Gündem

'Ben papaz mıyım ki aklayayım!'

Türkan Saylan’ın cenaze namazını kıldıran İmam İhsan Özkes, cenaze namazındaki konuşmasını 'imam akladı' şeklinde eleştirenlere yanıt verdi.

21 Mayıs 2009 03:00

Türkan Saylan’ın cenaze töreninde yaptığı konuşmayla dikkatleri çeken İmam İhsan Özkes, cenaze namazındaki konuşmasını 'imam akladı' şeklinde eleştirenlere yanıt verdi.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan’ın Teşvikiye Camii’ndeki cenaze töreninde konuşan eski Müftü olan imam İhsan Özkes, NTV’nin sorularını yanıtladı.

Cenaze namazını vasiyet üzerine kıldırdınız. Bu vasiyeti ölmeden önce sizinle paylaşmış mıydı?
İhsan Özkes: Haberim yoktu efendim. Beni ailesi, Sayın Mustafa Sarıgül aradı. Vasiyeti olduğunu söylediler ve cenazesinde bulunmamı istediler. Ben de memnuniyetle katıldım.

Aranızda nasıl bir tanışıklık vardı?

İhsan Özkes: Ben 2000’li yıllarda Beyoğlu Müftüsü’ydüm. O dönemde ortak dostlarımız vardı, onların aracılığıyla görüştük. Daha sonra da görüşmelerimiz oldu. O zaman yazdığım "İnanç Sömürüsü” isimli bir kitap vardı. Bu kitabı kendisine takdim etmiştim. Kitabı okudu ve etkilendi, memnuniyetini dile getirdi. Daha sonra da dostluğumuz, görüşmelerimiz devam etti.

"Kafir” sözü kendisini üzmüştü. Siz burada özellikle vurgulama gereği duydunuz. Son zamanlarda, ölümünden önce hiç görüşmüş müydünüz? Yoksa bunlar sizin konuşmalarınızdan edindiğiniz izlenimler miydi?

İhsan Özkes: Son zamanlarda görüşemedim; kendisini ihmal ettim, aramam lazımdı. Bunun için de çok üzgünüm. Fakat daha önceki sohbetlerimizde dini konuları görüştük. Yani kendisinin dindar olduğunu, Müslüman olduğunu biliyorum. Dine karşıt bir durumu kesinlikle yoktu. Dine karşı fevkalede saygılıydı. Din görevlisi olduğum için bana da saygılıydı. Dini konularda kendisine yapılan yakıştırmalardan rahatsız olduğunu bana da ifade etmişti. Bu rahatsızlığını televizyonda da söyleme gereğini duydu. Ben de dün cenaze töreninde söyledim.

"Yasin okurdu, bilirdim" dediniz.

İhsan Özkes: Yasin okuduğunu bana kendisi söylemedi. Çünkü dindar olduğunu ortaya koymak için bir şeyler söyleme gereğini pek hissetmezdi. Ama ben onun Kuran okuduğunu, Yasin okuduğunu dostlarımdan biliyorum. Yani inançlı bir hanımefendiydi.

"Türkan Saylan’ı imam akladı" diye eleştirenler oldu. İslamiyet’te bir imamın ölen bir kişiyi aklaması söz konusu olabilir mi?

İhsan Özkes: Hayatta iken kendisine yapılan "misyoner" ya da "kafir" gibi yakıştırmalar ne kadar tehlikeli ve çirkinse; Türkan Hanım için "Bir imam akladı" sözü de en az o kadar çirkindir. Çünkü bizim dinimizde bir din adamının, bir başka kişiyi aklama gibi bir salahiyeti yoktur. Biz Hıristiyan değiliz ki, bir papaz gibi günah çıkartma müessesesi olsun. Yani dinimizde Allah ile kul arasına girilmez. Şimdi Allah kabrini cennet bahşeylesin, o Allah’la kendisi arasındadır. Yani benim onu aklama gibi bir yetkim olamaz, hiç kimsenin de olamaz.

Peki cenaze namazı kıldırırken yaptığınız bir konuşmada nelere dikkat edersiniz? Nasıl bir konuşmadır?

İhsan Özkes: Dün gördünüz, ben Türkan Hanım’ın cenazesinde Kuran-ı Kerim'den 6 tane Ayet-i Kerime okudum, 5 tane de Hazreti Muhammed'in sözlerinden okudum. Bunların birçoğunu da orijinal haliyle okudum. Ve helallik aldım, "Nasıl bilirdiniz?" diye sordum. Yani bir kişi için doğal olarak ne yapılması gerekiyorsa, Türkan Hanım için de aynı şeyi yaptık. Yani bana göre fazlası da eksiği de olmadı. Normal bir işlem yapıldı.

Son olarak, "Ölü olanlar bu dünyada hizmeti olmayanlardır. Türkan Saylan ölmedi, istirahata çekildi" dediniz.

İhsan Özkes:
Kuran-ı Kerim’de şehitler için mesela bir Ayet-i Kerime vardır; “Siz onlara ölüler demeyiniz, onlar ölü değillerdir.” Ben orada bir şiir okudum. O şiirde “Gerçek ölü istirahata çekilen değildir. Gerçek ölü, hayattaki ölü dirilerdir” diye bir beyit vardı. Ve oradan yola çıkarak dedim ki, "Gerek eserleriyle gerek yaptığı hizmet binaları, gerekse okuttuğu öğrencilerle anılacaktır. Bu yönüyle ölümsüzdür" dedim. Yoksa Türkan Hanım'ın ölümsüzlüğü gibi bir iddia olamaz, Allah’tan başka herkes ölümlüdür. Orada da okudum, "Her canlı ölümü tadacaktır" dedim. Bunlar üzerinde durdum. Sadece onun eserleriyle anılarak, manen yaşadığını söyledim.