Gündem

Başbuğ ve İnternet Andıcı davası

Hürriyet Yazarı Sedat Ergin, kamuoyunda İnternet Andıcı olarak bilinen davayla ilgili yanıt bekleyen soruları bir araya getirdi

13 Eylül 2011 03:00

 T24-Hürriyet Yazarı Sedat Ergin, kamuoyunda İnternet Andıcı olarak bilinen davayla ilgili yanıt bekleyen soruları bir araya getirdiği yazısında, Orgeneral Başbuğ’un sanık olmamakla birlikte duruşmaya gelip o dönemde karargâhın sorumluluğunu taşıyan en tepedeki komutan olarak ifade vermesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.


Ergin'in, bugün (13 Eylül 2011) yayımlanan "İnternet Andıcı'nda yanıt bekleyen sorular" başlıklı yazısının tam metni şöyle:


Kamuoyunda son günlerde yoğun bir şekilde tartışılan İnternet Andıcı davası dün Albay Dursun Çiçek’in kilit sanık olduğu “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” (Islak İmza) davası ile birleştirilmiş bir şekilde başladı.

Davaların birleştirilmesinin gerisinde, Ergenekon’a atfedilen bu plana iddianamede geniş bir şekilde yer verilerek, Genelkurmay’da hazırlanan internet andıcı ile Çiçek’in hazırladığı ileri sürülen belgenin bir bütün olarak değerlendirilmesi yatıyor.

Uzun bir süre Genelkurmay psikolojik harekât biriminin en önemli yöneticilerinden biri olarak görev yapan Albay Çiçek, her iki davada yer alan “ortak sanık” olarak karşımıza çıkıyor. 



Başbuğ'un mesai arkadaşları tutuklu


Çiçek,
İnternet Andıcı’nı doğrularken ıslak imza tartışmasını yaratan belgenin sahiciliğini kuvvetle reddediyor. Bu konuda birbiriyle çelişen bilirkişi raporlarının bulunması da tartışmalı bir tablo yaratıyor.

Tartışmalı olmayan nokta, İnternet Andıcı belgesinin sahiciliğinin hiç kimse tarafından inkâr edilmemesidir. Buradaki tartışma konusu, andıcın hazırlanmasının dönemin Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral İlker Başbuğ’un bilgisi dahilinde olup olmadığı sorusudur.

Son tahlilde internet andıcı, Orgeneral Başbuğ’un başında bulunduğu karargâhın hazırladığı bir metindir. Dün Silivri’deki mahkemede hâkim karşısına çıkan tutuklu sanıkların önemli bir bölümü Başbuğ’un o dönemde karargâhta maiyetindeki en yakın mesai arkadaşlarıydı.

Burada altı çizilmesi gereken nokta şudur: 1990’lı yılların sonlarından itibaren Genelkurmay’ın psikolojik harekât birimi tarafından 46 kadar internet sitesi servise konulmuştur. Bunlar arasında Ermeni soykırım iddiaları ya da Türk-Yunan sorunlarıyla ilgili resmi Türk tezlerini anlatmak amacıyla yayın yapanlar olduğu gibi, “irtica.org” gibi doğrudan irticai akımları değerlendirmek üzere kurulan siteler de vardır.



'İrtica.org' neye odaklandı?


Savcı Cihan Kansız’ın iddianamede belgeleriyle ortaya koyduğu en önemli olgulardan biri, özellikle “irtica.org” ve “türkatak.gen.tr” adlı bir başka sitede, doğrudan seçilmiş hükümeti hedef alan eleştirel, suçlayıcı yayınların yapılmış olmasıdır.

Savcı, özellikle Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adaylıklarına karşı çıkan, Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını eleştiren, ardından AK Parti’ye açılan kapatma davasını destekleyen nitelikte yayınlara dikkat çekiyor. 

İddianamenin eklerindeki 24 numaralı klasörde yer alan emniyet değerlendirme raporuna bakıldığında da irtica.org sitesinin 2006 yılında bir kez güncellendiği, buna karşılık Cumhurbaşkanı seçiminin yapıldığı 2007 yılında 21 ve kapatma davasının açıldığı 2008 yılında 7 kez güncellendiği anlaşılıyor. Sitenin en son güncellendiği tarih 20 Haziran 2008’dir.

İddianamenin büyüteç altına yatırdığı türkatak.gen.tr’nin ise ilk kez 2001’de faaliyete geçtiği, aynı yıl 8 kez güncellendiği ve 2008 yılına kadar düzenli bir şekilde yeni sayfalar açıldığı ortaya çıkıyor. 2002’de 8, 2003’te 14, 2004’te 18, 2005’te 29, 2006’da 11, 2007’de 14  ve 2008’de 2 kez güncellenmiş bu site.
Taraf gazetesinin 2 Şubat 2009 tarihinde bu siteleri Genelkurmay’ın yönettiğine ilişkin bir haberi yayımlamasından sonra 46 sitenin yayını durdurulmuştur. Ardından psikolojik harekât amaçlı bu siteleri disiplin altına almak amacıyla hepsinin tümüyle kapatılarak, bunların yerine 4 yeni site kurulmasına karar verilmiştir. Bu amaçla hazırlanan ve iddianamenin ana konusunu oluşturan 2 Nisan 2009 tarihli andıçta, bu sitelerin konuları 1) Terör örgütleri, 2) Laiklik karşıtı eylemler, 3) Kurumu tanıtma, 4) İç ve dış kamuoyunu bilgilendirme şeklinde saptanmıştır.



Başbuğ'un mahkemeye gelmesi kaçınılmaz


Sanıklar savunmalarında muhtemelen, tasarlanan sitelerin yasadışı bir amacı hedeflenmediğini, ayrıca hiçbir zaman yayına girmediğini vurgulayacaktır. Taraf’ın haziran ayında Çiçek’e atfedilen ıslak imza belgesini yazmasından sonra Genelkurmay’ın ilgili biriminde eski sitelere ilişkin bütün arşivler imha edilmiş, andıçla kurulması kararlaştırılan 4 sitenin faaliyete girmesinden de vazgeçilmiştir.

Buna karşılık Savcı Kansız, bu 4 siteye ilişkin hazırlığın yapılmış olmasını eski sitelerle ilgili faaliyetlerin doğrudan bir uzantısı olarak görüyor ve bu tasarımı Ergenekon’la da bağlantılı olarak hükümete karşı “kara propaganda faaliyeti” olarak tanımlıyor.

Orgeneral Başbuğ’un sanık olmamakla birlikte duruşmaya gelip o dönemde karargâhın sorumluluğunu taşıyan en tepedeki komutan olarak ifade vermesi kaçınılmaz gözüküyor.