Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı “Bin yıllık Komşumuz Ermeniler ve Bir Asırlık Mesele: Demokratikleşme Sürecinde Yeni Yaklaşımlar” isimli kitap yayımladı. Kitaba göre Ermenilerin zorla yurtlarından edilmesi sırasında yaşananlar “istenmeyen bazı aksaklıklar”.
Encyclopedia Britannica’da, 1 milyon 200 bin Ermeni’den 600 bininin Suriye Çölü’ndeki Deyrizor’a götürülürken öldüğü belirtiliyor. Ölen Ermenilerin korunmadığı ve aç bırakıldığı ise Başbakanlığın yayımladığı kitapta itiraf ediliyor: “Osmanlı Hükümetinin tehcir edilen Ermenilerin bakımı, koruması ve yeterli beslenmesi yönünde planlama yapılmasına rağmen uygulamada istenmeyen aksaklıklar ve suistimaller Ermenilerin çoğunun bu döneme ait zihinlerinde kazınmış acı hatıralara sahip olmasına sebep vermiştir.”
Başbakanlığın yurt anlayışı
Tamer Arda Erşin'in Evrensel'de yayımlanan haberine göre, kitaptaki bazı ifadeler de dikkat çekiyor. Tehcir kelimesi tırnak içinde verilmezken, kelimenin anlamı olan zorunlu göç aynı cümlede tırnak içinde veriliyor. Söz konusu cümle şöyle : “Osmanlı Hükümetinin uyguladığı tehcir ülke içinde bir yerden bir başka yere nakletme olan ‘zorunlu göç’ olarak uygulanmıştır.” Ayrıca Ermenilerin yaşadıkları bölgeyi yurt olarak görmeleri Başbakanlık için yanlışmış: “ Tehcir özellikle Ermeni Diasporası’nın ifade ettiği, yurt dışına çıkarma anlamındaki ‘deporatation’ şeklinde olmamıştır.” Döneme ait kayıtlarda Osmanlı Devleti’ndeki görevlilerin Ermenilere saldırıda bulunduğu kitapta kabul ediliyor: “Döneme ait bazı vesikalar Ermeni konvoylarına karşı suç işleyen bazı devlet görevlilerinin varlığını teyit etmekte ancak Osmanlı Hükümetinin söz konusu olayların yaşanmasını amaçlamadığını, aksine, bu suç işleyenleri cezalandırdığını ispatlamaktadır.”
‘İç güvenlikle' çelişen Türkiye
AKP yöneticilerinin “Tek Türkiye, tek vatan, tek millet, tek bayrak” söylemlerine rağmen kitabın ‘Yeni Türkiye’ başlığıyla yer alan bölümünde, AKP hükümetinin farklılıklara duyarlı olduğu iddiası yer alıyor: “Bu yeni dönemde ‘farklılıkların tehdit değil zenginlik olduğu’ görüşü esas alınarak toplumun tüm kesimlerini kucaklayıcı politikalar yürütülmüş ve geçmiş dönemlerde yaşanan mağduriyetlerin telafisine yönelik tedbirler geliştirilmiştir.”
Meclisten yeni geçen ‘İç Güvenlik Paketi’yle çelişen ifade dikkat çekiyor: “Güvenlik politikalarında milleti ve vatandaşı ‘tehdit’ olarak görme yaklaşımına son verilerek, milletin tarihin derinliklerinden süzülüp gelen sağduyusuna güvenen bir anlayış benimsenmiştir.”
