Washington, Kırım Yarımadası'nda başlayan kriz üzerine bugün Rusya'ya yaptırım kararı aldığını açıkladı. ABD Başkanı Barack Obama Ukrayna'nın bağımsızlığını tehdit etmekten sorumlu tutulan "hükümet yetkilileri ve kişilere" vize kısıtlamaları getirildiğini açıkladı. Ayrıca eski Sovyet cumhuriyetindeki demokratikleşme sürecini tehlikeye sokan "kişi ve birimlerin" de banka hesapları donduruldu. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Kırım Yarımadası'na askeri müdahaleye katılanlara yönelik yaptırımların "esnek bir araç" olduğu belirtildi.
AB'den yumuşak yaptırımlar
Öte yandan Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları Brüksel’de bir araya geldi. Zirvede Rusya'ya uygulanacak yaptırımlar ve Ukrayna'ya yapılacak mali yardım görüşüldü. 28 üye ülkenin liderleri yaptırımlar konusunda uzlaşma sağlamakta zorlanınca Brüksel'deki zirve planlanandan geç sona erdi.
Zirveden çıkan kararları AB Konseyi Başkanı Herman van Rompuy açıkladı. Buna göre Moskova ile vize kolaylığı müzakereleri durduruldu. Aynı zamanda ekonomi ve enerji alanlarında yürütülen prensip anlaşmasının müzakereleri de askıya alındı. Müzakerelerin her ikisinde de yıllardır yol alınamıyordu. Van Rompuy, banka hesaplarının dondurulması ve vize kısıtlamalarının daha sonra gündeme geleceğini belirtti. Avrupa Birliği Rusya'dan Kırım Adası'ndaki birliklerini de derhal çekmesini istedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya'nın Kırım Yarımadası'nda askerî faaliyetlerde bulunmak gibi istikrarı zayıflatan başka adımlar atması halinde Kremlin ile ilişkilerin kapsamlı bir biçimde değişeceğini belirtti. Merkel bunun ekonomik sonuçları olacağını ifade etti.
NATO: Ukrayna'nın yanındayız
NATO Rusya'dan Kırım Yarımadası'ndaki güçlerini üslerine geri çekmesini ve Ukrayna'ya müdahale yapmaktan kaçınmasını istedi. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen "Ukrayna NATO'nun değerli ve kalıcı bir partneridir. Bu zor anlarda NATO Ukrayna'nın yanındadır, NATO Ukrayna'nın egemenliğinin, bütünlüğünün ve uluslararası hukukun temel prensiplerinin yanındadır" diye konuştu.
Krizin tüm Avrupa Atlantik bölgesinin güvenliği ve istikrarı açısından ciddi sonuçları olduğunu belirten Rasmussen "Soğuk Savaş'tan bu yana Avrupa güvenliğine yönelik en vahim tehdit ile karşı karşıyayız" ifadelerinde bulundu.