Ekonomi

Başçı: Borçlanırken TL'yi ve uzun vadeyi tercih edin!

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, borçlanmada Türk Lirası’nın ve uzun vadenin tercih edilmesi uyarısında bulundu.

30 Kasım 2011 02:00

T24- Merkez Bankası Başkanı  Erdem Başçı, borçlanmada Türk Lirası’nın ve uzun vadenin tercih edilmesi uyarısında bulundu. Aşırı konut arzına dikkat çeken Başçı, “İnşaat sektörünün canlı olması güzel ama hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalı” diye konuştu.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Ankara Sanayi Odası (ASO) Kasım ayı meclis toplantısında, küresel ekonomik kriz sonrasında gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin uyguladıkları politikaları değerlendirdi.


Kamu borcu veya özel kesim borcuyla ilgili sorunu olan ülkelerde ciddi istihdam kayıpları yaşandığına dikkat çeken Başçı, ABD'de ümidini kaybetmiş, iş aramaktan vazgeçen çok sayıda kişi olduğunu, bunun da işsizlik oranlarını düşürdüğünü, Türkiye'de ise iş gücüne katılımın bilakis arttığı halde, işsizlik oranlarının düştüğünü, bunun da çok çarpıcı bir fark olduğunu söyledi.

2012 yılının nasıl olacağının en çok konuşulan konular arasında olduğunu anlatan Başçı, AB'de satınalma yöneticilerine ''geleceği nasıl görüyorsunuz'' diye sorulduğunu ve burada öncü göstergelerin 50'lerin (100 üzerinden) düştüğünün görüldüğünü kaydetti. Öncü göstergelerin şu anda 50'nin hafif altında, 45'in üzerinde olduğunu belirten Başçı, ''Dolayısıyla bu hafif resesyona işaret ediyor, daha daha büyük bir problemin başlangıcı olabilir mi? Henüz söylemek için erken. Yani bu problemin büyümesini engellemeye çalışıyor herkes, eğer başarılı olurlarsa bu hafif bir resesyon olacak'' dedi.

ABD'de ise konut fiyatlarının ciddi bir problem olduğunu, 2000 yılında başında konutlara 100 denildiği zaman, 2006 yılında bu değerin 200'ü geçtiğine dikkat çeken Başcı, enflasyonun yıllık yüzde 2-3 seyrettiği bir ortamda yıllık artışın yüzde 10'un üzerinde olduğunu söyledi. Bunun normal bir şey olmadığının tüm kesimler tarafından söylendiğini ifade eden Başçı, faizlerin tarihindeki en düşük seviyesinde olmasına rağmen, ABD'de ipotekli konut kredisi faizlerinin 30-50 yıl vadelerde hiç görülmediği seviyelerde düşük olduğunu, buna rağmen konut fiyatlarının bir türlü yükselmediğini dile getirdi.

Merkez Bankası Başkanı, ''Bu ne kadar aşırı bir konut arzı olduğunu gösteriyor. Gerekmeyen konutlar, ihtiyaç olmayan konutlar üretilmiş ve satılmış. Yani dolayısıyla bu konuda da dikkatli olmak lazım. İnşaat sektörünün canlı olması güzel bir şey ama hiçbir zaman hiçbir konuda aşırıya gitmemek gerekir. ABD'den çıkartılacak ders'' dedi.

Krizin ardından gelişmiş ülkelerde uygulanan politika araçları hakkında bilgi veren Başçı, gelişmiş ülkelerde krize karşı bir numaralı ve en kolay aracın parasal genişleme, ikincisinin ise mali disiplinden uzaklaşma olduğunu kaydeden Başçı, bu iki unsurun sonuçlarının da şu anda yaşandığını ve bunlara bir an önce kesin çözüm bulunması gerektiğini bildirdi.


Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, krizin ardından gelişmekte olan ülkelerde uygulanan politikaları şöyle özetledi:

''Gelişmekte olan ülkeler tam tersi bir numara parasal disiplin, iki numara mali disiplinin güçlendirilmesi.... Gelişmekte olan ülkeler genellikle bu şekilde tepki verdi. Bu şekilde geçmiş tecrübelerden de ders alarak kontrollü parasal teşvik vermek gerekiyorsa bunun kontrollü olması gerekiyor. Kısa vadeli sermaye akımlarına karşı da tedbir almaya çalışıyorlar. O yüzden bu ülkelerin temelleri daha sağlam şu anda.

