Gündem

'Başka bir derin devletle karşı karşıyayız'

Genco Erkal, Ergenekon operasyonları konusunda, “İnsan düşündükçe bir derin devlet vardı, şimdi başka bir derin devlet var diyor” dedi.

19 Nisan 2009 03:00

Genco Erkal, Ergenekon operasyonları konusunda, “İnsan düşündükçe bir derin devlet vardı, şimdi başka bir derin devlet var diyor” dedi.

Geçen hafta Aydın Doğan Ödülü’nü alan ve 50 bin liralık ödül çekini “Ergenekon” soruşturması kapsamında evi aranan Türkan Saylan’ın başkanlığını yaptığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlayan tiyatro sanatçısı Genco Erkal, Vatan’dan Elif Ergu’yla yaptığı söyleşide, “Ergenekon” soruşturmasına bakışını ve Türkiye’nin sorunlarına ilişkin görüşlerini aktardı.

Aydın Doğan Ödülü’nü aldı ve 50 bin liralık ödül çekini Türkan Saylan’ın evinin aranmasına tepki olarak Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışladı. Evet, aslında gündelik hayat politiktir ve sahne de politiktir. Genco Erkal da her zaman duruşuyla bunu göstermiş bir sanatçıdır. Genco Erkal’la konuştum. “Darbeci damgası yediğini düşünüyor mu, gerçek endişeleri ne?” diye sordum. “Yalnız değilim, korkum bu sindirme operasyonundan sonra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kızlarına bağışların kesilmesi olurdu. Ama tam aksi oluyor,
bu toplumda muhalifler var ama malum cemaat gibi örgütlü değil” diyor.

Türkiye’nin geleceğiyle ilgili endişeli misiniz?

Nasıl temizlenecek bu ülke? Ne yazık ki, ben iyimser olamıyorum. Cemaat meselesi... Gelinen noktayı görüyoruz birlikte.

“Eğitim diyor onlar da... Okullar açıyorlar dünyanın her yerinde” desem...

Cemaatin lideri açık açık, “Benim amacım dünyayı Müslüman yapmak” diyor. Amaç belli. Önce Türkiye’yi hedefliyor, sonra dünya. Burası laik, çağdaş bir toplum. Tamam Türkçe’yi yaymak istiyor ama dini referanslı bir eğitim getiriyor. Neden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne karşılar? Vakit Gazetesi’nin yayınlarını görüyorsunuz. Kızların iyi bir eğitim almasını, kendi ayakları üzerinde durmasını neden istemiyorlar?

Neden?

Çünkü bir eğitim var insanlara kul olmayı öğretiyor, tanrıya boyun eğmeyi öğretiyor, bir eğitim de insanlara kendi kaderlerini kendilerinin çizmesini, özgür insan olmayı öğretiyor. Kul olmayı öğreten yapıdan bize hayır geleceğine ben inanmıyorum.

Sizce Türkiye’nin öncelikli sorunu bu mu?

Eğitim. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kız çocuklarını, Doğu ve Güneydoğu’yu seçmesi önemli. Çağdaşlık için feodalitenin yıkılması lazım. Namus cinayetlerini, töre cinayetlerini, kan davalarını biliyoruz, bunlar da feodaliteye dayanıyor, hatta kadın intiharları da buna dayanıyor. O bölgede oynanan siyasi oyunlar da aynı yerden besleniyor. Oralarda ağaların dediği oluyor. Gücü elinde bulunduranlar solcu olduklarını iddia ediyor ama onlar da başka bir cemaat.

'Biz birbirimizi yemekle meşgulüz'

Siz ‘Sivas 93’ oyununuzda, “Hiçbir şey eyleme geçen cehalet kadar korkutucu olamaz” diyorsunuz...


Evet. Bu Goethe’nin sözü. Türkiye’de tepeden cemaat önderinin yönlendirmesiyle oy verenler bir tarafta, diğer tarafta da ağaların ve o ağaların uzantılarıyla oy verenler... Bu yapıyı dağıtmadan çağdaş ülke yaratılması mümkün değil. Bu isteniyor mu? Bu olmayınca insanlar sürü oluyor. İstenen bu. Buna karşı duranlar da sindirilmek isteniyor. Türkiye’de insanların hassas konuları var. Bunlardan biri milliyetçilik, biri din. Oradan gıdıkladığınızda her şeyi yaptırabilirsiniz. Hiçbir şey eyleme geçen cehalet kadar korkutucu değil. Maalesef cehalet olunca insanları istediğiniz şekilde yönlendirip, kışkırtabilirsiniz. İnsanlar o noktada zaten ne yaptıklarını bilmiyorlar. İnsanlar gözü dönmüş sürü haline geliyor, onlar yakar, yıkar ve öldürür. Her şeyi yapar hale geliyor. Önemli olan insanların dini, milliyetçi yollarla sürü haline gelmesini engelleyecek eğitim tabanı yaratmak.

