Gündem

Bayık: Çözüm sürecinde ABD veya uluslararası bir heyet gözlemci olabilir

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık: Erdoğan’ın yürüttüğü politika Türkiye’nin izolasyonuna ve ülke içinde bir iç savaşa götürüyor

03 Kasım 2014 13:53

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı verilen mücadeleyle Kürtlerin sorunlarının uluslararası alana taşındığını ifade ederek “Kürtler, Ortadoğu’da belirleyici bir güçtür. Kürtler katılmazsa, Kürtler içine alınmazsa, Ortadoğu’daki sorunlar çözülemez. Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi için Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. Erdoğan’ın yürüttüğü politika Türkiye’nin izolasyonuna ve ülke içinde bir iç savaşa götürüyor” dedi. Bayık, çözüm sürecine ilişkin olarak üçüncü bir gücün gözlemci olmasını istediklerini söyleyerek, “Bu ABD olabilir. Uluslararası bir heyet de olabilir. Aracılara, gözlemcilere ihtiyaç var. Bizler Amerikalıları da (gözlemci olarak) kabul edebiliriz ve gördüğümüz kadarıyla o yöne doğru bir gidiş var” ifadelerini kullandı.

Avusturya’nın önde gelen gazetelerinden Der Standard’dan Michael Völker’e konuşan KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, son günlerde tüm dünyanın gündeminde olan Kobanê direnişine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin IŞİD çetelerine verdiği destekle Kobanê’deki savaşı kızıştırdığını kaydeden Bayık, “Türk özel birlikleri DAİŞ teröristleri ile ortak çalışıyorlar. Güney Kürdistan’da otonom bir bölge oluştu ve sırada Rojava var. Ondan sonrasında ise Türkiye var ve Kürtlere bir statü tanıması gerekiyor. Türkiye ise bunu tüm imkanlarını kullanarak engellemeye çalışıyor. Türkiye, Suriye’de (Rojava’da) geliştirilen oluşumları yok etmek istiyor ve bunun için ise DAİŞ kullanıyor. DAİŞ üzerinden Ortadoğu’daki etkinliğini güçlendirmek istiyor. Bunun yanında Kürtler de kurban edilmek isteniyor.

Herkes Kobanê’nin bir hafta içinde düşeceğini bekliyordu. Kürtler katledilecek ve yerlerinden sürüleceklerdi. Ama bu olmadı. (Kobanê’deki) direniş oldukça güçlü. Şehri (Kobanê’yi) bırakmayacağız!” dedi.

 

Türkiye’nin taktik değiştirmesinde direniş ve uluslararası baskının etkisi oldu

 

Der Standard muhabirinin, “Türkiye’nin Peşmergelerin Kobanê’ye geçişine izin verdiğine” yönelik hatırlatmasına dair konuşan Bayık, bunun hem Kobanê direnişiyle şehrin düşmemesi hem de uluslararası baskının sonucu geliştirilen bir taktik değişikliği olduğuna dikkat çekti. Bayık, şöyle dedi:

“Türkiye’nin Kobanê’nin düşmesine yönelik planı başarısız olunca ve ABD ile Avrupa eliyle uluslararası baskı büyüyünce, Türkiye taktiğini değiştirdi. Bu taktiğin bir parçası da, Peşmerge ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) temsilcilerinin Kobanê’ye geçmesine müsaade edilmesiydi.

Erdoğan başlangıçta uluslararası koalisyonun DAİŞ’e karşı olduğu gibi YPG ve PKK’yle de mücadele edilmesini talep ediyordu. Amerikalılar bunu kabul etmedi; YPG’yi desteklediler. Türkiye’nin taktiğini değiştirmesinde ABD’nin büyük payı var.”

 

Silah yardımı Türkiye’nin diplomatik yenilgisi

 

ABD’nin bizzat YPG güçlerine silah gönderdiğini hatırlatan KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, bu durumun Türkiye’nin diplomatik yenilgisi anlamına geldiğinin altını çizdiği konuşmasında, ABD ve Avrupa ile Türkiye’nin hedefleri arasında ciddi karşıtlıklar olduğuna vurgu yaptı.

