T24 - Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, sokak müzisyenlerine izin verilmediği eleştirilerini yanıtladı. Demircan, "Beyoğlu Belediyesi'nin müdahale ettiği nokta işin çapının büyümüş olması. Mücadele ettiğimiz alan müzikle değil gürültü ile... Müzisyenler gürültü yapmadıkları sürece devam ediyorlar" diye konuştu.
Geçtiğimiz haftalarda Beyoğlu çevresindeki kafelerin masa ve sandalyelerinin kaldırılması, sokak müzisyenlerine izin alma zorunluluğu getirilmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Demircan, "Problem denge bulmakta, hassas olmamız lazım. Büyük ekiplerle, hoparlör kurarak, büyük sesler çıkartarak 50 kişiye değil de bin kişiye hitap edeyime gelince bu bir konsere dönüyor. Beyoğlu Belediyesi'nin müdahale ettiği nokta işin bu çapta büyümüş olması. Beyoğlu Belediyesi'nin mücadele ettiği alan müzikle değil gürültü ile.." diye konuştu.
Demircan, NTV'de Oğuz Haksever'in sorularını şöyle yanıtladı:
Sokak müzisyenleri ile başlayalım. İlk anda kaldırıldı diye hava oluştu. Nedir işin sizin açınızdan durum?
Üç sene evvelinde Beyoğlu Belediyesi olarak, Sokak Çalgıcıları Festivali yapıyorduk. Sokakta, sokak sanatları yapacak, müzisyenlik yapacak insan bulmakta da zorlanıyorduk ama bugün çok insan geliyor şükürler olsun. Üç sene evvel böyle bir talep oluşunca bu güzelliği oraya getirebilmek adına gençlerden oluşan, profesyonelce bu işin içinde olan insanları bulmuştuk, o festival münasebeti ile onları 6-7 noktaya yerleştirmiştik. Onlara da bir başka kurum müdahale etmesin -bazen poliste müdahale edebiliyor- engelleyelim düşüncesi ile kendilerine bir belge verdik. Ama bu belge onların müzisyenliklerini sınayan, onları denetleyen, birisi iyi birisi kötü anlamına gelen bir yaklaşım değil. Yaklaşım tamamen onları muhafaza etmek ve çalmalarına zemin oluşturmak. Bu böyle devam edecek. Burada problem denge bulmakta, hassas olmamız lazım. Bunu daha büyük ekiplerle, hoparlör kurarak, daha büyük sesler çıkartarak yani 50 kişiye değil de bin kişiye hitap edeyime gelince bu bir konsere dönüyor. Beyoğlu Belediyesi'nin müdahale ettiği nokta bu işin bu çapta büyümüş olması. Bir esnafımız vardır orada belki onun kapısında çalışıyordur belki o adam da orada iş yapamıyordur. Beyoğlu Belediyesi'nin mücadele ettiği alan müzikle değil gürültü ile... Boğaz’da çok güzel mekanlar vardı. Bunların sesi Boğaz’ın karşı kıyısında oturanlar açısından sıkıntı oluşturdu. Olayı gürültü zeminininde değerlendirmek lazım ve bir de insanların haklarını korumak, dengeyi kaçırmamak adına. Beyoğlu’muz İstiklal Caddesi ile Taksim Meydanı’yla ismi çok büyük bir mekan ve insanlar "Beyoğlu büyük bir mekan gidelim orada istediğimiz gibi davranalım" diye düşünebilir. Oysa Galata Meydanı'mızı metrekare ile ölçtüğünüzde 3-5 bin metrekarelik bir alan olduğunu göreceksiniz. Sokaklarımız dardır, burada sesler bazen yankı yapar. Bütün olay gürültü olayıdır.
Nasıl bir düzen gelecek?
Müzisyenler kendi aralarında dernekleşip ciddi bir sertifikasyon sürecine gelmiş bir kitle değil. Üç sene evvel sokakta çalgı çalmak belki sanatçılarımız için çok da şık bir tavır değildi bu yeni bir trend. Görüyoruz ki, Beyoğlu’nda müzik yapmak tercih edilen bir şeymiş, demek ki böyle algılanıyor bu da bir mesafe. Burada biz insanları seçelim, iyi kötü ayıralım, diye bir yaklaşımımız hiç olmadı. Biz başlangıç sürecinde onları orada koruyalım, onları alıp götürmesinler diye bu arkadaşlara izin verdik, çalsınlar diye düzenleme yapmışız geçmişte. Bugün buna ihtiyaç duymadık, şu an içinde böyle bir organizasyonumuz yok. Gelen eğer; birini rahatsız etmiyorsa, yüksek sesle bir düzenek kurmuyorsa ve nihayetinde çaldığı da kendi rekabet ortamında insanları mutlu ediyorsa buna bir sınırlama getirmeyi de düşünmüyoruz.
