Gündem

BDP ve DTK'dan hükümete 8 maddelik çözüm önerisi

Diyarbakır'da, 'Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı' na katılan kurumların temsilcileri tarafından bir bildirge açıklandı.

13 Eylül 2013 16:57

DTK ve BDP'nin de bileşeni olduğu "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı", KCK'nın bir haftalık okul boykotu kararını desteklediklerini açıklayarak,  hükümete 8 maddelik çözüm önerisi sundu. Çözüm sürecinin bitmediği, tıkandığını belirten Konferans, hükümeti acil olarak kanuni bir düzenleme yapmaya çağırdı.

Fırat Haber Ajansı'nda yer alan habere göre  "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı bileşenleri", çözüm sürecindeki son durumu ve yeni eğitim yılının başlamasıyla birlikte "anadilde eğitim" talebine ilişkin Sümerbank Resepsiyon Salonu önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya; DTK eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Kenan Karadaş, KADEP Genel Başkanı Lütfi Baksi, Azadi İnisayitifi Koordinatör Yardımcısı Muhammet Dara Akar, GÜNSİAD eski Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, TUHAD-FED Genel Başkanı Zübeyde Teker, Barış Anneleri İnisiyatifi'nin yanı sıra Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı bileşeni STÖ ve siyasi parti temsilcileri katıldı.

Basın açıklamasında konuşan DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, Kürtler için önemli ve tarihi günlerden geçildiğini belirterek, “Kürt sorunun çözümü için tarihi bir fırsat yakalanmış durumda. Kürtler bu süreçte dinamik bir aktör oldu. Kürt sorunu sadece PKK sorunu değil. Bizler Kürt ve Türk halkının kardeşliğinin devam etmesinden yanayız. Barış süreci kesintisiz sürmeli” dedi.

Düzenlenen basın toplantısında açıklanan bildirgeyi DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk okudu. Bildirgeden satırbaşları şöyle:

“-Kürdistan halkının talebi olan ‘Anadilde Eğitim’, ‘Kürtlere ve diğer aidiyetlerin haklarına ilişkin anayasal güvence’, ‘Kürdistan halkının kendi kendini idare etmesi’ ve ‘Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi’ süreçten bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Çünkü bu talepler tabii ve uluslararası hukuktan kaynaklı, Kürdistan halkının millet olmaktan kaynaklı haklarıdır, pazarlık konusu yapılamaz.

-PKK’nin daha önce almış olduğu ateşkes kararını ve bu karara bağlılığının devamını önemsiyor, devletin ve hükümetin gerekli adımları atmasını talep ediyoruz. PKK militanlarının Türkiye siyasi sınırları dışına çıkmasının durması sürecin bittiğini değil, tıkanıklığı gösterir. Kürdistan halkının evlatları ve Türkiye devletinin vatandaşları olan bu kişilerin çözüm süreciyle beraber sosyal ve isteyenlerinin siyasal hayata katılması gerekir. Bunun için acil olarak kanuni bir düzenlemenin yapılması elzemdir.

-Sayın Abdullah Öcalan’ın bu süreçteki rolü göz önüne alınarak sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için sürece katılımı, kamuoyu ve halkla iletişimi önündeki engellerin kaldırılması gereklidir.

-Sürecin anlamlı olabilmesi için; KCK tutuklularının derhal serbest bırakılması gerekir. Bunun için kanuni düzenleme gerekiyorsa onun da vakit kaybedilmeden TBMM gündemine getirilmesi gerekir.

-Siyasi açıdan önemli, çözüme katkı sunacak hususlardan biri de yüzde on seçim barajının kaldırılması ve Kürdistan’daki siyasi parti ve oluşumların kendi aidiyetleriyle siyaset yapmalarının önü açılmalıdır.

-Türkiye devleti ve hükümet, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki hükümet ve hareketlerle iyi ilişkilere sahip olmalıdır. Bu cümleden Rojava’da Kürtlerle savaşan taraflara her türlü yardımı kesmeli, bilakis Kürtleri doğal müttefik kabul etmelidir. Rojava’daki siyasi parti ve oluşumlara ve Suriye Kürtlerinin siyasi kazanımlarına husumet, çözüm sürecine olumsuz etki yapacak, belki de temelden yürütülemez hale getirecektir.

-Türkiye’de yeni eğitim yılının başlayacağı bu günlerde ‘Anadilde Eğitim’in mutlaka gündeme gelmesi ve hükümetin bu konuda olumsuz beyanatlardan kaçınması gerekir. Bu temelde Kürt halkının temel talebi olan Anadilde eğitim talebinin gündemleşmesi için yapılacak bir haftalık eğitim boykotu ve Kürtçe derslerinin her alanda işlenmesi eylemine tüm halkımızı davet ediyoruz.

-Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki tüm etnik, dini, mezhebi vs. aidiyetler mahrumiyette değil, adalet ve özgürlükte eşit olmalıdırlar. Biz Kürdistani taraf olarak bunu taahhüt ediyoruz. Aynı tavrı devletten ve diğer kesimlerden de bekliyoruz.”