Türkan Saylan da Vehbi Koç Ödülü’nü aldı ve o da kızlara burs olarak bağışladı ödülünü. Ödülünüzü bağışlayacağınızı öğrendiğinde size ne dedi?

Türkan Hanım çok teşekkür etti. Bana, “Ben bağışladım, o salonda öyle bir topluluk vardı ki, ellerini ceplerine atsalar, 1000’er lira verseler daha çok para toplanırdı” dedi. Ben de Türkan Hoca’ya şunu söyledim; “Cemaat beceriyor biz niye beceremiyoruz? Biz birbirimizi yemekle meşgulüz. Güzel yazılar yazılıyor, hoş yorumlar oluyor. Ama neden bir arada olamıyoruz?”

Ergenekon’un 12’nci dalgasından sonra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağış yağdı...

Bu güzel. Ben bunun tersi olacağından korktum. Bu terör havasının estirilmesinin nedeni genç kızların adreslerini ve bağışçılarının listesini almak. Bu insanları korkutacak. Asıl amaç sindirmek. Genel olarak muhalefet istenmiyor. Kimse sesini çıkarmasın isteniyor. Bir sürü iş adamının iktidarla ortak işi var. Onlar korkar, bağışlarda da azalma olur diye korktum doğrusu ama bakıyorum bağışlar artıyormuş. Ama şunu da biliyorum; iş adamlarından çok emekli olan, emekli maaşıyla yaşayıp Çağdaş Yaşam’a destek olanlar var bu ülkede.

Ertuğrul Özkök önceki gün yazdı, Mehmet Ali Erbil, Tarık Akan ve siz... Kamuoyunun yakından tanıdığı kişilerin duruş sergilemesi bizim toplumumuzda çok görülmüyor. Ünlüler arasında değişen iktidara yakın durma çabalarına girenler daha çok. Açık saçık fotoğraf vermelerine alıştığımız kadın ünlülerden “Başımı kaparım” diyenler bile oldu.

Muhalif olanların az olduğuna inanmıyorum ben. Artık bugünden sonra muhalif duruş sergileyenlerin hızla ortaya çıkması lazım.

'Sapla samanın karıştığı bir süreç yaşanıyor'

Ergenekon’un başında ne düşünüyordunuz, şimdi ne düşünüyorsunuz?

Ben başından beri kuşkuyla bakıyordum. Başlangıçtan beri bir düzensizlik ve net olmayanlar vardı. Evet düşünce olarak çetelerin yok edilmesi, darbeye karşı temiz toplum savunulacak bir düşünce. Ama ilk andan itibaren gözaltına alınanlar, alınma biçimleri, basına el altından sızdırılan belgeler, o bilgilerin karmaşıklılığı ve kirliliği, işkence altında alındığı belli olan birtakım itiraflara itibar edilmesi... Gizli tanıklar... Hepsi mide bulandırıcıydı benim için. “Aferin iyi bir iş yapılıyor” diyemedim. Giderek de her adımda kuşkularımın haklı olduğu ortaya çıktı. Sapla samanı karıştıran bir süreç. Kuşkusuz doğru işler de var ama saçmalık daha fazla. En son artık “tüy diktiler” diyorum ben Türkan Hoca’yla ilgili...

Peki şunu düşünüyor musunuz, “İşte gerçek amaç ortaya çıktı” diye?

İşin gerçek boyutu ve altındaki niyet açığa çıktı. Türkan Hoca olayı olana kadar Ergenekon’a destek verenler bile “Aaa bu kadar da değil” demeye başladı. Hesapsız kitapsız, insanlar neyle suçlandığını bilmeden içeride yatıyor. Sonuna kadar gidilsin, devlet içinde derin devlet varsa ortaya çıksın, darbe planı yapanlar çıksın, bu ayrı konu. Ama Türkan Hoca gibi bu toplumda şeriata ve darbeye karşı duran biri ve ekibine yapılanlar farklı.

