BBC Türkçe / Katya Adler- BBC Avrupa Editörü
İngiltere Başbakanı Theresa May'in Brüksel ile yürüttüğü müzakereler sonrası parlamentoya sunduğu Avrupa Birliği'nden (AB) çıkış (Brexit) anlaşması bir kez daha milletvekilleri tarafından reddedildi.
Oylamanın ardından AB liderlerinin tepkisi hızlı ve koordinasyon içerisinde oldu.
AB liderleri bu sonucu bir taraftan bekliyor bir taraftan da olacaklardan dolayı endişe ediyordu.
Avrupalı siyasiler oylamadan sonra arka arkaya paylaştıkları Twitter mesajlarında ne kadar büyük bir hayal kırıklığı içinde olduklarını söyledi, hem AB içerisindeki İngiltere vatandaşlarının hem de İngiltere'deki AB vatandaşlarının büyük bir belirsizliğe itildiğine vurgu yaptı, şirketlerin önlerini göremez hale geldiğini hatırlattı.
Kısacası, Avrupalı siyasilere göre dün İngiltere Parlamentosu'nun Brexit anlaşmasını reddetmesiyle birlikte İngiltere AB'den anlaşmasız bir şekilde ve düzensiz bir biçimde ayrılmaya bir adım daha yaklaşmıştı.
AB'nin Brexit müzakerecisi Michel Barnier, paylaştığı Twitter mesajında durumu şöyle özetliyordu:
"AB, ayrılma anlaşmasının kabulü için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Bu açmaz sadece İngiltere içinde çözüme kavuşturulabilir. 'Anlaşma olmadan çıkış' hazırlıklarımız artık her zamankinden daha önemli hale geldi"
Salı günkü oylama sonrası Brüksel'deki belki de en dikkat çekici şey, kimsenin özeleştiri yapmıyor olmasıydı. Özel konuşmalarda dahi kimse 'Belki de İngiltere'ye biraz daha taviz vermeliydik. Daha fazlasını yapabilirdik' gibi şeyler söylemiyor.
Tam tersine, 'Suçlu kim?' sorusuna AB'nin tamamı İngiltere'yi işaret ederek yanıt veriyor.
Müzakereler sonucunda hazırlanacak anlaşmanın parlamento tarafından onaylanmasının gerektiği bilinmesine rağmen, Başbakan May'in nasıl bir anlaşma istedikleri konusunda milletvekillerine danışmadığı vurgulanıyor.
Şimdi AB yetkililerinin sorguladığı şey, İngiltere parlamentosu tamamen bir kaosun içine girmişken Brexit'i geciktirmenin bir anlamı olup olmayacağı konusu.
AB müktesebatı uyarınca, Theresa May'in AB'den ayrılma sürecini ötelemek için resmi bir talepte bulunması ve bu talebin birliğin 27 üyesi tarafından onaylanması gerekiyor.
AB liderleri olası bir uzatmanın ne kadar sürebileceği konusunda şu ana kadar bir çalışma yürütmedi. Uzatmanın beraberinde getirilecek şartlar konusunda da bir planlama yapılmadı.
Bu görüşmeler bugünden itibaren büyükelçiler seviyesinde başlayacaktır.
Bugüne kadar, AB'nin resmi kamuoyu açıklamalarında Brexit'in ertelenmesi konusu sadece genel müzakerelerin bir parçası olarak sözü geçen alternatifler arasında sıralanıyordu.
AB içerisinde de Almanya, Fransa ve İrlanda başta olmak üzere üye ülkelerin farklı Brexit öncelikleri bulunuyor.
Almanya, ne pahasına olursa olsun İngiltere'yi AB'ye olabildiğince yakın tutmayı amaçlıyor. Fransa ise Brexit'in bir an önce olup bitmesinden yana.
Eğer İngiltere Başbakanı May 21 - 22 Mart'ta düzenlenecek olan AB liderler zirvesinde yeni tavizler talep ederse, bugüne kadar kapalı kapılar arkasında kalan AB liderleri arasındaki görüş ayrılıkları gün yüzüne çıkabilir.
Müzakereleri yürüten teknik ekipler düzeyinde bakıldığında, AB-İngiltere görüşmelerinde yeni tavizler verilmesi ya da anlaşmayı parlamento için daha çekici hale getirecek yeni girişimlerin yapılması artık mümkün gözükmüyor.
Eğer AB Brexit konusunda bir adım atmaya karar verirse, bu hukuki ya da teknik değil, siyasi bir karar olacaktır. Bunun için de 27 AB üyesi ülkenin liderinin onayı gerekir.
AB yetkililerini endişelendiren bir diğer konu da İngiltere Parlamentosu'ndaki 'hayaller'.
Dünkü oylamadan dakikalar sonra AB'nin Brexit müzakerecisi Michel Barnier paylaştığı Twitter mesajında İngiltere'de bazı milletvekillerinin hâlâ anlaşma olmadan AB'den çıkış gerçekleşse dahi bir geçiş sürecinin devreye gireceği hayaliyle yaşadığını söyledi.
Brüksel bugüne kadar istikrarlı bir şekilde bu seçeneği reddetti.
AB her ne kadar 'anlaşmasız Brexit' seçeneğini arzu etmese de, bunu engellemek için olabilecek tüm bedelleri ödemeye hazır değil.