Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ken seçim kararıyla "seçim ekonomisi"ne ilişkin endişelerin bir miktar sınırlanacağına dikkati çekerek, "Türkiye yeniden bir sıçrama dönemine girecek" dedi.
NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Şimşek, uluslararası piyasalarda cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerinin erkene alınması kararının nasıl değerlendirildiğinin sorulması üzerine Şimşek, bu kararın piyasalar tarafından hem doğru hem de olumlu karşılandığını söyledi.
"Erken seçim kararı soru işaretlerini kaldırdı"
Şimşek, normal şartlarda yapılacak seçim takviminin 1,5 yılın üzerinde bir vadeyi içerdiğine dikkati çekerek, bu dönemde her ne kadar reform çalışmaları planlansa da bu sürede seçim atmosferi nedeniyle bir belirsizlik algısının olabileceğini, erken seçim kararının ardından yatırımcıdaki soru işaretinin kalktığını vurguladı.
Erken seçim kararıyla belirsizliğin azaldığını belirten Şimşek, normalde sadece Türkiye'de değil, bütün ülkelerde sahada seçim atmosferinin biraz gürültülü olduğuna, bu sürecin de kısaldığına işaret etti.
Şimşek, şöyle konuştu:
"Eskiden, seçim olacağı zaman net bir sonuç yoksa piyasa 'Aman' diyordu. Şimdi demiyor, neden? Çünkü hükümet sistemi değişti, seçimin hemen sonrasında seçilecek cumhurbaşkanı hemen hükümetini kurarak işe başlayacak. 5 yıl gibi bayağı uzun bir süre önü açık, reform yapmak, doğru politikaları uygulamak açısından. Eskiden öyle miydi? 7 Haziran'ı hatırlıyorsunuz, seçim sonuç vermeyince geçici hükümetler... Türkiye zaten neden sistemini değiştirdi? Bu belirsizlikleri azaltmak, siyasi istikrarı pekiştirmek için. Millet sandıkta kararını verecek ama kim seçilirse seçilsin 5 yıl ülkeyi yönetecek. Piyasalar olumlu bakıyor. Neden? Birincisi belirsizlik azalacak, ikincisi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimiz için Türkiye'nin önü açık, üçüncüsü tabii ki tekrar reformların hızlı bir şekilde gündeme alınması var olan sorunların çözülmesine fırsat sunuyor. O nedenle yatırımcılardan ciddi bir kaynak akışı olmaya başladı. Ben Washington'da gruplar halinde 200'ü aşkın yatırımcının olduğu kitleyle bir araya geldim. Genel anlamda siyasete, seçime ilişkin fazla soru yok, daha çok enflasyon, para politikası, cari açık gibi bizim bildiğimiz sıradan makro ekonomik konular vardı. Onlar da zaten önemli, odaklanacağımız konular."
"Türkiye yeniden bir sıçrama dönemine girecek"
Şimşek, erken seçim kararıyla "seçim ekonomisi"ne ilişkin endişelerin bir miktar sınırlanacağına dikkati çekerek, Türkiye'nin birçok seçim geçirdiğini, bütün bunlara rağmen mali disiplinini koruduğunu söyledi.
Türkiye'nin AK Parti hükümetleri döneminde çok net bir performans sergilediğini vurgulayan Şimşek, seçim ekonomisine ilişkin "Türkiye, AK Parti hükümetleri döneminde velev ki birtakım tedbirler, kararlar alsa da bunu düzeltecek ve mali disiplinini devam ettirecek bir performansa, geçmişe, tecrübeye ve kararlılığa sahip. Onun için o konuda kaygılanmaya gerek yok diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik çok önemli reformlar açıkladıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu saatten sonra mutfak çalışmaları devam edebilir. Yeni hükümet kurulduktan hemen sonra bu reformlar öne alınarak çok hızlı bir başlangıç yapılabilir. Türkiye ne zaman kapsamlı, güçlü bir reform yapsa Türkiye sınıf atlıyor. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde AK Parti hükümetleri çok güçlü bir reform programı uyguladı. Türkiye'de kişi başına milli gelir 3 bin 500 dolardan 10 bin 600 dolar civarına çıktı. Bu çok önemli bir sıçramadır. Benzer bir sıçrama için ikinci, üçüncü nesil dediğimiz, şu anda kısmen peyderpey yaptığımız reformları çok hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Seçimin önemli bir bileşeni de, sanayi dönüşümünü, 4. sanayi devriminin gerektirdiği bütün ekosistemi güçlendirecek gelecek vizyonu olması lazım. Geçmişi tartışmak değil, geleceği konuşmamız lazım. Gelecek de bu noktadadır. İnanıyorum ki bu Türkiye'nin önünü açacak bir seçimdir. Çünkü bu 5 yıllık bir perspektif olacak ve bu perspektifle Türkiye yeniden bir sıçrama dönemine girecek."