Cumhuriyet mitinglerini düzenleyenler darbeci olmakla suçlanıyor...

Tamamıyla söylemiyorum, o mitingi yönetenlerin niyeti ne bilmiyorum ama oraya, o mitinglere gelen taban çok farklı. Bu insanları darbeci diye damgalamak Türk toplumunu tanımamaktır. Mitinglerin çoşkusu kelimelerle anlatılmaz.

Katıldınız mı mitinglere?

İzmir’dekine katıldım. Diğerlerinde turnedeydim. Ben bu toplumda müthiş bir muhalif potansiyel olduğuna inanıyorum. Yalnızca siyasete kanalize olamıyor. Kitleleri peşinden sürükleyecek, ilerici bir muhalif hareket oluşturamıyor. Umarım bu olay muhalefetin sesini yükseltir ve sesini çıkaran arkadaşların sayısı artar.

'Başka bir derin devletle karşı karşıyayız'

Siz darbe yanlısı damgası yemekten korktunuz mu ödülü bağışlamakla?

Hayır, darbeci değilim, olamam.

12 Eylül’de sizin başınıza neler geldi?

Biz 12 Mart’ı da yaşadık. Her darbede yara aldık. Oyunlar yasaklandı. Ben 12 Eylül’de 2. Barış Derneği davasında yargılandım. Sekiz yıl pasaportsuz kaldım. Hapis yatmadım, beraat ettim ama 9 yıl yurt dışına çıkamadım. Askeri darbelerin acısını biliriz. Darbeleri savunmam mümkün değil.

Ergenekon operasyonları sizce nereye varır?

İnsan düşündükçe bir derin devlet vardı, şimdi başka bir derin devlet var diyor.

Mesut Yılmaz bir açıklamasında Ergenekon belgelerinin basına sızmasının nedeninin MİT içindeki çekişme olduğunu söyledi...

En iyi bilenlerden biri. Rahmetli Ecevit de bilirdi. “Başta kontgerilla vardır” dedi; sonra geri döndü. “JİTEM yoktur” denildi, sonra komutanlar ortaya çıktı. Bu cemaatin her yere, her kurumun bu derecede içine girmesi beni korkutuyor. Hoca İzmir’de başladı örgütlenmeye, vaazları biliyoruz, Özal’dan Kenan Evren’den geliyor bugünlere. İnanılmaz bir örgütlenme...

Obama geldi, “ılımlı İslam” demedi, “laik Türkiye Cumhuriyeti” dedi. Ne diyorsunuz?

Bu iktidarın bence artık ibresi döndü. AKP tepeye çıktı, inişe geçti. Amerika bunu gördü, şimdi bakıyor bu ülkedeki potansiyeli de gördüler. Bu iktidar gidecek ama cemaat orada duruyor. Cemaat Ecevit’i destekledi, başbakan yaptı. Cumhurbaşkanlığı’nda oturan bey ile Fehmi Koru çok daha yakın cemaate. Cemaat destekleyecek birilerini bulur artık.

'Annem Türkiye’nin ilk ehliyet alan kadınlarındandı'

Babam deniz subayı. Annem terzi. Bugünkü Yıldırım Mayruk gibi annem. Cumhuriyet kızı. Taksim’de doğdum, Beyoğlu’nda büyüdüm. Annemin atölyesi Beyoğlu’ndaydı; İngilizce ve Fransızca bilirdi. Terzi Nebahat olarak tanınırdı. 3 ağabeyi vardı... Çok cerbezeli bir kadın. Babasını ikna etmiş, Londra’da terzilik okumuş, İstanbul’da ondan önce 5 kadın ehliyet almış. Yani ilk ehliyet alan 5-6 kadından biri annem. Bizim evde klasik müzik dinlenirdi. Benim eğitimime önem verdiler. İlkokulda Galatasaray’a gönderdiler. Fransızca öğrendim orada, sonra Robert Kolej’e gittim. Orada da İngilizce öğrendim. Hep tiyatro oyuncusu olmayı istedim. 18 yaşında mesleğimi seçmiştim. Babam karşı çıktı, “Tiyatroyu unut” dedi. Ama zaman içinde alıştı. Ben psikoloji okudum, babamı da yavaş yavaş ikna ettim. Sonra çok gurur duydu.