl öncesine kadar benim için hayal bile edilemez bir şeydi. Böyle bir araba gördüğümde bu nasıl bir şey ya diye iç çekiyordum. Ancak beş yıl Avrupa’da top oynadıktan sonra artık kendi zevkim için böyle bir para ayırabiliyorum.
Roberto Carlos da geçen sene bir Lamborghini almıştı, yoksa oradan mı fikir?
- Beni onunla kıyaslama. Ondaki paranın yarısı bile bende yok. Carlos istese İstanbul’un yarısını alır.
İki ay önce Beşiktaş’ın tarihine geçecek bir ücrete sözleşmenizi yenilediniz. Arabayı niye şimdi alıyorsunuz? Parayı mı geç ödediler yoksa işlemler mi uzun sürdü?
- Yok hayır, bunun kulübün ödemesiyle bir ilgisi yok. Arabanın plaka gibi bir sürü işlemi vardı. Onlar uzun sürdüğü için almam gecikti.
Plakanın sonu 20. Ama siz özellikle 22’yi istemişsiniz ama olmamış. Nedir 22’nin önemi?
- Eşimin doğum tarihi ve bizim uğurlu sayımız.
Önceki arabalarınız Subaru ve Volkwagen’di. Onları satacak mısınız?
- Volkswagen kalacak. Çünkü aileyle gezebilmek için de bir araba lazım. Biz ailece çok sık geziyoruz. Ama Subaru’yu satacağım. Hatta buradan söyleyeyim, almak isteyen var mı? İlgilenen varsa arkadaş işi yaparım.
İyi bir sürücü müsünüz?
- Bilmiyorum, bir ay sonra haber veririm.
Zeki, ahlaklı, çevik ve zengin
Matias Emilio Delgado, 15 Aralık 1982, Arjantin doğumlu. 2006’da Beşiktaş’a transfer olmadan önce Arjantin’in River Plate ve İsviçre’nin FC Basel takımlarında forma giydi. Dönemin teknik direktörü Jean Tigana’nın yoğun ısrarı sonucu 5 milyon Euro’luk bonservis bedeliyle Türkiye’ye gelen yıldız futbolcunun doğru bir transfer olup olmadığı çok tartışılmıştı. Bugün ise, sadece futbol yeteneği değil, sempatik kişiliği ve sportmen davranışlarıyla futbolseverlerin sevgisini kazanmış durumda. Bu ilginin arkasında, gole çevirdiği penaltıya sevineceğine, sakatlanan rakibine üzülmesi gibi örnek centilmenlikleri var. Geçen ay sözleşmesi 2010-11 sezonu sonuna kadar tekrar uzatılan Delgado bu süre zarfında yılda 2.1 milyon Euro kazanacak.
(Hürriyet Pazar, 24 Ağustos 2008)