Türk bayrağı, Yunan bayrağı, 1960’da ortak Cumhuriyet kurulunca kabul edilen Kıbrıs bayrağı KKTC bayrağı, Birleşmiş Milletler bayrağı, İngiliz üslerini süsleyen Union Jack ve son olarak bol yıldızlı Avrupa Birliği bayrağı... Ada'da o kadar çok bayrak var ki, 'ihtiyaçlar' da ona göre artıyor.
Bir Gün gazetesi yazarlarından Neşe Yaşın'ın yazısına göre Kıbrıs'ta 'Bayrağı Işıklandırma Derneği' ve 'Bayrak Dikme Derneği' bile var. Yaşın'ın yazısı şöyle:
Kıbrıs’ta Beşparmak dağları üzerindeki devasa bayrağı Kıbrıs’a gelmemiş olsanız bile bilirsiniz. Guinness rekorlar kitabına geçtiği doğru mu bilemiyorum. Yalnızca uğrunda can verilmiş bir bayrak olduğu gerçek. Dağı taşı boyarken gencecik bir asker düşüp ölmüştü. Yani bayrakla da ilgili olunca “şehit” olmuştu. Peki Kıbrıs’ta “Bayrağı Işıklandırma Derneği” diye bir dernek olduğunu biliyor musunuz? Şimdilerde geceleri ışıklı kendileri... Kıbrıslırumlar haliyle bu bayraktan nefret ederler. Kendilerine yöneltilmiş bir şiddet gibi algılarlar. Geçenlerde Kıbrıs’ta yaşayan bir Yunanlı arkadaşım: “Aslında herkes nefret ediyor ama ben beğeniyorum” dedi “Pop ve hoş.”
Aklıma bayrağın Rum radyosunda birinci haber olduğu gün geldi. O gün Beşparmak dağlarına kar yağmıştı -ki bu çok ender bir durumdur- ve haber şöyleydi: “Bugün Beşparmak dağlarına kar yağdı. Dağ beyaza büründü. Türk bayrağı yok oldu.”
Geçenlerde bayrakla ilgili yeni bir dernek daha olduğunu ögrendim: “Bayrak Dikme Derneği.” Dağa taşa devasa bayrakları onlar dikmişler. Derneğin başkanı ise ünlü bir kumaş mağazasının sahibinin eşiymiş. Bayrak kumaşını da onlar mı ithal ediyor dersiniz? Tescilli dernek olmanın anlamı bağış toplayabilmek. Aklıma hemen bayrak için düzenlenen çay partileri, yemekler ve buralarda şık şıkırdım boy gösteren sosyete geldi.
Bir ara bir Rum doktor gelip bana bir projesini anlatmıştı.
Güneyden Beşparmak dağları üzerine ışık gönderilip bayrak kapatılacak ve onun yerine dağa Nâzım Hikmet’in dizeleri Türkçe ve Rumca yazılacak. Konuşulunca heyecan duyulan ama gerçekleşmeyen projelerden biri ...
Şu Kıbrıs kadar bayrağı bol ülke de zor bulunur. Kaç bayrak var sayalım: Türk bayrağı, Yunan bayrağı, 1960’da ortak Cumhuriyet kurulunca kabul edilen Kıbrıs bayrağı (Bunu İsmet Güney isimli bir Kıbrıslıtürk çizmiştir), KKTC bayrağı (Bunu kimin çizdiği bilinmiyor. Galiba ben bir tesadüf sonucu biliyorum ve bilmek istemiyorum). Devam edelim: Birleşmiş Milletler bayrağı, İngiliz üslerini süsleyen Union Jack ve son olarak huzurlarında bol yıldızlı Avrupa Birliği bayrağı. Seç seç beğen. Annan planı sırasında onaylanan bayrak ise epey tartışma yaratmıştı. Denktaş kırmızı neden altta diye burun kıvırken O zamanların Baf piskoposu; şimdiki Başpiskopos: “Kırmızı en altta çünkü bayrak zamanla hepimizin Türkleştirileceğini anlatıyor” demişti. Yarışmaya gönderilen bayraklardan biri gazetelere düşmüştü. Birisi iyi bir şaka yapmış. Bayrak şöyleydi: Bir mangal ve üzerinde Kıbrıs bayrağındaki zeytin dalları gibi birbiriyle kesişen üzerinde etleriyle iki şiş… Doğrusu, Kıbrıslıları bundan daha iyi başka bir şey zor anlatır. Bir Türkiyeli komutanın: “Kıbrıslılar öyle uysal insanlardır ki ne yapsan seslerini çıkarmaz. Yeter ki mangallarına dokunma. Kızdırmak istiyorsan mangallarına dokunacaksın” demesi tevekkeli değil.
