T24- BDP ve Demokratik Toplum Kongresi, Kürt sorunun çözümü için "Sivil itaatsizlik" eylemleri başlatma kararı aldı. Eylemleri yarın Diyarbakır’da oturma eylemi ile başlatacaklarını belirten BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Ana dilde eğitim, siyasi tutukluların serbest bırakılması, askeri ve siyasi operasyonlara derhal son verilmesi ve yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasını" talep ettiklerini belirtti. DTK Genel Başkanı Ahmet Türk de "Gelip panzerler bizi ezse de hiç bir karşılık vermeyeceğiz" dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, yardımcısı Aysel Tuğluk, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, parti yöneticileri Diyarbakır’da Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı yaparak yapılacak eylem konusunda aldıkları ortak kararları açıkladı. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bile Kürt sorununu ’Türkiye’nin en acı sorunu’ olarak tanımladığını belirterek, şöyle dedi:
"Kürt halkı sorunun demokrasi, barış ve diyalogla çözülmesi için uzun yıllar özverili yaklaşım gösterdi. Ama AKP hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin koşullar açısından en uygun son 8 yılını kendi partisel çıkarları, kendi pragmatist yaklaşımları nedeniyle heba etmiş durumda. Geldiğimiz aşamada bu çözümsüzlük sürecinin daha fazla uzamasına rıza göstermeyeceğiz. AKP hükümetinin seçimleri bahane ederek ’Demokratik açılım’ adı altında süreci uzatarak yıllara yaymaya çalıştığı, bir yandan da tasfiye operasyonlarıyla çatışma zeminini körüklediği ortamda artık sivil siyasetin doğrudan sürece müdahale etmesinin zamanıdır. 2012 yılında artık Türkiye’de Kürt sorunu doğrudan çözüm aşamasına girmiş olsun, Türk’ü, Kürdü’yle hak ettiği barış ve demokrasi ortamına kavuşsun istiyoruz. 2011 nevruzunda halkımızın ortaya koyduğu kararlı tutum bu konudaki en büyük referansımızdır, en güçlü umudumuzdur. AKP hükümetinin bu sorunu çözeceği yok. Bu devasa sorun karşısında hiç bir çözüm açıklamayan bu hükümetin tavrını artık kabul etmiyoruz. Biz aynı zamanda çatışmaların, ölümlerin önüne geçmek istiyoruz. Bu konuda samimi bir duruş göstermek istiyoruz. Demokratik ve sivil itaatsizlik eylemleriyle sürece müdahale edilmesini istiyoruz. Halkımızın bize verdiği mesaj budur. Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu bu soruna demokrasi ve barış içinde çözüm istiyor. Halk bu konuda çok ısrarcıdır. Halkın AKP hükümetinin bu oyalamacı tavrı karşısında sabrıda kalmamıştır."
BDP ve DTK olarak demokratik direniş haklarını kullanacaklarını kaydeden Kürt sorununun çözümü için 4 talepleri olduğunu anlatan Demirtaş, şunları söyledi: "Sivil itaatsizlik yöntemleriyle hiçbir çatışmaya mahal vermeden en büyük halk gücüyle meydanlarda olacağız ve hükümeti özellikle Kürt sorunun çözümünde ön açıcı olan 4 çözüm adımı konusuna hükümeti davet edeceğiz. 4 talebimiz aslında bütün ülke toplumunun ortak talebi, arzularıdır. Sadece Kürtler’in talepleri değildir. Bu 4 talep konusunda hükümet somut bir adım atana kadar meydanlarda olacağız."
Demirtaş, BDP ve DTK olarak halkla birlikte hükümet suskunluğunu bozuncaya, özellikle yeni anayasa konusunda somut açıklama yaparak taleplerine yanıt verinceye kadar halkla her yerde alanlarda olacaklarını anlattı.
Hükümete çağrı da yapan Demirtaş, karşılarına güvenlik güçleri yerine siyasi temsil yeteneği olan kabine temsilcileri, milletvekillerinin gönderilmesini istedi. BDP Genel Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Muhatabımız güvenlik güçleri değil. Hükümet halkın tahammül sınırlarını artık görmelidir. Bu bir meydan okuma da değildir. Bu halkın 2012 yılında artık bu sorunla yaşamayacağını göstereceği demokratik bir halk inisiyatifidir. Hükümet de, başbakan da meselelere bu ciddiyetle yaklaşmalıdır. Halk eylemlerinin ilkini yarın saat 12.00’de Diyarbakır’da Belediye Konukevi önünde başlatacağız. DTK ve BDP’nin eş başkanları olarak yine bu taleplerimizi deklere ederek oturma eylemi başlatacağız. Bugüne kadar ’Savaş istemiyorum, eşitlik, huzur istiyorum’ diyen herkesi bu demokratik eylemlere desteğe çağırıyoruz. Sivil itaatsizlik eylemi her yerde sonuç alınıncaya kadar devam edecektir. ’Artık hükümetin çözümsüzlük politikalarına tahammülümüz kalmadı. Artık yeter’ demek için meydanlarda olacağız. Bu bir seçim yatırımı, hesabı asla değil. Olası çatışmaları önleme, hükümetin çatışmaları dayatan tutumuna karşı bir barış ve demokrasi girişimidir."
