Gündem

Beşiktaş'ta 29 kişinin ölümüyle sonuçlanan gece kulübü yangını davası: “Verdiğim ruhsatların hukuki geçerliliği yoktur"

07 Ekim 2024 21:36

T24 Haber Merkezi

2 Nisan günü Beşiktaş'ta 29 kişinin ölümüyle sonuçlanan gece kulübü yangınıyla ilgili dava başladı. Olayla ilgili 13'ü belediye çalışanı 22 sanık hakkında 'Görevi kötüye kullanma', 'Taksirle adam öldürmeye neden olma' suçlarından 2 yıl 6'şar aydan 17'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor. 

Beşiktaş'ta 29 kişinin ölümüyle sonuçlanan gece kulübü yangınıyla ilgili dava başladı. Olayla ilgili 13'ü belediye çalışanı 22 sanık hakkında, 'Görevi kötüye kullanma', 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçlarından 2 yıl 6'şar aydan 17'şer yıla kadar hapis isteniyor.

Beşiktaş'ta 2 Nisan'da bir gece kulübünün tadilatı sırasında çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetti. 5'i tutuklu 22 sanığın yargılandığı davanın duruşması İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görüldü. Duruşmaya, tutuklu 5 sanık, 6 tutuksuz sanık, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı. Bazı müştekiler bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.

Duruşmada sanıkların savunmaları alındı. Dönemin Beşiktaş Belediyesi Başkan Yardımcıları Ali Rıza Yılmaz, Ahmet Koray Bayraktaroğlu, Yasemin Saral, Ahmet Mithat Şermet, itfaiye çavuşu Fazlı Yavuz, eski itfaiye zabıta amiri Numan Bulburu, eski itfaiye müdür yardımcısı Tuncay Akdağ, eski itfaiye teknik müdür yardımcısı Şükrü Öztürk, belediye personeli Feridun Tayfun Erelmas, Lalehan Taşdelen Başkaya, Nilüfer Oğuz, Rahşan Tekin Ölmez ve Uğur Türkyılmaz'ın 'Görevi kötüye kullanma', 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçlarından 2 yıl 6'şar aydan 17'şer yıla kadar hapsi isteniyor.

“Verdiğim ruhsatların hukuki geçerliliği yoktur"

Duruşmada savunma yapan dönemin Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Mihtah Şermet, “Elim kazada vefat edenlere Allah'tan rahmet diliyorum. 2004-2018 yılları arasında imar müdürü olarak görev yaptım. Beşiktaş Belediyesi'nde işletme ruhsatı biriminde hiç çalışmadım. Bir dönem vekaleten baktım. İmar müdürü olarak görev yaptığım için vekaleten imza atmışımdır. İmar Müdürlüğü'ndeki evraklarım dosyada mevcuttur. İşletme ruhsatları yenilenirken bir evvelki ruhsatlar iptal edilir. 2018'de benim imza ettiğim ruhsatlar zaten iptal edilmişti. 2018'de ben görevden ayrıldım. Şu anda emekliyim. Benden sonra bu görevi kimin aldığını bilmiyorum. Ben vekaleten imza atmıştım. Benim verdiğim ruhsat 2018'de yenilenmiş zaten, verdiğim ruhsatların hukuki geçerliliği yoktur. Olayın benle alakası yok. Beraatımı istiyorum. Ben birkaç tane evraka imza atmışım, onları da okuduğumu düşünmüyorum. İtfaiye raporlarını okumadım ben. İşletme ruhsatı biriminde asaleten çalışmadığım vekaleten baktığım için bazı şeylere hakim değilim. Benim imza attığım evraklarla ilgili hiçbir yangın çıkmadı, bir olay olmadı. Asaleten görev yapmış olsam didik didik sorumlu olurdum ama ben vekaleten imza attım. İmar müdürlüğüm döneminde 100'e yakın tadilat izni vermişimdir. 10-15 eğlence mekanın ruhsatına imza atmışımdır" dedi.

“Onay verme yetkim yoktur"

Beşiktaş Belediyesi'nde ruhsat memuru olarak görev yapan şu anda ise insan kaynakları bölümünde çalışan tutuksuz sanık Rahşan Tekin Ölmez, “2005 yılında ruhsat ve denetim müdürlüğünde görevliydim. Ruhsatla ilgili işlerin yapılması için yazışmaları ben yapıyordum. İmara, itfaiyeye, emniyete ruhsat için gerekli yazıları yazıyordum. Yazışmaları yaptıktan sonra evrakları müdürüme sunardım. Benim ruhsatı hazırlama konusunda, iradem ve yetkim yoktu. Ruhsatla ilgili benim yaptığım başka bir şey yok. 1998 yılında girdim belediyeye, 2005 yılında ruhsat müdürlüğüne geçtim. Amirlerimin söylediği şeyleri yapardım sadece. 14 yıl kadar ruhsat bölümünde çalıştım. Benim onay vermek gibi hiçbir yetkim yok. Beraatımı istiyorum" şeklinde savunma yaptı.