Beyoğlu’nda sokak ve sahne sanatları gelişsin diye özel birkaç araba yaptırmıştık. Belediye olarak sahneyi otomatik açıyorduk orada imkan tanıdık. Mesela; Galata Meydanı’nda çok etkinlik yaptık ama bir gün geldi ki vatandaşımız ve esnafımız “sayın başkanım bu etkinlikler artık bize zarar veriyor” dendi ve biz bir daha orada etkinlik yapmadık. Bazen bazı şeyler eğer maksadını aştıysa orada o dengeyi de bulmak gerekiyor. Mesela; Galata Moda yapardık onu Tepebaşı’na aldık. Amaç, şıklığı ve güzelliği tadında tutmasını bilmek birini rahatsız etmeden dengesini sağlamak.
Bu haber, “şimdi de sokak çalgıcıları kaldırıldı” diye çıktı. Bu nasıl çıktı, bir operasyon mu yapıldı?
Açıkçası ben şehir dışındaydım, anlamakta zorlandım nedir diye. Zabıtaya sordum, herkes normal işini yapıyor aslında. Tabi en son Beyoğlu masa sandalye işgaliyeleri konusunda gündeme gelince sanki insanların yaşam haklarına müdahale mi ediliyor, böyle bir algı, tereddüt mutlaka birilerinde olmuştur. Bunun üzerine şimdi de bu gibi gelince artık biz de yanlış anlaşılmanın da ölçüsü aşıldı.
İlk olarak ne sebep oldu bu müzisyenlerle ilgili haberlerin çıkmasına?
Birisi şikayet ediyor, bir esnaf ve zabıtada gidiyor “seni şikayet ediyorlar” diyor muhtemelen de aynı adamla ilgili 20-30 olmuş şikayet ve “seni alıyorum” demiştir. Basında “bu da mı oluyor” diye haberini buldu.
Masalar olayına gelelim?
Ben 8. yılımda belediye başkanıyım ve bu başkanlığımız sürecinde Beyoğlu’nda çok ciddi değişimler oldu. Hafızamı yokluyorum; Talimhane bölgesi otoparktı ve o işgali kaldırarak başlamışız, orada yedek parçacılar vardı onlar da kalktı, çok hoş olmayan satıcılar vardı arkada onlarda kalktı. İstiklal Caddesi’ne bakıyoruz 110 noktada birçok sokak trafiğe kapatıldı, otopark işgaliyesine son verildi, yayalara açıldı. Kuledibi’nde kamyoncular kalktı, dökümcüler gitti, yerini modacılar aldı. Birçok yer var ki Beyoğlu’nda ucuz işletme vardı oraya yakışmayan işletmeler diyoruz. Şehri değerinde kullanmaya başladıkça yeni yatırımlar geldikçe, eski sahipleri eskiden gidemediği sokaklara girdikçe o sokaklara yeni yeni insanlar geldikçe burada bir çatışma ve bir sıkıntı olduğunu görüyoruz. O yeni sektörlerin kullanımı ile eski yaklaşımlarla şehri kullanmaya devam etmek arasında bir uyuşmazlık meydana çıkıyor. Taksim Meydanı‘ndan girdiğinizde eskiden o ara sokaklarda kafeterya açana belediye olarak gidip madalya takıyorken bugün aşırılıktan ve fazlalıktan, oradaki yatırımcının evine işyerine gidip gelememesine karşın oluşan bir kaotik durum yeni bir düzenleme yapma ihtiyacını belediyemize zorunlu hale getirdi.
Önceden bildirmeden hoyratça bir kaldırma oldu eleştirileri geldi
Belediyemizin Kentsel Tasarım Müdürlüğü var. Bu firmaların tentesinden, hijyen kalitesine kadar her şeyini kontrol eder dışarıda ki işgaliyesine kadar. Düşünün ki; 3000 işletme var. Bunun 2250 tanesinin işgaliye ile hiçbir alakası yok. 750 tanesinin 250’si izin almış 500’ü izinsiz kullanıyor. Şimdi burada izinsizleri koordine etmeye çalışırken tıpkı sokak çalgıcılarında olduğu gibi zabıta gidip müdahale etmiş bir münferit olaya müdahale etmiş oradan sanki bütün sokak çalgıcılarına müdahale varmış gibi algılandı. Burada bir haksızlık var. Bakıyoruz kayıtlara bir sene evvel zabıta yine benzer bir olayda birine gidip müdahale etmiş. O zamanda kamuoyunun gündemine “Beyoğlu’nda sevgililer bir kanepede oturamıyor” diye çıkmış haber. Burada haberlerin olması ama bunun manipülasyon noktasında zabıtaya iş yaptıramaz hale gelmesinin ayarında çok güzel gidiyor olmamız lazım ki bu denge daha sonra daha olunmaz tedbirlere gitmekte bizi zorlamasın. Son durumda müzisyenler gürültü yapmadıkları sürece devam ediyorlar. Kafeteryalar konusunda onlara mekanları nasıl kullanacağımızla ilgili 3 tip hazırlık yaptık. Çok yakında bir araya gelip onlarla, asla geriye dönmeyecekleri, sınırlı, şehrin şıklığını ortaya çıkaracak ve müşteriyi içeriye davet edecek bir düzenleme yapacağız.