Bayık şöyle devam etti:

“(YPG’ye silah yardımı) Türkiye için çok bir yenilgidir. ABD ve Avrupa ile Türkiye’nin hedefleri arasında ciddi karşıtlıklar var. ABD ve Avrupa, DAİŞ’e karşı savaşılmasını isterken, Türkiye buna karşın DAİŞ’i destekliyor ve Kürtlere karşı harekete geçiyor. Türkiye bunu yaparak Amerikalı ve Avrupalılar için bir yük haline geldi.

Türkiye şimdi başka bir biçimde denemek istiyor. Kobanê’ye saldırılarla Kürtlerin birleştiğini ve daha da güçlendiğini gördü. Şimdi ise, Peşmergenin Kobanê’deki varlığı üzerinden Kürtler arasında sorun çıkartmayı umuyor.”

 

‘Peşmergenin desteğini selamlıyoruz’

 

Bir soru üzerine Güney Kürdistan peşmergelerine karşı güvensizlik sorunlarının olmadığını vurgulayan Cemil Bayık, “Güçlerimiz birçok cephede yan yana savaş veriyorlar. Bizler ortak cephede yan yana geldik ve bu da halkımız içerisinde olumlu bir tepki yarattı. Bundan dolayı da, bizler Peşmergenin Kobanê’deki direnişimize olan desteklerini selamlıyoruz.

DAİŞ, Kürtler için iyi bir şey yaptı; onları birbirine daha da yakınlaştırdı. Türkiye, peşmergelerin geçişine izin vererek, Kürtler arasında çatışmayı provoke etmek ve Peşmerge ile YPG’yi birbirine karşı kullanmayı istiyordu. Ama bu tutmadı, Kürtler bu tür oyunlara gelmezler.”

 

‘Kadını satmak insanlığı satmaktır’

 

IŞİD’in insanlık karşıtı bir oluşum olduğunu kaydeden Cemil Bayık, kadınları satan bir mantığın “insanlığı sattığını” söyledi. Bayık şöyle devam etti:

“Biz Kobanê’de insanlık için mücadele ediyoruz. DAİŞ ise insanlığa karşıdır, DAİŞ kadına karşıdır. Kadınları satmak demek ‘insanlığı satmak’ demektir. Kadınları köleleştirmek insanlığı köleleştirmektir.

DAİŞ sadece bazı bölgeleri işgal ederek, kontrolü altına almak istemiyor, aynı zamanda etnik temizlik yapıyor. Şengal’de Ezidi Kürtleri katlettiler ve sürgün ettiler. Musul çevresinde yaşayan Hristiyanları ve diğer azınlıkları katlettiler. Aynısını Kobanê’de deniyorlar; orada Kürtleri tümüyle sürmek istiyorlar.

Biz ise buna müsaade etmeyeceğiz. Kobanê’nin kaderi aynı zamanda DAİŞ’in de kaderi olacaktır. Ancak bir şeyi bilmek gerekiyor ki, DAİŞ’e Kobanê’nin kapılarını Türkiye açtı.”

 

‘Erdoğan’ın politikası Türkiye’yi tecride ve iç savaşa götürüyor’

 

Kuzey Kürdistan’daki çözüm sürecinin Kobanê’den bağımsız ele alınamayacağını söyleyen Cemil Bayık, IŞİD’i destekleyen AKP’den barış için siyaset geliştirmesini beklemenin‚ “safça” bir tutum olduğunu dile getirdi. Bayık, konuya şu sözlerle açıklık getirdi:

“Kürtler ülkenin tüm bölgelerinde ayağa kalktılar ve Kobanê’deki direnişi destekliyorlar. Bu direniş insanlık, kardeşlik ve çok dinliliğin mücadelesidir. DAİŞ ise tüm bu değerlere karşı. Eğer AKP, DAİŞ’in siyasetini destekliyorsa, bu siyasetin barış için olmasını beklemek oldukça ‘safçadır’. Erdoğan’ın yürüttüğü politika Türkiye’nin izolasyonuna ve ülke içinde bir iç savaşa götürüyor.”

Abdullah Öcalan’ın barış sürecini tek yanlı çabalarla, tüm olumsuzluklara rağmen, yürüttüğünün altını çizen Cemil Bayık, amaçlarının ateşkesi korumak ve sorunun barışçıl çözümü olduğuna vurgu yaptı. AKP’nin süreç ile ilgili vaatlerine de değinen Bayık, şöyle dedi:

“AKP’den sadece boş vaatler geldi. AKP herkesi kandırdı; sorunu çözmek gibi bir meselesi yok. PKK’yi yok etmek için zamana oynuyor. Türkiye’nin direnişe tahammülü yok; sivil halka karşı, eylemlere, eleştiri yapan gazetecilere ve muhalefete karşı sertlikle cevap veriyor. Ve AKP, tüm devlet aygını kontrolü altına almaya çalışıyor.”

