Gündem

'Başbuğ yetkisini aşdı,suç işledi, yargılayın!'

Türkiye'nin aydınları Genelkurmay Başkanı’nın Mardin’de yaptığı açıklamalarla yetkisini aşıp suç işlediğini savunuyorlar.

28 Eylül 2009 03:00

T24- Bir grup aydın, bugün İstanbul Sultanahmet Adliyesi’ne giderek Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda Başbuğ’un 21-22 eylülde yaptığı siyasi nitelikte konuşmalarla yetki alanının dışına çıktığı ve Askerî Ceza Kanunu’na göre suç işlediği belirtiliyor.

Baskın Oran, Ufuk Uras, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Oya Baydar, Sezgin Tanrıkulu, Mithat Sancar ve Cengiz Algan tarafından verilen dilekçenin metni şöyle: “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ 21-22 eylül tarihlerinde Güneydoğu sınır bölgesinde yaptığı konuşmalarda kendine kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıkmış, siyasi nitelikte konuşmalar yapmıştır. Bu konuşmalar Askerî Ceza Kanunu’nun 148’nci maddesinin C bendine göre suçtur.

Adı geçen Madde 148 ‘Siyasi Faaliyette Bulunanlar’ başlığını taşımakta olup ‘(...) siyasi amaçla nutuk söyleyen, demeç veren, yazı yazan veya telkinde bulunanlar (...) fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde 1 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar (...)” hükmüne girmektedir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında söz konusu demeçlere ilişkin soruşturma açılması için suç duyurusunda bulunmaktayız.

Gereğinin yapılmasını arz ve talep ederim.”

Başbuğ neler söylemişti?'

'Siyaset ağaları var'

Bayramda Güneydoğu’ya giden Başbuğ, yaptığı açıklamalarda şunları söylemişti:

» Özellikle bu bölgedeki insanlarımız, vatandaşlarımız, Doğu Anadolu dahil olmak üzere ağalardan çekti. (...) Temel sorunlardan bir tanesi de bu halkımızı siyaset ağalarından, terör ağalarından kurtarılmasıdır.

» “Bölünecek miyiz?” diye tedirginlik oluşuyor (...) Bana, “Komutanım ne oluyor?” diye soruluyor. “Ciddiye almayın. Açık oturumları dinlemeyin. Seyretmeyin şu televizyonları” diyorum.

» Kürtçe eğitim diye bir sorun var mı? Ben olduğu kanaatinde değilim. (...) Ana dil anneden babadan öğrenilir. Ana babaya, ‘Kürtçe öğretme’ diyen mi var?

Uras, yaşanan gelişmeleri değerlendirdi:

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu dilekçesi verdikten sonra basın mensuplarına grup adına açıklama yapan Ufuk Uras, "Bu başvurunun bizim açımızdan önemi, Askeri Ceza Kanunu'na göre yaptığımız suç duyurusunun bu ülkede hiç kimsenin imtiyazlı bir yurttaş olmadığı, askeri bürokrasinin devlet memurlarının görev ve yetkilerinin dışına çıkması durumunda cezalandırılma müeyyedesi olup olmadığını görmekti. Yani bu ülkenin Genelkurmay Başkanı da olsa bir tür ceza muafiyetinin olmamasını gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Yargı ve meclis düzeyinde sürecin takipçisi olacaklarını belirten Uras, "Umarım Türkiye Cumhuriyeti bütünü, yurttaşları ve devlet memurları da dahil hukukun temel ilkelerine uyarlar. Çünkü bir dizi kamu görevlisi arkadaşımız, siyasi faaliyeti nedeniyle ciddi sorunlarla karşılaşırken askeri bürokrasinin bundan muaf olması kabul edilemez" diye konuştu.

"Her tür açılım"a destek

Her türlü açılımı desteklediklerini de ifade eden Ufus Uras, "Ama bu açılmadan çok saçılmaya döndü. 'Kürt meselesinde bir açılma yapacağız' deyip arkasından sınır ötesi operasyon kararı almak çok anlamlı değil. Eğer bir açılma yapılacaksa buyurun 2010 bütçesi! Gelin bunu savaş bütçesi değil, barış bütçesi yapalım. Gelin Seçim Yasası'nı değiştirelim, eğer 1 yıl sonra olacaksa. Oy hırsızlılığı yapmayalım. CHP veya AKP'nin el ele verip yüzde 10 anlaşmasını ortadan kaldıralım. Gelin Anayasa değişikliği yapalım. Kapsamlı bir af yapalım. Silahlı siyasetin, açık siyasete geçişinin koşullarını oluşturalım ki, çocuklarımız ölmesin, analar ağlamasın. O yüzden tek güç vardır TBMM. TBMM dışında kendine güç hükmedenlerin, bunlar ister bürokrasi olsun, ister başkaları olsun hukukun müeyyedelerine hazırlıklı olması lazım. Bu ülkede hiç kimsenin ayrıcalıklı konumu olmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Sivillerin Genelkurmay'a suç duyurusu

