-Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'den açıklama İSTANBUL (A.A) - 03.02.2012 - Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, ''30 Aralık 2011 tarihinde mahkeme tarafından müvekkilimiz hakkında suç duyurusunda bulunulması, 5 Ocak'ta kısa bir süre içinde ifadeye çağrılması, iddianamenin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararını açıklaması beklenmeksizin dün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi dikkat çekicidir'' görüşlerini savundu. Sezer, yaptığı yazılı açıklamada, 6 Ocak'ta eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklandığı, 12 Ocak'ta Anayasa'nın 148. maddesi gereğince göreve ve tutuklama kararına itiraz edildiğini hatırlatarak, şu görüşlerini dile getirdi: ''17 Ocak'ta göreve ve tutuklama kararına yapılan itiraz, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. 20 Ocak'ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edilerek Türkiye'deki saygın ve değerli hukukçuların belirttiği şekilde, telafisi mümkün olmayacak zararlara meydan verilmemesi için Anayasa'nın 148. maddesi gereğince soruşturma dosyasının derhal istenmesi talep edilmiştir.'' 26 Ocak'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edildiği bildirilen ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilecek karara kadar beklenilmesi talep edildiği anlatılan dilekçede, dün de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ayrıca bir hukuki mütalaa sunulduğu aktarıldı. İddianamede yer alan suçlamalar ile tutuklama kararına gerekçe gösterilen suçlamaların aynı olduğuna işaret edilen dilekçede, şöyle denildi: ''Suçlamalardan birisi, 'Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme'dir. Anayasa'nın 117. maddesine göre Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin Komutanı olup, savaşta Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanı namına yerine getirir. Bir kimseye aynı zamanda, hem Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanı, hem de silahlı terör örgütünün yöneticisi demenin, her şeyden önce Türk Silahlı Kuvvetlerine ve onun komutanına yöneltilebilecek en ağır suçlama olduğu kanaatindeyiz. Bu suçlamanın kişisel sınırda kaldığını iddia etmek de düşünülemez. Çünkü suçlamalar, müvekkilimizin yalnızca Genelkurmay Başkanlığı görev süresini kapsamaktadır. Diğer suçlama ise 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme'dir. Bu suçlamanın temel dayanağının, 'İnternet üzerinden hükümet aleyhine propaganda yapılması' iddiası olduğu düşünülmektedir. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 29 Temmuz 2011 tarihinde kabul edilen iddianameye bakılır ise daha önceki yıllarda işletilmeye başlanmış internet sitelerinin ilgili kanuna şekil ve teknik açıdan uyumlu olmadıkları için, Şubat 2009'da kapatılmış oldukları, iddianame eklerinde bulunan tespit raporlarında ise 30 Ağustos 2008'de kapatıldıkları, bu tarihe kadar da bu sitelerde güncelleme yapılmadığı görülür. Dolayısıyla Şubat 2009'dan 30 Ağustos 2010 tarihine kadar Genelkurmay Başkanlığının resmi internet sitesi hariç, işletmekte olduğu herhangi bir site bulunmamaktadır.''