Gündem

Başbakan Yıldırım'ın şortlu kadına tekme yorumu: Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın!

Yıldırım, üniversitelerdeki ihraçlara ilişkin şikâyetlerin fazlalığına dikkat çekti

22 Eylül 2016 08:32

Başbakan Binali Yıldırım, Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan ile mülâkatında, ‘FETÖ’ soruşturması kapsamında yaşanan mağduriyetlerden, soruşturmaların seyrine, genç bir kadına şort giydiği için yapılan tekmeli saldırıdan, saldırganın önce serbest bırakılıp sonra tutuklanmasına kadar bir çok konuda görüşlerini açıkladı. Yıldırım, özellikle üniversitelerde yapılan ihraçlara ilişkin şikâyetlerin fazlalığına dikkat çekerken, mağduriyetler konusunda “Mağduriyetler konusunda biraz mübalağa yapıldığı doğrudur” ifadesini kullandı. Hemşire Ayşegül Terzi’nin şort giydiği için saldırıya uğramasına da değinen Yıldırım, “Normal bir insanın yapacağı bir iş değapil ytığı. Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın…” dedi. 

Yıldırım, Ayşegül Terzi’ye saldıran Abdullah Çakıroğlu’nun serbest bırakılıp, tekrar gözaltına alınarak tutuklanmasına ilişkin de, “İşe kitabi bakılıyor, işin toplumsal tarafı nedir, toplumdaki karşılığı nedir düşünülmüyor. Kanuna göre birisine fiili bir saldırıda bulunmanın durumu nedir, ona bakılıyor. Sonra düzeltiyorsunuz ama düzeltme hasarı ortadan kaldırmıyor.” yorumunu yaptı.

Hatalar olabilir: Bu çok kapalı bir örgüt... Sinsi, takiyeci, şeffaf değil. Hedefine ulaşma adına her şeyi meşru sayan bir anlayışı var. Bu nedenle yaşla kuruyu birbirinden ayırt etmenin zorlukları var. Yüzde yüz hatasızız iddiasında bulunmak doğru değil. Mutlaka yanlışlar olabilir, hatalı kararlar olabilir. Ama mağduriyetlerin ortadan kaldırılmasının yolunu açık tutuyoruz, önemli olan budur.

Hep uyardık: Bu süreçte hep şunu söyledik: Çok titiz davranalım, intikam duygusu ile hareket etmeyelim, adaletle hareket edelim. Yaş ve kuru bir arada olmasın, sapla saman birbirine karışmasın. Olabildiğince titiz davranma gayreti içinde olduk.

Kolay değil: Takdir edersiniz ki karşımızdaki yapı Türkiye’nin her köşesinde örgütlenmiş. Poliste, yargıda, eğitim camiasında, iş dünyasında, askerde... Çok geniş bir yapı... 15 Temmuz’da bu yapı içinde aleni olarak yer alanlar ortaya çıktı. Çıkmayanların tespitinde ise işin o kadar kolay olmadığını gördük. Buna rağmen eldeki imkânlar ölçüsünde titiz çalışıldı.

Şikâyetler geldi: Listeler açıklandıktan sonra teşkilatlarımıza, bakanlarımıza, bize “Biz mağdur olduk, haksız yere atıldık” diye şikâyetler gelmeye başladı. Cumhurbaşkanımızın “Kurumlar bir yarış içine girmiş gibi” şeklinde bir beyanatı oldu.

Yanlışlar düzeltilecek: İtirazlar için değerlendirme merkezleri kuruldu. Her ilde var bu merkezlerden. Buralara gelen talepler değerlendirilecek ve tekrar gözden geçirilecek. Ama bunu hemen, bugünden yana yapacağız diye bir şey yok. Talepler gelecek, bunları değerlendireceğiz ve yanlış varsa mutlaka düzelteceğiz.

“Git işine” demeyiz: “Git işine kardeşim, ben anlamam” mantığıyla hareket edemeyiz. İster vilayete ister ilgili olduğu bakanlığa ister Başbakanlığa... Fark etmez, hangi seviyede müracaat edilirse edilsin sonuçta onların tümü bir iletişim ağı içinde bir araya getirilip değerlendirilir.

Mübalağa var: (Mübalağa var mı sorusu üzerine) Mağduriyetler konusunda biraz mübalağa yapıldığı doğrudur. Ama belirli bir oranda mağduriyet çıkabilir. Özensiz değerlendirmeler yapılmış olabilir. Özellikle üniversite camiasında sanki biraz daha fazla şikâyet var. Oraya daha çok yoğunlaşıyoruz. Ama diğer kurumlarda da mutlaka haklı beyanlar çıkacaktır. Çok aşırı bir sonuç çıkmaz.

Merhamet değil adalet: Biz kimsenin haksız yere işinden olmasını istemeyiz. Herkesin geleceği var, çocuklarının geleceği var. Merhametle değil adaletle hareket edeceğiz... 15 Temmuz günü göğsünü kurşunlara siper eden şehitlerimize karşı sorumluluğumuz var. Yaralanan gazilerimize karşı sorumluluğumuz var. Hepsini unutacak mıyız? Böyle bir şeye hakkımız var mı? Bu beladan bu ülkeyi kurtarmamız lazım. Bu küresel bir terör örgütüdür ve Türkiye bu örgütü bütün kurumlarından temizlemelidir.

Örgütün durumu: (Örgütün durumu nedir, kolu kanadı kırıldı mı sorusu üzerine) Epey mesafe aldık ama daha yapacağımız şeyler de var. Ciddi mesafe aldığımızı söyleyebilirim.

 

O adamın yaptığı normal insanın yapacağı iş değil

 

Şort giydi diye belediye otobüsünde bir kadına tekme atan adamı da sordum Başbakan Binali Yıldırım’a. İşte Başbakan’ın bu konuyla ilgili sözleri:

Normal biri değil: Ben onun normal bir adam olduğunu düşünmüyorum. Normal biri değil. Çünkü normal bir insanın yapacağı bir iş değil yaptığı. Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın... Bu adamın geçmiş kayıtlarına bakılırsa bir tıbbi sorunu olduğu çıkacaktır. Hal ve hareketlerinde de bir gariplik var. Gülüyor mülüyor.

Adalette sıkıntı: Gözaltına alındı, serbest bırakıldı, sonra tutuklandı. Bizim adalet sistemimizde de bir sıkıntı var. İşe kitabi bakılıyor, işin toplumsal tarafı nedir, toplumdaki karşılığı nedir düşünülmüyor. Kanuna göre birisine fiili bir saldırıda bulunmanın durumu nedir, ona bakılıyor. Sonra düzeltiyorsunuz ama düzeltme hasarı ortadan kaldırmıyor.

Yaşam tarzı kaygısı: Türkiye’de yaşam tarzıyla ilgili kaygılar, bir sıralama yapsanız 15. sırada gelir. Türkiye gerçekliğiyle alakası yok. CHP’nin yegâne sermayesiydi bu ama bitti. İnsanların önceliği terör, ekonomi, işsizlik, gelir dağılımı sorunu…


Yazının tamamını okumak için tıklayın