Gündem

Başbakan yine İsrail'e çattı!

Başbakan Erdoğan, 4. Din Şurası'nda yaptığı açıklamalarla İsrail'e yüklendi.

12 Ekim 2009 03:00

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bazı ülkelerde çocuklar, gözlerini refaha, huzura, en gelişmiş eğitim ve sağlık imkanlarına açarken, bir başka yerde çocuklar yokluğa, yoksulluğa, çaresizliğe, savaşa, çatışmaya, kitle imha silahlarına, fosfor bombalarına açabiliyorlar" dedi.

İsrail: Ankara, tatbikata katılmamızı istemedi

Başbakan Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca Bilkent Otel'de düzenlenen 4. Din Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada, şuranın, Türkiye'ye, tüm insanlığa hayırlı olmasını temenni etti.

Erdoğan, şurada, Türk milletinin olduğu kadar tüm insanlığı ve tüm dünyayı yakından ilgilendiren sorun alanları üzerinde beyin fırtınası gerçekleştirerek, bilim ve fikir insanlarının güncel sorunlara cevap arayacaklarını kaydetti.

Bilim insanları ve düşünürlerin, köklü problemler karşısında bakış açısını da kapsayacak şekilde genel bir durum değerlendirmesi yapmalarının, meseleleri derinlemesine irdelemelerinin gerekli olduğunu belirtmek istediğini ifade eden Erdoğan, geçen hafta IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarının İstanbul'da yapıldığını hatırlattı.

Çok sayıda katılımcının, küresel ekonomiyi, ekonomik krizi ve dünyanın geleceğini konuştuğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orada, yıllık toplantının açılışında da ifade ettim; bugün dünyanın bir bölümü varlık içinde, her türlü imkan ve fırsattan istifade ederek, hatta lüks ve israfı bir hayat tarzı haline getirirken, onlardan çok daha fazla insan, günde bir dilim ekmek bulmaktan zorlanıyor. Dünyanın bir bölümünde insanlar, süpermarketlerde alışveriş arabalarını tıka basa dolduruyor, sınırsız şekilde harcıyor, sınırsız şekilde tüketiyor.

Dünyanın başka coğrafyalarında, 1-2 dolar karşısında 18 saat çalışmak zorunda olan insanlar var. Bunu görüyoruz. Bazı ülkelerde çocuklar, gözlerini refaha, huzura, en gelişmiş eğitim ve sağlık imkanlarına açarken, bir başka yerde çocuklar yokluğa, yoksulluğa, çaresizliğe, savaşa, çatışmaya, kitle imha silahlarına, fosfor bombalarına açabiliyorlar.

"İslam'a fatura kesilmeye gayret edildi"

Küreselleşmenin, bu boyutunu görmezden gelmek, işte bugün içinden geçtiğimiz küresel finans krizine zemin hazırladı. Gelişmiş dünya, bu tabloyu, bu manzarayı, bu adaletsizliği görmemek, duymamak, hissetmemek noktasında ısrarcı olursa, geleceğin çok daha karanlık bir tablo olarak şekilleneceği de artık çok net görülebiliyor. Artık dünyadan yükselen çığlığa, mazlumların sesine, mağdurların feryadına kulak vermek, onları duymak, dinlemek zorundayız. Hele hele bu biz Müslümanlar için çok daha farklı bir önem ifade etmektedir.

Bu gidişe 'dur' diyecek, bu adaletsizliği adalete çevirecek, müşahhas karşılıklar, somut karşılıklar, uygulanabilir alternatifler üretmek zorundayız. Irak işgal edildi. Bağdat ve Basra, tüm insanlığın televizyonları başında izlediği, canlı yayınlarla, bombardıman edildi. Aynı şekilde Gazze'de masum çocukların üzerine yağan fosfor bombalarını, tüm dünya, tüm insanlık rahat koltuklarında, emniyetli yuvalarında seyretti. Ama bunlar yapılırken uluslararası tartışma platformlarında zaman zaman ne yazık ki 'İslami terör' ifadelerini kullanmak suretiyle, Müslümanlara ve İslam'a fatura kesilmeye gayret edildi.

Bunlara karşı çok ciddi bir duruşun, omurgalı bir duruşun, haysiyetli, onurlu bir duruşun olmasını ne İslam dünyasında ne de farklı objektif bakabilecek mercilerde beklerdik ama göremedik, duymadık. Bunu başarmamız lazım. Bunu yapmamız lazım. Bütün bu olaylar olurken, gazetelerin 3. sayfalarını dolduran ve kanlarımızı donduran insanlık dışı manzaralar sanki bir başka dünyada, bir başka boyutta, bir başka evrende yaşanıyormuş gibi, vicdanların yanına uğramadı uğramıyor."

'Böyle bir manzara karşısında...'

Böyle bir manzara karşısında, sessiz, tepkisiz, eylemsiz kalmanın elbette mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Modern dünyanın bu içler acısı ve umut vadetmeyen bir kısım olumsuzlukları karşısında yeni bir söylem ortaya koymak, bu güncel meselelere karşılık olacak cevaplar üretmek, siyasetçilerle devlet adamlarıyla birlikte hatta daha da çok bilim insanlarının, düşünürlerin ve elbette din adamlarının mesuliyetindedir" dedi.

Şuranın, ana başlığının, "sosyal problemler karışında din ve diyanet" olarak konulmasının kendisine göre çok isabetli olduğunu belirten Erdoğan, şuranın, bu soru ve sorunların cevabını bulması ve vermesi gerektiğini dile getirdi.