"Enflasyonla mücadelemiz devam edecek"
Şimşek, yıl sonuna oranla enflasyonda 1,7 puanlık düşüş olduğunu anımsatarak, piyasalardaki en büyük belirsizliğin para politikasına ilişkin olduğunu dile getirdi.
Enflasyonla mücadelenin önemine işaret eden Şimşek, "Biz hep hükümet olarak, gerek Gıda Komitesi üzerinden gerek maliye politikası üzerinden gereken desteği veriyoruz. 'Merkez Bankası da gerekeni, gerektiği noktada yapar.' dedik. Bu noktadaki tedirginlik, belirsizlik bir şekilde azalmış durumda. Nitekim piyasalarda yansıma bu çerçevede." değerlendirmesinde bulundu.
Liradaki değer kaybının enflasyonun tek haneye inmesini geciktirdiğini anlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Biz lirada bu kadar hızlı değer kaybı öngörmüyorduk. Burada temel sorun lira. Liradaki hızlı değer kaybı enflasyonun tek haneye inmesini en azından geciktirdi, öteledi. Para politikasının etkisi biraz gecikmeli çalışır. Faizi veya diğer tedbirleri bugün devreye soksanız onun etkisi zaman alıyor. İnanıyorum ki belirsizliklerin azaldığı, reformların ana gündem maddesi olduğu, seçimlerin aradan çıktığı, maliye politikasının destekleyici olduğu bir ortamda enflasyon eninde sonunda tekrar aşağı yönlü trende girer ama tek hane, kur nedeniyle şu anda ilk çeyrek için mümkün olmadı. Lirada çok ciddi değer kazanma söz konusu olmazsa kısa vadede zor görünüyor. Yine de Merkez Bankamızın bu noktadaki mücadelesi, hükümetimizin Gıda Komitesi, maliye politikasının destekleyici unsurları üzerinden mücadelesi devam edecek. Enflasyon, geçici kur şokları nedeniyle yüzde 10'un üzerinde, bir süre burada kalabilir. Eninde sonunda güçlü bir mücadeleyle tek haneye düşürülebileceğine inanıyorum."
"Türkiye bu sorunu kalıcı olarak çözebilir"
Türkiye'de yatırım iştahının yüksek olduğunu ancak tasarrufların bu kadar yüksek olmadığını belirten Şimşek, tasarruf oranının 12 aylık geriye doğru yüzde 24-25'ler seviyesinde bulunduğunu aktardı.
Şimşek, gelecek dönemde bu konuya çalışacaklarını vurgulayarak, "En önemli gündem maddemiz, var olan tasarrufları üretken alanlara kanalize etmek. Oturup ciddi şekilde tasarrufların doğru alanlara kanalize olması için vergi, teşvik ve kredi politikasını devreye sokacağız. Özetle tasarrufları orta-yüksek, yüksek teknoloji alanlarına yatırım olarak kanalize edebilirsek aslında Türkiye kalıcı şekilde bu sorunu çözebilir. Tasarrufları daha da artırmak bir eksendir." dedi.
Bireysel emeklilikte 11 milyon katılımcıya ulaşıldığını ve yönetilen para miktarının 80 milyar liranın üzerine çıktığını belirten Şimşek, "Bu, uzun vadeli kaynaktır ve yatırımlara gidiyor. Tasarruflar artıyor, artacak. Cari açığın artmasının en önemli sebebi altın ama aslında altın da bir tasarruf." diye konuştu.
Şimşek, dövizle borçlanmaya getirilecek kısıtlamaya ilişkin de şunları kaydetti:
"Döviz geliriniz yoksa ve dövizle borçlanırsanız, kurdaki iniş çıkışlar sizi ciddi şekilde etkiliyor. Bu da paniğe sevk edip reel ekonomiyi, enflasyonu vurabiliyor. Hiç döviz geliri olmayanlar dövizle borçlanıp içeriye yatırım yaptıklarında, dış dünyayla en ufak bir tartışmada, ne kadar haklı olursak olalım, firmalar döviz pozisyon açığı olduğu için hemen açık kapatmak amacıyla döviz piyasasında dolar almaya çalışıyor. Bu ne yapıyor, lira değer kaybediyor, enflasyon ve faiz artıyor. Döviz geliri olanlar dövizle borçlansın. Devletin döviz açığı yok, bilançosu sağlam. Devletle iş yapıyorsanız, özelleştirme, yenilenebilir enerji, yap-işlet-devret gibi devlet dövizle işleme izin veriyorsa, onu da kabul edeceğiz. Özetle, önümüzdeki yıllarda kur riskini yönetenler, yönetebilecekler, dövizle borcu ödeyebilecek kapasitesi olanlar borçlanacak, olmayanlar dövizle borçlanamayacak. Bu, Türkiye ekonomisinin geleceği ve piyasalardaki istikrar açısından son derece kritiktir. Almamız gereken bir tedbirdi aldık, herkes için iyi olacak."