Mesela Türkiye'de parasal genişleme olarak baktığımızda bizde benzer fazla kaydi para, Merkez Bankası bilançosundaki özel sektör ya da bankaların alacakları fazla olan kısmı. Bakacak olursak bu şu anda sıfıra yakın seyrediyor. 2010 yılında Nisan ayında başladığımız çıkış stratejisi ile Lehman Krizi sonrası sisteme bir miktar fazla para vermiştik, sistemi desteklemek için, o parayı geri çektik. Şu anda normal seviyelere tekrar döndü. Krize karşı uygulanan politikalar arasında kısa vadeli sermaye akımlarına karşı uygulanan politikalar önem taşıyor. Bu da gelişmekte olan ülkelerde uygulanan bir politikadır. Ne yapmak lazım kısa vadeli sermaye akımlarına karşı. Çok değişik politikalar uygulandı ülkeler arasında. Ne yapıyorsanız yapın eğer şunları amaçlarsanız o zaman politikalarınız nispeten başarılı olur. Halen küresel parasal genişleme eğilimlerinin tersine, gelişmekte olan ülkeler daha fazla özkaynak ve özsermaye, daha az borç para, daha fazla yerli para, daha az yabancı para ve daha fazla uzun vadeli, daha az kısa vadeli dış finansman çekebilmek için teşvik sağlamalı.


'TL'nin performansı daha iyi'


Gelişmekte olan ülkelerin para birimleri değer kazandığı sırada Türk lirasının değer kaybettiğini belirten Başçı, şu anda ise TL'nin performansının diğer gelişmekte olan ülkelerin para birimine göre daha iyi olduğunu ifade etti.


TL ile Brezilya Realinin dolar karşısındaki değerlerinin gelişimine bakıldığında, geçen yılın kasım ayından Avrupa borç krizinin gerçekleştiği ağustos ayına kadar olan dönemde TL'nin Brezilya Realine karşı yüzde 30 değer kaybettiğini, Avrupa borç krizinden sonra ise TL'nin Brezilya Reali karşısında yüzde 10 değer kazandığını söyledi.

Benzer durumların diğer ülkelerle de göründüğünü aktaran Başçı, şunları kaydetti:
''Şimdi neden bu önemli? Çünkü Brezilya cari açık vermiyor. Verse bile ciddi bir cari açık yok. Türkiye'de ise sürekli konuşulan konu yüzde 9'un üzerinde bir cari açık. Buna rağmen TL'nin değer kazanmış olması da aslında bizim aldığımız tedbirlerin işe yaradığını ve piyasanın da bunu fark ettiğini gösteriyor. Bizim burada aldığımız parasal sıkılaştırma tedbirlerinin önemli bir payı var. Macar Forinti var. Macaristan'ı özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü Macaristan'da cari fazla veriliyor. Ona rağmen son üç ayda forint çok ciddi şekilde dolara karşı yüzde 25 civarında değer kaybetti. Bu hem küresel sorunlar hemde Macar ekonomisinin kendi sorunlarıyla ilgili bir konu. Oraya da bakarsak yine benzer şekilde ağustos öncesinde TL, yüzde 30 zayıflarken, ağustos sonrasında TL, forinte karşı yüzde 15 değer kazandı. Dolayısıyla bizim o anlamda politikalar faydalı oluyor. Polonya ve Güney Afrika paralarına karşı da benzer bir durum var.''


Parasal politikaların döviz kurları üzerinde dolaylı etkiye sahip olduğunu belirten Başçı, şöyle devam etti:


''Doğrudan 'döviz hemen şuraya gelsin' diyemiyoruz. Öyle bir gücümüz yok ama parasal sıkılaştırma uyguladığınız zaman finansal sektör politikaları sıkı olduğu zaman yerli para, diğer ülkelere göre nispeten daha güçlü olabiliyor, satış dalgalarına karşı daha iyi dayanıyor. Özellikle faiz koridoru açısından yaptığımız şey çok etkili oldu. Faiz koridorunu aşağı doğru çektiğimizde TL, nispi olarak zayıfladı. Yine dalgalı kur rejiminin temel ilkeleriyle çelişmemek kaydıyla böyle bir gelişme var.


