Gündem

'Beklenti' adrese ulaşacak mı?

Clinton-Davutoğlu arasındaki müzakerelerden sonra Reuters kanalıyla İsrail Hükümeti’nden kaynaklar, gözaltına alınanları iade edeceklerini açıkladı.

02 Haziran 2010 03:00


T24 - Yıldız Yazıcıoğlu Washington



“Mavi Marmara” krizinde, Türkiye gece uykusuna hazırlanırken İsrail’den ilk olumlu haber gelmesine neden olan gelişmeye Washington’da dün gün boyunca gerçekleşen temaslar ve okyanus ötesine uzanan telefon trafiği etkili olmuş görünüyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüşmesini, “İlk yapılan açıklamada biz beklediğimiz desteği açıkçası bulmamıştık. Ama bugünkü görüşmelerimiz sonrasında birbirimizi çok daha iyi anladığımızı zannediyorum. Sayın Clinton da bu konuda ne kadar üzgün olduğunu ve Türkiye’nin hislerini yakınen paylaştığını hep vurguladılar. ABD tarafı Türkiye’nin kaygılarını, beklentilerini çok daha iyi anlamıştır” dedi. Bu sözler sarf edildiği dakikalarda, Clinton ile Davutoğlu arasındaki yaklaşık 2,5 saatlik müzakerelerden hemen sonra Reuters kanalıyla İsrail Hükümeti’nden kaynaklar, gemilerden gözaltına alınanları ülkelerine iade edeceklerini açıkladı. Zamanlama, Washington’un, Ankara’nın ilk koşul olan vatandaşlarını ve cenazelerini geri alma kaygısını anladığını gösterdi.

Ancak Türkiye’nin “NATO aracılığıyla İsrail’e baskı yapılması, ABD’nin içinde olacağı uluslararası soruşturma komisyonu kurulması” beklentilerini karşılayacağı görüşünü ise doğrulamıyor. Bu izlenime Washington’da nasıl ulaşılabileceğini “kaygı” ve “beklenti” kelimeleri ekseninde, dün gün boyunca yaşanan gelişmeleri özetleyerek anlatmamız mümkün görünüyor.

Bakan Davutoğlu, dün Türkiye saatiyle 18.15’te Clinton ile Amerikan Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklanan programa göre 1 saatlik görüşme yapmak üzere Washington’un C Sokağı’ndaki giriş kapısına geldi. Bu arada basına açık olacağı duyurulmuş olan Davutoğlu – Clinton görüşmesine son dakikada gazeteci alınmaması kararı, görüşmede “müzakere” yaşanacağına ilk işaret oldu. Kapıda, Washington’daki bu görüşme trafiğine bağlı olarak Orta Doğu’daki krizde yeni gelişmeler yaşanacağı düşüncesini paylaşanlar sadece Türk gazeteciler değildi. AP ve Reuters canlı yayın yapmak üzere hazırlıklı beklemede iken, Clinton, günlük programını değiştirerek Davutoğlu görüşmesini uzattı. Türkiye saatiyle saat 21.00’de görüşme sona erdiğinde Davutoğlu, yabancı basın mensuplarınca seslendirilen soruları es geçerek, bakanlıktan ayrıldı. Bu sırada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin ise, Türk gazetecilere 2 saat içerisinde Clinton görüşmesine ilişkin açıklama için Willard Hoteli’nde bulunmalarını anımsattı.


Clinton’u bekletti Erdoğan’ı bilgilendirdi

Bu arada Davutoğlu, Clinton ile 2,5 saatlik görüşmesi sonrasında kaldığı otelde ayrıca Başkan Barack Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones’u kabul etti. Sonrasında Davutoğlu, Clinton ve Jones ile ayrı ayrı yaptığı görüşmeleri, “ABD tarafı Türkiye’nin kaygılarını, beklentilerini çok daha iyi anlamıştır” cümlesiyle özetledi. Clinton ile görüşmesine ara vererek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptığını söyleyen Davutoğlu, “Neden böyle bir telefon görüşmesine ihtiyaç duyuldu?” sorumuza karşılık, “Beni aramışlardı, kendisini bilgilendirmek için…” yanıtını verdi. Ancak Davutoğlu, Clinton ve ardından Jones görüştükten sonra ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Erdoğan arasında telefon görüşmesi sağlanması dikkat çekti. Böylece “Türkiye’nin ABD tarafında yeterince hissiyatımız anlaşılmıyor” kaygısı giderilmeye çalışıldı.


Kaçırılmış vatandaşlar kaygısı

İsrail’in, Orta Doğu bölgesinde güneş saatler öncesinde batmış iken Reuters gibi uluslararası haber ajanslarına, gemilerden göz altına aldığı 610 kişiyi ülkelerine iade edeceği kararını fısıldaması ise “Washington’da tesadüf olur mu?” sorusuna neden oldu. Obama ile Erdoğan’ın telefonda olduğu dakikalarda, ABD’den başka telefon görüşmeleri yapılmış olabileceği “kurgu” olmaktan öte “diplomasi” olarak not düşüldü. Böylece “Türkiye’nin, kaçırılmış vatandaşlarıyla ilgili can güvenliği ve İsrail’den geri dönmedikleri süre boyunca ülke içinde gittikçe artacak öfke” kaygısı da ortadan kaldırılmaya çalışıldı.


NATO nezhinde ortak tutum beklentisi

Gelişmeler işaret ediyor ki ABD tarafı “Türkiye’nin kaygılarını” anladı ve harekete geçti. Ancak Davutoğlu’nun ifade ettiği gibi “Türkiye’nin beklentileri” mesajı acaba adrese ulaştı mı? Davutoğlu, “Biz ABD yetkililerine, dost ve müttefik ülke olarak sadece Türkiye’nin değil birçok NATO üyesi ülkenin vatandaşlarının bulunduğu bir sivil konvoya, NATO üyesi olmayan bir ülke tarafından yapılan bu uluslararası hukuka aykırı saldırı karşısında ortak tutum alma çağrısında bulunduk” diye konuştu. Buna karşılık ABD tarafından NATO nezhinde İsrail’e yönelik tavır alınması için herhangi bir adım atılması öngörülmüyor.


Soruşturma komisyonu beklentisi

Davutoğlu, Washington’da “ABD’nin içerisinde yer alacağı uluslararası bir komisyon tarafından olayın soruşturulması” beklentisi doğrudan Clinton’a da ifade etti. Bu beklentiye de Türkiye açısından ABD tarafından tatmin edici yanıt alındığını söylemek için pek mümkün görünmüyor.
Özetle, Ankara’nın yeni güne uyandığı, Washington’un ise dünü noktaladığı saatlerde ABD’nin Türkiye’nin kaygılarını anladığı ancak beklentileri konusunda harekete geçmek için istekli olmadığı söylenebilir.