Gündem

'Baykal suskunluğunu onlar için bozdu'

'Hu­kuk iş­le­mi­yor. TBMM’ye gel­me­si ge­re­ken dos­ya­lar TBMM’­ye gel­mi­yor. Ada­let Ba­ka­nı Sav­cı­la­ra ‘dos­ya­yı ka­pa­tın, o sav­cı­dan dos­ya­yı alı­n’ de­di­ği için hak­kın­da tu­ta­nak­lar dü­zen­le­ni­yor'

11 Şubat 2014 18:28

Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın gündemle ilgii değerlendirmelerini köşesine taşıdı. Baykal'ın komşuları için suskunluğunu bozduğunu yazan Öztürk, 17 Aralık operasyonuyla ilgili Baykal'ın  "Yol­suz­luk aya­ğa dü­şü­rü­lü­yor, kor­ku, kay­gı ko­nu­su ol­mak­tan çı­ka­rı­lıp sı­ra­dan­laş­tı­rı­lı­yor. Yol­suz­lu­ğu olan­lar­dan me­det umul­ma­sı, bun­la­rın iti­bar gör­me­si, top­lu­mun yol­suz­luk­la­ra alış­ma­ya baş­la­ma­sı gi­bi bir sü­re­ci ya­şı­yo­ruz. Son olay­la­rın geç­miş­te­ki­ler­den far­kı, olay pat­la­ma­dan ön­ce bun­la­rın bi­lin­di­ği ve Mİ­T’­in bu ko­nu­da uya­rı­sı­nın ol­ma­sı­dır" sözlerini aktardı.

Saygı Öztürk'ün Sözcü gazetesinde "Baykal susukunluğunu onlar için bozdu" başlığıyla (11 Şubat 2014) yayımlanan yazsının tamamı şöyle:  

CHP Par­ti Mec­li­si­’nin be­le­di­ye baş­kan aday­la­rı­nı be­lir­le­mek için top­lan­dı­ğı sa­at­te, CHP’­nin ön­ce­ki ge­nel baş­ka­nı De­niz Bay­kal ise otur­du­ğu An­go­ra­ev­le­ri si­te­si­nin lo­ka­lin­de kom­şu­la­rıy­la bir ara­ya gel­miş­ti. Si­ya­set­çi, bü­rok­ra­tın, iş ada­mı­nın ağır­lık­lı ola­rak otur­du­ğu si­te­nin yö­ne­ti­ci­si Meh­met Ke­mal Ün­sal, be­lir­le­nen ko­nu­ya gö­re, kom­şu­lar­dan bi­ri­si­ni ko­nuş­ma yap­ma­ya da­vet edi­yor. Ge­çen pa­za­rın ko­nu­ğu ise De­niz Bay­ka­l’­dı.

Si­te­de ev sa­tı­şı ya­pı­lır­ken, “De­niz man­za­ra­lı” olan­lar­dan söz edi­li­yor­muş. Me­ğer, De­niz Bay­ka­l’­ın evi­ni gö­ren ev­ler için “De­niz man­za­ra­lı” de­ni­li­yor­muş. Önü açık, üs­te­lik “De­niz man­za­ra­lı” olun­ca, evin de­ğe­ri de yük­sek olu­yor­muş. Ba­sı­na açık­la­ma­lar yap­ma­yan Bay­ka­l’­ı, kom­şu­la­rı can ku­la­ğıy­la din­le­me­ye baş­la­dı­lar. İş­te an­lat­tık­la­rın­dan ba­zı bö­lüm­ler:

 

Ya­pı­lan­la­rı, unut­tu­ru­yor­lar

 

