Dünyanın birçok yerinde faaliyet gösteren Uluslararası Çocuklar için Savunma adlı kuruluş, 19 Ekim'de sosyal medyada yaptığı paylaşımda İsrail güçlerinin son 24 saatte Batı Şeria'da dört Filistinli çocuğu vurarak öldürdüğünü duyurdu.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, ayrıca bölgedeki yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddetinin arttığını, 6 Filistinlinin silahlı yerleşimciler tarafından öldürüldüğünü ve bazı toplulukların yaşadıkları yerden zorla çıkarıldığını aktardı.
"Son 13 günde Batı Şeria'daki pek çok Filistinlinin, hayat kurtarıcı bakım için hastanelere ulaşımları dahil hareket özgürlüğü engellendi. Hareket özgürlüğüne ilişkin kısıtlamalar meşru bir amaca ulaşmak için gerekli ve orantılı olmalı."
BM'ye bağlı Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu'nun (UNRWA) 20 Ekim'deki açıklamasına göre, İsrail güçlerinin geniş çaplı operasyonları nedeniyle Batı Şeria'da Tulkarim ve Nur Şems mülteci kampları ile Jiftlik ve El Halil'deki okullar hala kapalı.
Tulkarim ve Nur Şems ile Azzun, Kudüs (Eski şehir), El Halil ve Budrus'ta UNRWA'nın sağlık merkezleri çalışmıyor.
"Gayri resmi bir yerinden etme politikası"
BBC Türkçe'ye konuşan ve El Halil'de yaşayan insan hakları aktivisti İssa Amro, Batı Şeria'da "gayri resmi bir yerinden etme" politikası uygulandığını, İsrailli askerler ve yerleşimcilerin insanları korkutarak bazı bölgeleri terk etmeye zorladığını söylüyor.
Amro, yaklaşık 500 Filistinlinin İsrail kontrolündeki C Bölgesi'nden ayrıldığını, El Halil'de komşularının bir kısmının evlerini terk ettiğini belirtiyor.
7 Ekim'den bu yana bölgede sokağa çıkma yasağı olduğunu ve insanların korku içinde yaşadığını söyleyen Amro, "Akrabaları veya parası olanlar gidiyor. Diğerleri de seçenekleri olsa gideceklerini söylüyor. Çıkıp balkonda oturmamız bile yasak, çamaşır asmak için çatıya çıktığınızda aşağıdan bağırıyorlar" diyor.
Geçtiğimiz saatlerde evinin önünde bir anne, baba ve çocuğun bölgeden ayrılmak için sokağa çıktığını anlatan Amro, "Sokaktaki askerler aileye silah doğrultup evinize girin yoksa sizi vuracağız dediler" diyor.
Amro aynı zamanda birçok yerleşimcinin asker üniforması giydiğini, bu yüzden yerleşimciler ile askerleri ayırt etmenin zor olduğunu belirtiyor.
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 9 Ekim'de yaptığı açıklamada İsrail sınırları ve Batı Şeria'daki yerleşimler etrafında konuşlanmış sivil "güvenlik ekiplerine" dağıtmak için 10 bin silah alınacağını duyurdu.
Times of Israel'in haberine göre Ben-Gvir, 4 bin silahın halihazırda temin edildiğini ve derhal bölgede dağıtılacağını söyledi.
İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesi, bu yılın başında İsrail Milli Güvenlik Bakanlığı'nın yeni açıklanan verilerine atıfta bulunarak Batı Şeria yerleşimlerinde silah sahipliği oranı ülkenin geri kalanına göre önemli ölçüde yüksek olduğunu aktarmıştı.
Geçtiğimiz günlerde Reuters'a konuşan İsrail ordusu sözcüsü Yarbay Jonathan Conricus, Hamas'ın Lübnan sınırı ve Batı Şeria da dahil olmak üzere "İsrail'i iki veya üç cepheli bir savaşa sokmaya çalıştığını" ve "tehdidin arttığını" söyledi.
"Biz Hamas değiliz"
İsrail, günlerdir süren diplomatik görüşmelerin ardından Batı ülkelerinin desteğiyle Gazze'ye yönelik kara harekatına hazırlanıyor.
İsrailli liderler, Hamas'ın yer yüzünden silineceğini ve Gazze'nin asla eski haline dönmeyeceğini ilan etti.
Ancak Batı Şeria'da yaşayanlar, İsrail ordusunun ve yerleşimcilerin artan baskısının İsrail'in savaş hedeflerine aykırı olduğunu söylüyor.
İsrail ordusunun Hamas'a karşı savaştığını söylediğini ancak kendisinin ve diğer sivillerin büyük kısmının Hamas olmadığını vurgulayan insan hakları aktivisti Amro şöyle konuşuyor:
"Yerleşimciler savaşı, Filistinlileri bu bölgelerden sürmek yönündeki siyasi hayallerini gerçekleştirmek için kullanıyor."
7 Ekim öncesi Batı Şeria
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) İsrail ve Filistin Direktörü Shakir, İsrail'in Batı Şeria'da yıllardır, hukuka aykırı cinayetler ve yargısız infazlar da dahil olmak üzere "sistematik olarak aşırı güç kullandığını" ve sadece hayati tehdit söz konusu olduğunda ateş etme yönündeki uluslararası insan hakları gerekliliklerine uymadığını söylüyor.
Shakir, 7 Ekim öncesinde dahi Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik benzeri görülmemiş düzeyde şiddet ve baskı olduğunu ve rekor sayıda Filistinlinin öldürüldüğünü belirtiyor.
"Bu, BM'nin ölümleri sistematik olarak kaydetmeye başlamasından beri görülen en yüksek sayıydı. 7 Ekim'den önce hukuki yargılama veya tutuklama olmadan gözaltında bulunan Filistinliler de en yüksek sayıya ulaşmıştı" diyen Shakir şöyle devam ediyor:
"İsrailli yerleşimcilerin şiddeti de ciddi şekilde arttı. 2023'ün ilk sekiz ayında, BM'ye göre günde üç yerleşimci şiddeti olayı yaşandı. Bu geçen sene günde ikiydi".
Reuters, 17 Ekim'deki Gazze'deki El Ehli Hastane patlamasının ardından, Batı Şeria'daki Ramallah'ta Filistinlilerin Mahmud Abbas'ı protesto ettiğini yazdı. Filistin polisi göstericilere göz yaşartıcı gaz ve ses bombasıyla karşılık verdi.
Batı Şeria'da yıllardır Mahmud Abbas'a karşı memnuniyetsizliğin yükseldiği belirtiliyor. Shakir, "Filistin otoritesinin de bir süredir Filistinlilere sistematik şekilde keyfi tutuklama ve işkence yaptığını biliyoruz" diyor.