Şu mangal faslı hiçbir ülkedekine benzemez. Pazar günü eş dostla pikniğe çıkılır ya da bahçede sefa yapılır. Mangal yakma, şişleri dizme, pişirme işi erkeklere aittir. Kadınlar salatayı yapar. Sırayla önce kuzu şişler, sonra tavuklar, ardından hellim, şişe dizilmiş zeytin pişer. En son da küle soğan gömülür filan. Kebap için özel pide alınır. Pazar günü fırınlar fazla üretim yapar . Buzluk çantalardan soğuk biralar çıkarılır . Şezlonglara kurulunur . Gel keyfim gel ! Şimdilerde bayraklara filan aldırmadan Kıbrıslıtürkler ve Kıbrıslırumlar birlikte kebap çeviriyor . Kardeşim ve oturduğu evin " Rum ' u " bunlardan biri . . . Şu " Bizim evin Rum ' u gelmedi " meselesi beni çok güldürmüştü . 23 Nisan 2003 ' te sınır kapıları açılınca radyodan duymuştum . O günlerde , Rumlar Kuzey ' deki evlerini ziyaret ediyordu ya ; radyoda adamın biri şöyle yakınmaktaydı : " Herkesin Rum ' u geldi ; bizim evin Rum ' u gelmedi , üç gündür temizlik yapıp yemek pişiriyoruz ; ne gelen var ne giden . " Kardeşimin oturduğu evin " Rum ' u " sık sık geliyor . Birlikte kebaplar çevriliyor , muhabbetler ediliyor . Şu meşhur " Acaba bu sefer anlaşacaklar mı ? " sorusu soruluyor .
Bayraklardan nereye geldik . Tabii son sıralar bir de kızıl bayrak var . Komünist partinin iktidarda olması az şey değil . Rum tarafında futbol takımları siyasidir . İki büyük takım Omonya ve Apoel ' in şampiyonluk durumu siyaseti de etkiler . Geçenlerde Rum televizyonunda bir parodi izliyordum . " Kızıl ofiste " Hristofyas sekreteriyle konuşuyor . Masasının üzerinde Lenin büstü var ve Lenin , yeşilbeyaz Omonya beresi takmış . Omonya maçlarında yeşilbeyaz renklerin hâkim olduğunu sanmayın . Maçlar , kızıl bayraklar , Che Guevera tişörtleriyle izlenir . Apoel maçlarını ise mavibeyaz Yunan bayrakları doldurur . Stelyos ve Vasilis isimli iki öğrencim var . Birinci sınıftayken derse Omonya ve Apoel tezahüratları yaparak girerlerdi ; maç sonucunu hep onlardan öğrenirdim . Geçen gün baktım biri " Re re ra ra Beşiktaş " öbürü " Şampiyon Fener " diye bağırıyor . Geçen yıl Erasmus programıyla İstanbul ' a gitmişlerdi . Epey maç deneyimleri olmuş anlaşılan . " Hale bak , dört senede sizi Türkleştirdik " dedim ve hep beraber güldük .
Kim söylemişti unuttum Omonya maçının biletlerinin galiba yüzde yirmisini Kıbrıslıtürkler satın alıyormuş . APOEL ' i tutan Kıbrıslıtürk olduğunu pek düşünemiyorum . Komünist parti yöneticilerinin kurduğu bu futbol takımı , eskiden beri Kıbrıslıtürklere yakın durmuştur .
Şu bir antagonizm aracı haline gelen dağdaki bayrak konusunda gazeteciler Talat ' ı sıkıştırdığında ; Talat : " Kaldırmaya gücüm yetmez " demişti . Bence haklı . Dağın taşın sahibi başka , memleketin Cumhurbaşkanı başka .
Bayrak Dikme Derneği öyle büyük bir bayrak dikecekmiş ki ta Türkiye ' den görünecekmiş . Onların gücü her şeye yeter . Diksinler , ne yapalım ? . . . Onlar bayrak diker , biz kebap çevirip birlikte Omonya maçına gideriz . Hem en güzel günler henüz yaşamadıklarımız . En büyük takım bizim takım . En büyük bayrak henüz dikilmemiş olandır .