- Hazal Özvarış
Önce PKK, Hakkâri’ye bağlı Şemdinli’yi kontrolü altına aldığını iddia etti. Ardından bölgede askeri operasyonların “devam ettiği” haberi geldi. Doğan Haber Ajansı’na göre 22, Cihan Haber Ajansı’na göre 39 PKK üyesi öldü. Fırat Haber Ajansı’nın yayımladığı haberlere göre ise 16 asker çatışmalarda hayatını kaybetti.
Çatışmalar devam ederken, hükümetten Şemdinli’ye dair ilk açıklama Bülent Arınç’tan geldi. Arınç, “Devam eden operasyonlar güvenlik güçlerinin yapmakla zorunlu oldukları operasyonlardır. Bunların her birinin her dakika ayrı ayrı açıklanması gerekmez” demekle yetindi. Son açıklama Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan geldi. Atalay, konuya ilişkin “Bölgede çok güçlü bir operasyon devam ediyor. Güvenlikle ilgili birimlerimiz açıklamaları yaparlar” dedi. Ancak, TSK henüz bir açıklama yapmadı.
Şemdinli’de neler olduğunu öğrenmek için BDP Hakkâri Milletvekili Esat Canan’a telefonla ulaştık. Aradığımızda Şemdinli’de olan, ancak çatışmanın olduğu bölgeye girmesine izin verilmeyen Canan’ın T24’e anlattıkları şöyle:
- Esat Bey, Şemdinli’de neler oluyor?
Çatışmalarda hemen hemen 11. güne girildi. Hâlen devam ediyor.
- Mevzi savaşı sürdürüldüğü söylendi. Siz tam olarak neye tanık oldunuz?
Şemdinli-Derecik arasında çok geniş bir alan uçaklarla bombalanıyor. Belli ki PKK da çok güçlü bir şekilde varlık gösteriyor. Alana girmeye teşebbüs ettim ancak giremedim. Bölgeye girmeye izin vermiyorlar.
- Silah olarak neler kullanıyorlar?
Kobralar gördük. Savaş uçakları ve top da var.
- Çatışma kesintisiz mi sürüyor?
Evet, kesintisiz.
- Bölgedeki güvenlik güçleri ile iletişime geçebildiniz mi? Farklı ölüm rakamlarından bahsediliyor.
Ölü bilgisi yok. Oradaki insanlarla da irtibat kuramadık. Ama çok ciddi iddialar halk arasında konuşuluyor. Ne derece doğru bilmiyorum ama örneğin, güvenlik güçlerinin uçaklarının askerlerin üzerine bomba yağdırdığı söyleniyor.
Hakkâri Valisi ile konuştum, güvenlik gerekçesiyle alana gidilemeyeceğini ifade etti. Ancak yapılan resmi açıklamaların detayı yok. Beşir Atalay’ın açıklaması da öyleydi. Talihsiz buluyorum bunları çünkü açıklamalar ve gerçeklik arasında büyük bir kopukluk var.
-Nasıl bir kopukluktan bahsediyorsunuz?
Her şeyi gizli tutuyorlar. Derecik’e giden alan 80 kilometre derinliğinde. 80’e yakın köy, mezra, bölgeye serpiştirilmiş evler var. Orada yaşayan insanlara dair bilgi yok. Oraya sürgün edilmiş askerlere dair de bilgi yok. Bu askerlerin annelerine sesleniyorum. Çocuklarınızın akıbetini sorun.
- Hakkâri Valisi size başka bir şey söyledi mi?
Hayır. Biraz önce dediklerimi söyledi. Yardımcı olmadı.
- Kaymakam ile görüştünüz mü?
Kaymakam bizi kabul etmedi, konuşmuyor.
- AKP’den bir milletvekili gelse, aynı şeyler yaşanır mı?
Esas duruşa geçerdi.
- Şikâyet etmeyi düşünüyor musunuz?
Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunduk. Yaklaşık yüzde 80 oy ile milletvekili olmuş birisiyim. Dolayısıyla, kaymakam bizi kabul etmeyerek yetkisini aştı.