 

‘Tek yanlı çabaların bir sınırı var’

 

Çözüm sürecinin çok kritik bir aşamada olduğunu yineleyen KCK Eşbaşkanı, kendilerinin adım atılması yönündeki taleplerine karşılık, Türkiye’nin buna hazır olmadığını kaydetti. Kürt halkının sivil direnişine ve halka karşı geliştirilen devlet saldırılarına yönelik uyarıda bulunan Bayık, kendilerinin tekrar Türkiye’ye karşı savaşmak gibi bir niyetleri olmadığını, ancak “tek yanlı çabaların da bir sınırı olduğu” uyarısını yaptı.

Halka yönelik saldırıların devam etmesi durumunda gerillanın tekrar devreye gireceğini belirten Bayık, “Tüm dünya bizim 2013 Newroz’unda ateşkes istediğimize, sorun barışçıl bir biçimde çözmek istediğimize şahittir. Ama Türkiye bize başka seçenek bırakmazsa, kendimizi savunuruz” şeklinde konuştu. 

Türkiye’nin oyalayıcı politikalarına karşı daha fazla beklemelerinin ‘teslimiyet’ anlamına geldiğini dile getiren Bayık, “Kimsenin Kürtlere yönelik baskılardan doğan bir hareketten teslim olmasını beklememesini ve kendilerinin de bunu asla kabul etmeyecekleri” şeklinde uyardı.

Bayık şu sözlerle Kürtlerin ve kendilerinin barış sürecini istediklerini anlattı:

“Kobanê’de yeni bir özgürlük hareketi doğuyor ve Kürtler de bu şehrin arkasında birleşiyorlar. Bu direniş kamuoyunu ve uluslararası toplumu da etkiliyor ve aynı zamanda Türkiye’ye yönelik de bir başkaldırıdır.

Şimdi ciddi ciddi PKK’nin nihayet terörist örgütleri listesinden çıkarılması tartışılıyor. Bizler barış sürecinin devamını istiyoruz ve bu da bir taktik değil. Bizler bu sorunun sadece barışçıl yönden çözülebileceğini düşünüyoruz. Yıllarca savaşıldı. Ne Türkiye ne de biz bu savaşla amacımıza ulaşamadık. Savaş ile çözüm olmaz ve bundan dolayı siyasi bir çözüm olması gerekiyor.  Şimdi tam da bir adım atılmasının zamanı geldi.”

 

Üçüncü bir güç sürece gözlemci olmalı

 

Gelinen noktada üçüncü bir gücün çözüm sürecine gözlemci olmasını istediklerini söyleyen Cemil Bayık, “Bu ABD olabilir. Uluslararası bir heyet de olabilir. Aracılara, gözlemcilere ihtiyaç var. Bizler Amerikalıları da (gözlemci olarak) kabul edebiliriz ve gördüğümüz kadarıyla o yöne doğru bir gidiş var.”

“Kürtlere yönelik uluslararası alanda oluşan sempatinin” hatırlatılması ve “bu sempatinin çözüm sürecine katkısının olup olmayacağı” üzerine değerlendirmeler yapan Cemil Bayık, Kürt sorununun aynı zamanda uluslararası bir sorun olduğunu kaydetti. Bayık son olarak şöyle söyledi:

“Bu savaşın artık PKK’nin (gerçek) resmini düzelttiğine inanıyoruz. Kürt sorunu sadece Türkiye’nin sorunu değil, uluslararası bir sorundur ve çözümü de uluslararası olmalıdır.

PKK bu sorunun çözümünün parçası olacaktır. Kürtler, Ortadoğu’da belirleyici bir güçtür. Kürtlerin zamanla kazandığı organize olma yeteneği büyük oranda PKK’nin etkisi sayesinde olmuştur. Kürtlerin katılmazsa, Kürtler içine alınmazsa, Ortadoğu’daki sorunlar çözülemez. Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi için Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor.”

İlgili Haberler