İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde konuşan BDDK İkinci Başkanı Yakup Asarkaya, sermaye yeterliliği oranının bankalarda aradıkları en önemli oranlardan biri olduğunu söyledi. Asarkaya “Şu anda sermaye yeterliliği oranımız yüzde 18 civarında. Bu da mevcut konjonktürde bankaların güçlülüğünü gösteriyor” dedi.
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Bankacılık ve Sigortacılık Programı tarafından ‘BDKK Nedir? Ekonomideki işlevleri nelerdir?’ başlıklı konferans düzenlendi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) İkinci Başkanı Yakup Asarkaya’nın katılımıyla gerçekleşen konferansa çok sayıda akademisyen, öğrenci ve davetli katıldı.
Bankalarda sermaye yeterliliği oranına dikkat ettiklerini ve mevcut sermaye yeterliliği oranının yüzde 18 civarında olduğunu ifade eden Asarkaya, “Banka ne kadar iş yapıyorsa, mesela ne kadar kredi veriyorsa onunla orantılı bir sermaye tutmak zorunda. Şu anda da sermaye yeterliliği oranımız yüzde 18 civarında ve bu bizim için çok iyi bir oran. Özellikle mevcut konjonktürde bankaların güçlülüğünü gösteriyor. Biz bunun yüzde 12’lerin altına düşmesini istemiyoruz. O yüzden bütün bankaları bu oranın üzerinde tutmaya çalışıyoruz. Bu, kanunlarla da sınırlandırılmış durumda. Kanundaki sınır yüzde 8 olarak biraz daha aşağılarda” dedi.
“Bankaların gündelik işlerine karışmıyoruz"
Konferansta öğrencilerle BDDK’nın işlevleri hakkında bilgiler paylaşan Asarkaya, en önemli işlerinin düzenleme faaliyetleri olduğunu vurguladı. Bankaların gündelik işlerine karışmadıklarının altını çizen Asarkaya, “Risk değerlendirmesi yapmak durumundayız ve kontrollü bir denetim yapıyoruz. Bankanın altında başka finansal kurumlar varsa onları da kapsama alıyoruz. Risk odaklı denetim yapıyoruz. Bankanın risklerini yönetebilmesini arzu ediyoruz. Bankanın bir alana çok yoğunlaşıp oradaki riskleri kontrol edemez duruma gelmesini istemiyoruz. Bankanın gündelik işlerine karışmıyoruz. ‘Şu kişiye kredi ver, buna verme’ demiyoruz. Kredi verdiği kişiyle ilgili ‘risk değerlendirmesini yap’ diyoruz. Bu kişi çok riskliyse ‘onun limitlerini riskine göre ayarla, azalt’ gibi şeyler söylüyoruz” diye konuştu.
“Standartların diğer ülkelere yakın olması çok önemli”
Düzenleme faaliyetlerinde temelde uluslararası standartları gözettiklerine dikkat çeken Asarkaya, Basel üyesi olduklarını vurgulayarak, “Bu üyelik bizim için çok önemli çünkü BDDK’nın standartlarının diğer ülkelere yakın olması hem bizim sektörümüze iyi bir referans oluyor hem de diğer ülkelerin yatırımcıları için olumlu bir ortam sunuyor” dedi.
Asarkaya, Bilgi Sistemleri Uyum Daire Başkanlığı adı altında daireleri olduğunu ve buralarda daha çok mühendislerin çalıştığını ve bankaların bilgi sistemlerinin denetlendiğini ifade etti. Bu duruma ilişkin bir mevzuat seti olduğunu dile getiren Asarkaya, “ ‘Bankalarda bilgi sistemlerinin çalışmalarında ne tür esaslar olması gerekir, ne tür güvenlik gerekleri vardır?’ Mevzuatta bunlar yer alıyor. Onların da denetimlerini yapıyoruz ve gerektiğinde idari yaptırıma da bağlayabiliyoruz. Sızma testi de bankalardan düzenli olarak istediğimiz bir şey. Bankalara bir saldırı olduğunda bankaların ne kadar hazır olduğunu ölçmeye yönelik bir sistem. Siber olaylara müdahale ekibimiz de var. Temelde bankaya bir siber atak olduğu zaman banka bunu bize bildirsin, bizim üzerimizden BTK’ya bildirilsin gibi organize tepki geliştirmemize yönelik bir yapı var” ifadelerini kullandı.
“Bankaların şeffaf olması gerekir"
Konferansa konuşmacı olarak katılan isimler arasında yer alan İstanbul Yeni Yüzyıl ÜniversitesiBankacılık ve Sigortacılık Öğr. Gör. Ardahan Yamandağ ise, BDDK’nın kuruluşuna kadar bankaların zor dönemler atlattığını vurgulayarak, “Uluslararası bankacılık kurallarına bakıldığında bankacılık finans krizinin çıkmaması için çok güzel denetleme kurulu olması lazım. Mevduata yüzde yüz güvence, gelişmemiş ülkelerde krizin önemli sebeplerindendir. Bankaların güven vermesi gerekir. Problem çıkması, ekonomiye zincirleme etkiyle olumsuz olarak yansıyor. BDDK, problemlerin yaşanmaması için var. Bankaları günümüzde şeffaf olması gerekmektedir. ” dedi.
“Bankalar iyi kredi vermezlerse reel sektörün dönmesi çok zor"
BDDK’nın en büyük yasal gücünün Bankalar Kanunun olduğunu dile getiren konuşmacılardan Dr. Naci Yılmaz ise, bankaların iyi kredi veremeyecek duruma gelmelerinin reel sektörü olumsuz etkileyeceğini söyledi. Yılmaz, “Bankaların temel görevinin fon fazlasını vatandaştan mevduat olarak toplayıp fon talep eden yatırımcılara kredi olarak vermesidir. Dolayısıyla çok önemli bir aracılık fonksiyonu var. Eğer bankalar iyi kredi veremezlerse ekonominin yani reel sektörün dönmesi çok zor. Dolayısıyla finansal kesimdeki herhangi bir sıkıntı, kredi mekanizmasının çalışmamasına, bu da reel ekonominin gelişememesine neden olur. Bu ulusal ekonomi için hayati önemde olan bir süreç” dedi. (DHA)