- Göç eden aileler olduğu söylendi. Onlarla temas ettiniz mi?
Yukarı Yiğitler ve Aşağı Yiğitler (Qleşk), Navrezan (Çem) gibi bazı köylerden göç edenlerle bizzat görüştüm. Köylerini bırakıp kaçmışlar. Hayvanlarını, eşyalarını geride bırakmak zorunda kalmışlar. Ancak canlarını kurtarabilmişler. Şimdi ilçe merkezindeki akrabalarında kalıyorlar.
Resmi açıklamalara göre “köyler boşaltılmadı.” Anlıyoruz ki açıklamaların gerçeklikle hiçbir alakası yok. Köylerini bırakmak zorunda kalanlar gıda talep ettiler. Bu konuda belediye ile görüştüm, sanırım yardımcı olabileceğiz.
- PKK, 25 Temmuz’da Şemdinli’de kontrolü ele geçirdiğini iddia etti. PKK, nasıl bir hâkimiyet kurdu, bilginiz var mı?
Devlet, güvenlik konseptiyle bölgeye teknik güç yığdı. Bu durum PKK’nın bölgede ciddi bir hâkimiyeti olduğunu gösteriyor. PKK’nın yol üstünde araba kontrolü var.
- Anlamadık Esat Bey. Bir yandan savaş uçakları olduğunu söylüyorsunuz, diğer yandan PKK’nın araba kontrolü devam ediyor diyorsunuz. Bu nasıl mümkün oluyor?
PKK’nın arabası orada sürekli durmuyor. Bir, iki saat durup gidiyor.
- Göç eden kişilere PKK’nın nasıl kontrol sağladığını sordunuz mu?
Karşılıklı savaş yaşandığını söylüyorlar.
- PKK tarafından sizlere bir bilgi aktarımı oldu mu?
Hayır. Herhangi bir bilgimiz yok.
- Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Şemdinli’de ne olduğunu biliyorum ama söylemem” dedi. Diğer yandan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı “PKK’nın bölgede bir plan uygulamaya koyduğunu” söyledi. Sizce, devlet yetkilileri “plan” derken ne kast ediyor?
Bunu kendileri bilir. PKK’nın bir projesi varsa bunu biz bilmiyoruz. Ancak yaşananlar, hükümetin Kürt sorunu üzerine güvenlik konseptiyle gitmesinin bir sonucu. Resmi açıklamalarda “PKK bitecek, son vereceğiz” deniliyor; PKK da “Şemdinli’yi ele geçireceğim” diyor. Bunu devlet, 1990’larda da yaptı. O zaman da karşı çıktık; “Meseleyi güvenlikle değil, demokrasi ve diyalog ile çözelim” dedik.
- Ancak Şemdinli’de son yıllardaki çatışmalara farklı olarak bilgi aktarılmayan, uzun soluklu bir çatışma sürüyor. Taraf yazarı Emre Uslu, bunun sebebi olarak PKK’nın “vur-kaç” taktiğinden, “vur-kal” taktiğine geçmesini gösterdi. Bu görüşe katılıyor musunuz?
Aynen öyle. PKK, “vur-kal” taktiği ile hareket ediyor. Bence, devletin tepkisinin, olanları gizli tutmasının sebebi de bu. Ama bu durumun kimseye faydası olmayacak.
- Çatışmanın devamına dair bir öngörünüz var mı? Bölgede kazanan mı kalacak? PKK’nın çatışmayı kazanması ne kadar gerçekçi bir ihtimal?
Bilmiyorum. Zaten bugün böyle bir değerlendirme yapmak hiç uygun değil. Yaşananlar bir an evvel durdurulmalı. Bu hem devlet hem de PKK için geçerli. Şiddet, şiddeti doğuruyor. Yaşananlar köylüleri, hem de Ramazan ayında, perişan etti. Tüm bunların ileride telafisi mümkün olmayan sonuçları olabilir.