"Panzerler ezse de karşılık vermeyeceğiz"
DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, hükümetin Kürt sorunu konusundaki duyarsızlığının toplumu, halkı farklı tehlikeli bir noktaya götürebilecek durumda olduğunu savundu. Türk, olası çatışmaların önüne geçmek ve Kürt halkının istemlerini gerçekleşmesi için sivil demokratik eylemleri başlattıklarını kaydederek, şöyle dedi:
"BDP ve DTK sivil itaatsizliği demokratik talepleri gerçekleşinceye kadar, Kürt sorununun çözümü, Kürtlerin talepleri konusunda adım atılıncaya kadar halkımızı meydanlara çağırıyoruz. Bizim eylemimiz tamamen demokratik bir eylemdir. Bizler bu konuda çok duyarlı davranacağız. Gelip panzerler bizi ezse de hiç bir karşılık vermeyeceğiz. Bunlar bir halkın talebidir. Herkesin bu şekilde okumasını istiyoruz. İnanıyorum Türkiye aydınları ve demokratları da buna katkı sunar. Bu Türkiye’nin de sorunudur. Türkiye’nin barış içinde yaşaması için ortaya koyduğumuz bir eylem ve taleptir. Bunun böyle okunmasını istiyoruz."
DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’ya gösterdiği ilginin 10’da 1’ini Kürt halkının iradesine karşı göstermediğini belirterek, şunları söyledi:
"Maalesef sayın Başbakan, hükümet yetkilileri bir fırsatı daha kaçırıyor. Kürt sorununun çözümü için koşullar gayet uygun. Ancak, hükümet bu fırsatı maalesef değerlendirmiyor, bu durum süreci bir belirsizliğe doğru itiyor. Aslında biz bu gidişatın yeni bir çatışma ortamını yaratabileceğinden duyduğumuz kaygıdan dolayı bu sürece müdahil olmak durumundayız, inisiyatif almak zorundayız. Halkın yine haklı meşru talepleri doğrultusunda ifade edilen 4 talep doğrultusunda demokratik sivil eylem sürecini geliştirmenin belki de yeni bir çatışma sürecini engelleyebileceğimize inandığımız için böyle bir süreç başlatıyoruz. Halkımız gerçekten nevruzda devlet terörüyle karşı karşıya kaldı. Bizler bunun içinde kendimizi bulduk. Halkın toplandığı demokratik çözüm çadırlarına yüzlerce gaz bombası atıldı. Bunlar; ’Biz sizin halkın iradesini hiç bir şekilde dikkate almıyoruz, bu haklı talepleri görmüyoruz, duymuyoruz’ demektir. ’Siz böyle tepkiler dile getirirseniz size bir terör uygulayacağız’ anlamına geliyor. Eğer sivil demokratik talepler meşru bir şekilde ortaya konmasına tahammül gösterilmiyorsa bu çatışaya davetiye çıkarmaktır. Bu hiç kimseye kazandırmaz. Geçmişte yaşadığımız günlere maalesef döneriz. Yaklaşım böyle olmamalı. Bir yandan ’meseleyi çözeceğiz’ derken hiç bir şey yapılamdığı gibi halkın demokratik tepkileri bastırılmaya çalışılıyor, çok yoğun operasyonlar yapılıyor. Bu durumun tahammül sınırlarını zorlamamasını istiyoruz. Başbakan bu ülkede gençlerin ölmesini istemiyorsa barış istiyorsa bu konularda adım atmalı en azından irade beyanında bulunmalı."
BDP lideri Selahattin Demirtaş, gazetecilerin eski özel harekatçı polis Ayhan Çarkın’ın 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili açıklamalarını hatırlatması üzerine, "Bu konuda savcılar bazen harekete geçti, bazen görmezden geldi. Hükümet şu ana kadar hiç bir itirafla ilgili siyasi girişimde bulunmadı. Hakikatleri araştırma komisyonunun kurulması geçmişle yüzleşme açısından çok önemlidir. Eski özel harekatçının bahsettiği şeyler tüyler ürperticidir geçmişte dediklerimi teyit eden açıklamalardır. Denilenler bir katliamın itirafıdır. Ama, Sayın Başbakan’dan çıt yok. Geçmişi eğer aydınlatmak istiyorlarsa, bu iddiaların üzerine ciddiyetle gidilmeli. Bunun için de hakikatleri araştırma komisyonu kurma dışında şansımız da yok. Zaten eski özel harekatçı da hakikatleri araştırma komisyonunun kurulması halinde oraya gidip her şeyli anlatacağını söylüyor" diye konuştu.