''Enişteme güvendiğim için şirket devrini kabul ettim''

Tutuksuz sanık Fatma Dörtgül yaptığı savunmasında, “Vefat edenlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. Çok trajik bir olay. Şirketle hiçbir alakam yok. Ben öğretmenlik yapıyorum sayın hakim, ibraz edebilirim. Kimseyi tanımıyorum, çalışanları tanımıyorum. Toplantılara katılmadım, para alışverişim yok, bir yetkim yok. Şehzade Şekergümüş eniştem olur, eniştemin eski şirketinden kalan bir borcu vardı, onu ödemesi gerekiyordu, borçlarını ödeyene kadar şirketi kağıt üzerinde benim üzerime devretti. Masquerade'ye 2 defa falan gitmişimdir. Evde konuştuğumuzda sadece ufak çaplı bir tadilat yapılacağını söylemişti. Hiçbir şeyle alakam olmadığı için beraatimi istiyorum. Ben enişteme güvendiğim için, abim gibi gördüğüm için hiç sorgulamadım, yardımcı olmak adına şirketin devrini kabul ettim. Bir sözleşme falan yapmadım" dedi.

''Benim canım çok yanıyor''

Yangında vefat eden Özkan Baş'ın eşi Emine Kayabaş, “Olay günü 11.50'de evden yanımdan çıktı. Kulübe yakın oturuyoruz. Eşim olaydan bir gece öncesinde, kimse vaktinde gelmiyor, işini düzgün yapmıyor diye bana yakındı. Sabah işe geç kaldım diyerek çıktı evden eşim. Her şey kara düzen yapılıyor, kimse dinlemiyor diye söylüyordu. Eşim her şeyimdi. Şu an yapayalnız kaldım. Ben daha önce toprağa dokunan insan görmemiştim bu insanlar, belediyeler olsun 3 kuruş ucuz almak için bir kefene ihtiyaç var. Herkese mobing yaparak işe getirtiyorlardı. Benim canım çok yanıyor. Şikayetçiyim" dedi.

''Hepsinin yetkisi vardı''

Olay günü yangını gören müşteki Hasret Uzun, "Olay günü elimde 2 tane moloz çuvalı vardı. Kapıya atacaktım. Tam o sırada yangın çıktı. Elimize yangın söndürme tüpünü aldım yarısı boştu. Yangın cihazları devreye girmedi. Yangının büyüdüğünü gördük kendimizi can havliyle dışarı artık. Mehmet Memduh Ceylan diğer kapıdan çıktı. Aşağıda bir sürü insan vardı. İçeride kalan insanlar yangına müdahale etmek istediler. Yangın çok büyüktü. Elimizden bir şey gelmedi. Burada belediyenin de suçu var. Benim bir şeyden haberim yok diyen kişilerinde suçu var. Bu salonda oturan sanıkların hepsi sorumlu, hepsinin yetkisi vardı" diye konuştu.

''Rabbim güç yüzü göstermesin''

Yangında hayatını kaybeden Mehmet Okumuş'un ablası Esra Tan ise, “Akşam kahve içtiğim, düğün arifesinde olduğum kardeşimi Alibeyköy Gasilhanesi'nden bir poşetin içinde sarılarak buldum. Benim kardeşim kimseyi incitmedi. Gece oğlum oğlum diye inleyen babayla, aklını yitirmek üzere olan anneyle iki kız kardeş baş başa kaldık. İBB'den, taşeronlardan, iş yeri sahiplerinden, sanıklardan şikayetçiyim. Nasıl 6 aydır cayır cayır yanıyorsak size de rabbim gün yüzü göstermesin. Benim kardeşim toprağa karıştı. Boyu çok uzundu tabuta sığmadı" dedi. Mahkeme heyeti, sanık avukatların dinlenilmesi için duruşmayı yarın sabah 10.00'a erteledi.

''29 kişinin ölümüne neden oldular''

Duruşma sonrası açıklama yapan müşteki Emine Kayabaş, “İBB ve Beşiktaş Belediyesi 13 yetkilisinin de görevlerinin gereklerini yerine getirmeyerek mevzuata aykırı bir şekilde Masquerade işletilmesine ve faaliyette bulunmasına ilişkin işlemler yaptıklarını tespit edilmiştir. Yetkililer mevzuata aykırı uygulamalara onay verdikleri gibi iş yerinin hiç denetlememişlerdir. Sanıklar tadilat öncesinde ve tadilat sırasında hiçbir önlem almamışlar. Belediye yetkilileri denetim görevlilerine görevlerini yerine getirmeyerek bu eylemleri nedeniyle 29 kişinin ölmesine neden olmuşlardır. Bizler ölen işçilerin aileleri olarak olaylara ilgili devam eden davanın ikinci duruşmasının yapıldığı yarın Silivri'ye Marmara ceza infaz kurumları bünyesindeki duruşma salonunda davet ediyor ve kamuoyunun iş cinayetlerinde daha önceki davalarda olduğu gibi adaletin sağlanmasından uzak karar çıkmaması için bu konuda yakın takipçi olması gerektiğini vurgulamak istiyoruz" dedi.