Gündem

'Beni, rüşvete fetva veriyor diye akşam sabah karalayanlara duyurulur...'

Prof. Karaman'dan TÜRGEV yazısı: 'Çağdaş yaşamı' destekleyince makbul oluyorlar da...

12 Eylül 2014 14:34

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümete destek veren yazılar yazan, görüşleri AKP'de dikkatle izlenen ilahiyat profesörü Hayrettin Karaman, aralarında Prof. Mümtaz'er Türköne'nin de bulunduğu isimlerin dile getirdiği "rüşvete fetva verdiği" iddialarına tepki gösterdi. Karaman, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın kurucusu ve yöneticisi olduğu, kısa adı TÜRGEV olan vakfı, adını anmadan savunduğu yazısında, "birilerinin yolsuzluğu bahane ederek hükümet devirmeye kalkıştıkları, rüşvetin manasını saptırarak kendi kuruluşlarından başka bir yere mali yardımda bulunmayı engellemek istedikleri artık anlaşılmış bulunuyor" dedi. Karaman, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne de gönderme yaptığı yazısında "Hizmeti, sarfiyatı, yapıp ettikleri apaçık ortada olan ve bunlar arasında kurucu ve yöneticilerinin şahsi ve ailevi menfaatleri bulunmayan vakıf ve dernekleri, sırf kurucu ve destekçileri arasında devlet adamları ve yakınları bulunduğu için karalamak ayıptır ve günahtır. Bunlar 'çağdaş yaşamı' destekleyince makbul oluyorlar da hayır ve hizmet kuruluşlarını destekleyince niçin merdut ve mezmum oluyorlar" görüşünü dile getirdi.

Karaman, Yeni Şafak'taki yazsında (27 Aralık 2013), yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyşla başlatılan 17 Aralık - 25 Aralık soruşturmalarında adı gündeme gelen TÜRGEV'e ilişkin tartışmalar üzerine, devletten ihale alanların hayır kurumlarına bağışa zorlanabileceklerini yazmıştı. Karaman'ın yazısı "rüşvet fetvası" iddialarına neden olmuştu.

Karaman Yeni Şafak'ta bıgün (12 Eylül 2014) "Rüşvete hayır, meşru yardıma evet" başlığıyla yayımlanan yazısında da aynı konuyu ele aldı. Karaman'ın yazısı şöyle:

 

Rüşvete hayır, meşru yardıma evet

 

Müslümanın ve evrensel ahlak ile kayıtlı başkalarının yolsuzluğa, rüşvete, haksızlığa, kul hakkını yemeye evet diyeceği, bunları caiz göreceği düşünülemez.

Ama birilerinin yolsuzluğu bahane ederek hükümet devirmeye kalkıştıkları, rüşvetin manasını saptırarak kendi kuruluşlarından başka bir yere mali yardımda bulunmayı engellemek istedikleri artık anlaşılmış bulunuyor.

Ülkemizde din eğitimine katkıda bulunmak, yoksullara yardım etmek, öğrencilere burs vermek gibi güzel maksatlarla kurulmuş pek çok dernek ve vakıf var.

Maksat iyi, güzel, meşru olunca farklı kuruluş mensuplarının da kardeşler gibi davranmaları gerekir. Bunların birbiri aleyhinde konuşmaları, tekelcilik yapmaları, kendi hizmetlerini ve öncülerini abartılı bir şekilde överek insanları yanıltmaları caiz olmaz. Yapacakları şey, yaptıklarını ve yapmak istediklerini olduğu gibi anlatmak, yardım talep ettikleri kimseler üzerinde maddi ve manevi baskı yapmamaktır. Her kuruluş kendi hizmetini anlattıktan sonra bırakalım insanlar hür iradeleri ile tercihte bulunsun, yardımlarını yapsınlar.

Bu hayır ve hizmet kuruluşlarının aldıkları ve verdiklerinin eksiksiz olarak kayıt altına alınması ve denetime açık bulunması da bir zarurettir.

İslâmî devlette devletin vazifelerinden biri de İslam'ı hayat içinde korumak ve yaymaktır. Bunun yapıldığı tarihlerde ve yerlerde bile sivil hayır sahipleri vakıflar kurarak veya şahsen hayırlı hizmetler ve eserler yaparak Allah rızasına talip olmuşlardır. Ayrıca devlet adamları ve onların eşleri ile diğer yakınları da vakıflar kurmuş, bir kısmı hala ayakta duran eserler ortaya koymuşlardır. Bu vakıfların bir kısmına da devlet mesela arazi tahsis etmiştir.

Laik devlet bütün inanç ve hayat tarzlarına eşit mesafede bulunacakmış. Böyle ise eğer sivil kuruluşlara mali destek verecekse yalnızca islâmî olana değil, diğerlerine de yardım edecektir. Bu durumda, halkının tamamına yakını Müslüman olan ve bu büyüklükte İslâmî hizmete muhtaç bulunan bir toplumda sivil islâmî hizmet ve hayır kuruluşlarına büyük ihtiyaç vardır.

Dün ve bugün hayır ve hizmet kuruluşlarına devlet adamları da ilgi göstermiş, kurucular arasında yer almış ve desteklemişlerdir. Hizmeti, sarfiyatı, yapıp ettikleri apaçık ortada olan ve bunlar arasında kurucu ve yöneticilerinin şahsi ve ailevi menfaatleri bulunmayan vakıf ve dernekleri, sırf kurucu ve destekçileri arasında devlet adamları ve yakınları bulunduğu için karalamak ayıptır ve günahtır. Bunlar 'çağdaş yaşamı' destekleyince makbul oluyorlar da hayır ve hizmet kuruluşlarını destekleyince niçin merdut ve mezmum oluyorlar!

Tekrar ediyorum, mali durumu iyi olan kimseleri devlet adamları da, yöneticilerde hayır ve hizmete teşvik edebilir ve yöneltebilirler. Yeter ki, bu hizmette teşvik edenin şahsi menfaati olmasın, yardımı yapacak olan şahıs da bu sebeple haksız bir menfaat elde etmesin!

Beni, rüşvete fetva veriyor diye akşam sabah karalayanlara duyurulur.

İlgili Haberler