Tür­ki­ye, Cum­hu­ri­yet ku­şa­ğı in­san­la­rın hiç­bi­ri­nin ta­nık ol­ma­dı­ğı, tah­min et­me­di­ği bir tab­loy­la kar­şı kar­şı­ya. 4 ba­kan bir­den yol­suz­luk­lar ne­de­niy­le is­ti­fa et­ti­ri­li­yor, ço­cuk­la­rı tu­tuk­la­nı­yor, ba­kan­lar­la il­gi­li fez­le­ke­ler Mec­li­s’­e ge­le­mi­yor, gö­rev­de­ki Ada­let Ba­ka­nı hak­kın­da iki fez­le­ke ha­zır­la­nı­yor. Bu tab­lo­yu or­ta­ya ko­yan yar­gı men­sup­la­rı, em­ni­yet men­sup­la­rı yer­le­rin­den edi­li­yor ve he­pi­miz bu­nu sey­re­di­yo­ruz. Tar­tı­şı­lan­la­rın doğ­ru olup ol­ma­dı­ğı ko­nu­sun­da ka­mu­oyu­nun il­gi­si ka­pa­tıl­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor. Med­ya, in­ter­net bas­kı al­tı­na alı­nı­yor. San­ki ya­pı­lan­lar do­ğal bir şey­miş gi­bi unut­tu­rul­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor ve bun­da da me­sa­fe alı­nı­yor.

 

Yol­suz­luk sı­ra­dan­laş­tı­rı­lı­yor

 

Ül­ke­de ya­şa­nan­lar va­him. Yol­suz­luk aya­ğa dü­şü­rü­lü­yor, kor­ku, kay­gı ko­nu­su ol­mak­tan çı­ka­rı­lıp sı­ra­dan­laş­tı­rı­lı­yor. Yol­suz­lu­ğu olan­lar­dan me­det umul­ma­sı, bun­la­rın iti­bar gör­me­si, top­lu­mun yol­suz­luk­la­ra alış­ma­ya baş­la­ma­sı gi­bi bir sü­re­ci ya­şı­yo­ruz. Son olay­la­rın geç­miş­te­ki­ler­den far­kı, olay pat­la­ma­dan ön­ce bun­la­rın bi­lin­di­ği ve Mİ­T’­in bu ko­nu­da uya­rı­sı­nın ol­ma­sı­dır. De­mok­ra­si­ler­de, yol­suz­luk ya­pan­la­rın ge­re­ği ya­pı­lır. Önem­li olan bu tür olay­la­rın ma­kul, ola­ğan gö­rül­me­me­si ve sa­vu­nul­ma­ma­sı­dır. Bu­gün yol­suz­luk­lar ta­kip edi­le­bi­lir ol­mak­tan çık­mış, sis­te­me, hu­ku­ka ege­men olur ha­le gel­miş­tir. Da­ha va­hi­mi de bu­dur.

 

Git­mek, şe­ref kay­bı mı?

 

12 yıl­lık AKP ik­ti­da­rın­da, is­tik­rar bün­ye­de ra­hat­sız­lık­lar, so­run­lar çı­kar­ma­ya baş­la­dı. Güç ze­hir­len­me­si or­ta­ya çık­tı. Bu­gün içi­ne gir­di­ği­miz tab­lo­da, ba­raj sis­te­mi­ni de gör­mek ge­re­kir. Yüz­de 10 ba­ra­jı­nın al­tın­da ka­lan par­ti­le­rin TBMM’­de tem­sil edil­me­me­si, tem­si­li­ye­tin ik­ti­dar­da yı­ğıl­ma­sı güç ze­hir­len­me­si­nin ya­nı sı­ra şı­mar­ma­yı da ge­ti­ri­yor. Bu önem­li bir me­se­le­dir. Yüz­de 10 ba­ra­jı­nın ko­nul­ma­sı­nın ne­de­ni, et­nik ay­rış­ma­yı teş­vik et­ti­ği dü­şü­nül­dü­ğü için­dir. Bu­gün, bu­nun bir fay­da­sı ol­ma­dı­ğı da ar­tık or­ta­da­dır.
İk­ti­dar­dan uzak­laş­mak da ko­lay de­ğil­dir. İk­ti­dar­dan git­me­me­nin yol ve yön­tem­le­ri ara­nır. İk­ti­dar­lar, halk oyu ile git­me­yi de bir şe­ref kay­bı ola­rak gör­me­me­li. Eğer git­me­yi bil­mi­yor­sa­nız de­mok­ra­si­yi öğ­re­ne­me­miş­si­niz­dir.