Bir de oynaklık şöyle ölçülebilir. Günlük oynaklığa bakabiliriz. Standart sapma diye bir ölçü var. Standart sapma nedir? TL'nin dolar karşısında yüzde 1 civarında günlük bir standart sapması var. Yüzde 1'in üzerinde bir iniş veya çıkış olursa, Türk vatandaşları, 'Ya galiba biraz fazla hareket oldu' diyorsa, o standart sapmanın, yani yüzde 1'in ötesindedir. Standart sapma öyle bir şeydir. İstatistiksel tanımını vermiyorum, yani şöyle kaşların kalktığı oynaklık, standart sapmanın üzerinde oynaklıktır. Brezilya'da bu yüzde 1 civarındaydı geçen yıl, fakat yakın zamanda oynaklık inanılmaz arttı. Yüzde 1,6 seviyesini bile geçti. Dolayısıyla yüzde 1,6 normal olarak karşılanıyor artık. Oynaklık açısından da bizde ciddi bir başarı oldu. Oynaklıkta bir artış yok.''
Geleceğe dönük oynaklığa da bakılabileceğini belirten Başçı, bu açıdan da Türkiye'nin belirli ülkelerle karşılaştırıldığını söyledi.


Türkiye ile Brezilya, Şili, Kolombiya, Meksika, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Güney Afrika, Endonezya ve Kore'yi karşılaştırdıklarını anlatan Başçı, bunlar arasında Türkiye'nin döviz kurları açısından az oynak olan ülkelerden biri olduğunu ifade etti.


'2012'de ciddi problem görmüyoruz'


Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, kredilerdeki artış hızının da makul seviyelere geldiğini ve bundan memnun olduklarını bildirdi.


Kredilerdeki artış hızının mevcut şekilde devam etmesi halinde 2012 yılında ciddi bir problem görmediklerini aktaran Başçı, şöyle konuştu:


''Geçen yıl toplam kredilerin artışı yüzde 50'nin üzerinde, hatta zaman zaman yüzde 80'lere kadar yükselmişti. Bu eğilim... Yakın zamanda da eğilim, toplam kredilerde yüzde 20'lerin altında görünüyor. Tüketici kredilerinde de yüzde 10'un altında görünüyor. Biz buralarda kalmasının gayet sağlıklı olduğunu düşünüyoruz. Kredi büyümesi aşırı eksiye düşerse de bu defa destekleyici politika uygulayacağız. Hangi kanaldan? Türk lirası likiditesi kanalından. TL likiditesini sektöre daha bol vereceğiz. Bunu da Merkez Bankasının bir dengeleyici politika taahhüdü olarak şu anda kayda geçirebilirsiniz. Bunun tam tersine kredi artışı hızlı bir şekilde artarsa da bunun, bu ortamda doğru olmadığını düşünüyoruz ve sıkılaştırıcı para politikası uygulayacağız, nasıl? TL likiditesini bir miktar sıkarak... Onunla da ilgili biliyorsunuz 20'lik bir alt sınırımız var. O alt sınırı da 14 günde bir tekrar belirliyoruz. Baktık ki o alt sınırı da aşağı çekmemiz gerekiyor, onu da belki bir miktar aşağı çekebiliriz. böyle bir imkanımız var, günlük likidite politikası uygulayabiliyoruz. Bir kaç gün içerisinde tüm faizlerin hepsi birden 5,75 civarına gelebilir, bir kaç gün içerisinde de hepsi birden 12'ye çıkabilir. Şu anda böyle bir yeteneğimiz
var.''


Tavsiyelerde de bulunan Erdem Başçı, ''Aşırı gitmeyin, tavsiyemiz bu. Yine işleri düzenli olarak yürütmekte fayda var. Yurt dışındaki risklerin son derece ciddi olduğunu bilelim, hiçbir zaman için özellikle borçlanmada aşırı gitmeyelim. Borçlanmalarda uzun vadeyi ve TL'yi tercih etmeye çalışalım'' dedi.