Ufuk Uras, "İlk defa sivillerin Genelkurmay Başkanlığı'na suç duyurusu. İstediğiniz bir sonuç çıkarsa siyasetin sivilleşmesi adına önemli ve ilk adım gibi bir değrlendirme yapacak mısınız?" sorusuna şu cevabı verdi:

"Tabii yapacağız. Benim gördüğüm yaygın bir kanıksama hali var. Bu kanıksanmış. Defalarca devlet memurları, askeri bürokrasinin en üst yöneticileri siyasi faaliyette bulunuyor. Bu bir kanıksama hali. En tehlikeli şey kanıksamak. Biliyorsunuz filleşme diye bir şey var. Filleri terbiye etmek için küçükken bir kazığa bağlarlar büyüyünce artık o kazığı sökmek istemez. Kanıksamıştır. Toplumun da filleşmesi kötü bir şey. Kanıksamayalım ve kim olursa olsun herkesin demokrasiye, sivil siyasete, hukukun üstünlüğüne uymasını sağlayalım. Bu bizim için ilk adımdır. Bunun takipçisi olacağız. Çünkü yasalar benim gördüğüm kadarıyla genelkurmay başkanını adeta cezadan muhaf olduğunu varsayarak yargılayacak bir merci koymamış. Ben dahil bu ülkede herkes yargılanma durumunda. Ama askeri bürokrasi yargılanamıyor. Bunu aşarsak bence Türkiye'nin önü açılır."

Açılımın hakiki olması gerektiği belirten Ufuk Uras, bu konuda AKP'nin pragmatik, CHP'nin ise statükocu davrandığını ileri sürdü. Uras, suç duyusu dilekçesinde kendisiyle birlikte Mebuse Tekay, Oya Baydar, Baskın Oran, Cengiz Algan, Ahmet İnsel, Aydın Engin, Mithat Sancar ve Sezgin Tanrıkulu'nun da şikayetçi olarak bulunduklarını ifade etti.

Dilekçenin Askeri Savcılığa gönderileceğini söyleyen Ufuk Uras, siyasi nitelikte konuşmalar nedeniyle Orgeneral Başbuğ'un Askeri Ceza Kanunu'nun 148/c. bendine göre 1 aydan 5 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep ettiklerini belirtti.

Aydınlar ne dedi?


Baskın Oran: Kemalistlere dipnot

Türkiye’de eğer bazı meslekler ve insanlar ayrıcalıklı değilse, T.C. kanunları herkese uygulanır. Genelkurmay Başkanı Askerî Ceza Kanunu’nun 148. maddesini sürekli ihlal etmektedir. Bu suç duyurusundan iki şeyi öğreneceğiz. Birincisi, Genelkurmay Başkanı T.C. kanunlarına tâbi mi yoksa onun üzerinde mi? İkincisi, Genelkurmay Başkanı’nı bu ülkede kim sorgulayacak, kim mahkemeye verecek? Deniyor ki, ordunun ülkeyi koruma-kollama görevi var. Ama o kanun 1960’da askerî darbeyle birlikte gelmiş bir kanun. Siyasi nitelikte konuşmalar yapmayı yasaklayan kanun ise 1930’da Atatürk zamanında konmuştur. Bu da Kemalizm’i çok sevenlere bir dipnot.

Oya Baydar: Bu tür suç duyurularından geçmişte sonuç alamadık

Suç duyurusu, bu ülkede sivilleşmenin sağlanabilmesi için, militarizmin baskılarının azaltılması için, herkesin kendi görev alanında kalması için atılmış küçük adımlardan biri. Bu tür suç duyurularından geçmişte sonuç alamadık. Ama bu böyle oldu diye geri çekilmenin bir anlamı yok. Bu adımla kamuoyunda farkındalık yaratılabilir. Belki bazıları kızacak ama insanların bunlara alışması lazım. Bizim hiç kimseye bir düşmanlığımız yok, sadece herkesin kendi alanında kalmasını istiyoruz.

Mithat Sancar: Hukukun ihlal edildiğini herkes biliyor

Genelkurmay Başkanı’nın siyasi nitelikli açıklamalarıyla hukuku ihlal ettiğini herkes biliyor. Ama bu normalmiş gibi davranılıyor. Türkiye bir hukuk devletidir, Genelkurmay Başkanı dahil hiç kimsenin hukuku ihlal etme imtiyazı olamaz. Madem ki bu konuda yargı kendi kendine harekete geçmiyor, biz de suç duyurusunda bulunuyoruz. Ben hukukçuyum. Öğrencilere hukuk öğreten biri olarak bu konuda sessiz kalmayı vicdanım kabul etmiyor. Benim suç duyurusunda bulunma gerekçem bu... “Türkiye’nin gerçeği bu, ordu siyasetin üzerindedir, içindedir” deniyor. Bu açıklamalarla durum meşrulaştırılmaya çalışıyor. Böyle bir anlayış olamaz.