 

Ba­rış­çıl tep­ki­ye ih­ti­yaç var

 

Hu­kuk iş­le­mi­yor. TBMM’ye gel­me­si ge­re­ken dos­ya­lar TBMM’­ye gel­mi­yor. Ada­let Ba­ka­nı Sav­cı­la­ra ‘dos­ya­yı ka­pa­tın, o sav­cı­dan dos­ya­yı alı­n’ de­di­ği için hak­kın­da tu­ta­nak­lar dü­zen­le­ni­yor. İş adam­la­rın­dan pa­ra­lar top­la­nı­yor. Olan­lar için bir şey ya­pıl­ma­dı­ğı için ya­rın ya­şa­na­bi­le­cek­le­rin de ge­re­ği­nin ya­pıl­ma­ya­ca­ğı­na ina­nı­lı­yor. İş­te bun­la­rı aş­ma­mız la­zım.

Ül­ke­de bu ka­dar va­him olay­lar olu­yor, kim­se­nin kı­lı kı­pır­da­mı­yor. TBMM Baş­ka­nı­na gi­dip ‘e­li­niz­de­ki yet­ki­le­ri kul­la­nı­n’ de­dim. İk­ti­dar­da­ki aşı­rı güç bi­ri­ki­mi­nin bo­şal­tıl­ma­sı için ba­raj sis­te­mi da­hil ya­sal bir ta­kım dü­zen­le­me­ler ya­pı­lıp aşı­rı gü­cü ik­ti­da­rın et­ra­fın­da şe­kil­len­dir­mek­ten ka­çı­nıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­dim. Ar­dın­dan Cum­hur­baş­ka­nı­na çık­tım. Fa­kat de­ği­şen bir şey yok. San­ki yol­suz­luk­lar yok­muş gi­bi ge­re­ği ye­ri­ne ge­ti­ril­mi­yor, hu­kuk yok sa­yı­lı­yor.

Her­kes, olay­la­ra kar­şı da­ha et­kin, yay­gın de­mok­ra­tik tep­ki­nin ko­nul­ma­sı­nı is­ti­yor. Bu tep­ki­ler ba­rış­çıl ol­ma­lı. İn­san­lar da tep­kiy­le ik­na edi­lir. Tür­ki­ye­’de, tep­ki­yi or­ta­ya koy­ma­da üze­ri­mi­ze dü­şe­ni yap­mı­yo­ruz. Tep­ki­yi or­ga­ni­ze et­me­si ge­re­ken mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­dir. Kon­trol al­tın­da­ki med­ya de­mok­ra­tik tep­ki­yi teş­vik et­me­di­ği gi­bi, kon­trol al­tın­da ol­du­ğu için tep­ki­yi fark­lı yö­ne çe­kip yan­sı­tı­yor. Çok cid­di tep­ki­yi or­ga­ni­ze et­me­miz la­zım.

 

Gü­l’­e gö­rev dü­şü­yor

 

Cum­hur­baş­ka­nı­nın par­ti­le­rüs­tü ol­ma­sı ge­re­kir. Ken­di­si ya­kın dos­tum olan Ab­dul­lah Gül, par­ti­nin üç önem­li is­min­den bi­ri­siy­di. O, yü­rüt­mey­le iş­bir­li­ği­ni kes­me­miş­se, yan­lış­lık­la­ra kar­şı et­kin mü­da­ha­le gel­mez. 5 yıl­lı­ğı­na se­çi­len Cum­hur­baş­ka­nı­na 15 gün ih­ti­yaç olur. Bu da kriz dö­ne­mi­dir. Böy­le du­rum­lar­da bi­ri­nin, sa­pı­tan yü­rüt­me­ye kar­şı ‘du­r’ de­me­si la­zım. O yüz­den gün­lük si­ya­se­tin üs­tün­de gö­rev yap­mak zo­run­da. Cum­hur­baş­ka­nı ik­ti­da­rın önü­nü kes­me­ye­cek ama, top­lu­mun te­mel de­ğer­le­ri­ni ta­şı­yan bi­ri­si ol­ma­lı.”

Bay­kal’ın, yak­la­şık 2 sa­at­lik soh­be­tin­de he­men he­men de­ğin­me­di­ği ko­nu kal­ma­dı. Ar­dın­dan da çay soh­be­ti Bay­ka­l’­a da, din­le­yen­le­re de hay­li iyi gel­di…