Gündem

Başbakan: Tüm terör örgütlerine savaş açtık; Atatürk'ün dediği gibi ya istiklal ya ölüm!

Başbakan'dan Der Spiegel'e: Kuyruklu yalan haberler yapıyorlar

26 Ağustos 2016 14:51

Başbakan Binali Yıldırım, Cizre saldırısına ilişkin olarak, 11 şehidimiz var. Hiçbir terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti'ni esir alamaz. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda dediği gibi 'Ya İstiklal ya ölüm!'" dedi.

Yıldırım, Alman Der Spiegel dergisinin Cerablus operasyonuyla ilgili "Ankara Kürtleri hedefliyor, uzun sürecek işgal adımı attı" yorumuna tepki göstererek, "Bu dergi herhalde başka bir gezegende yaşıyor. Yalan, hem de kuyruklu haberler yapmayı kendine iş edinmiş. Türkiye DAEŞ ile meşguldür, diğer terör örgütlerini de geldikleri yere yollamakla meşguldür" diye konuştu.

Yıldırım, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile ortak basın açıklaması yaptı.

Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Hain terör örgütünü sevindirmeyeceğiz. Hiçbir terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti'ni esir alamaz. Milletimiz şunu anlasın ve bilsin ki bu terör örgütlerinin tümüne topyekun savaş açtık. Kurtuluş Savaşı'nda gazinin dediği gibi "Ya İstiklal, ya ölüm" ve 79 milyonun kardeşliğine, birliğine, beraberliğine kasteden bu alçaklara her türlü hak ettikleri cevabı vereceğiz. Bugün dünyanın gıptayla izlediği büyük bir eseri tamamlayıp milletimizin hizmetine sunarken kalleş terör örgütü bildik icraatlarını yapmaktan geri durmuyor. Milletimizin geleceği için, ülkemizin refahı için, 2023 hedeflerimiz için yılmadan bir yandan çalışacağız, eserler ortaya koyacağız, bir yandan da bu ülkenin başına bela olan bu terör örgütünü de çökerteceğiz. 

Yapacakları hiçbir alçak girişim bizim kardeşliğimizi, birliğimizi bozmayacaktır, bu mücadelede asla bizi yıldırmayacaktır. Değerli dostum Boyko ile Türkiye-Bulgaristan arasındaki konuları enine boyuna konuştuk. İkili ilişkilerimiz gittikçe gelişmektedir, NATO'da ve birçok uluslararası organizasyonda birlikte çalışıyoruz, bölgesel iş birliklerinde uyumla birlikte hareket ediyoruz. Sayın Borisov'la sürekli, her konuyu, zaman söz konusu olmaksızın telefonda görüşüyoruz, sorunlara müdahale ediyoruz. Ülke halklarının istediği konuları geciktirmeden çözüme kavuşturuyoruz. Bulgaristan ile geliştirdiğimiz bu ikili ilişkiler, AB ilişkilerine de olumlu katkı sağlamaktadır. Bilindiği gibi Türkiye, ortadoğuda özellikle Suriye'de, Irak'ta uzun yıllardır devam eden iç savaş nedeniyle, 3 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Mültecilerin her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz, bunu da severek yapıyoruz. Çünkü bizim geleneğimizde zorda, darda kalan insanlara yardım etmek esastır. Bu sorunun bölgesel ve küresel bir sorun olduğunu asla akıldan çıkarmamamız lazım. Avrupalı dostlarımızın mülteci sorununun çözümü konusunda daha fazla sorumluluk almalarının zamanı gelmiş ve geçmek üzere. Ekim ayı sonunda yürürlüğe girmesi beklenen vize serbestisi ve geri kabul anlaşmasının mutlaka sonuçlandırılması hayati bir öneme sahiptir. Bu anlaşmanın, bu anlaşmaların bir şekilde yapılamaması halinde mülteci sorunu artık Türkiye'nin sınırları içerisinde değil, bütün Avrupa'yı da ilgilendirecek büyük bir bölgesel soruna dönüşme riskini içermektedir.

Bu meseleyi değerli dostum Boyko'ya bütün detaylarıyla anlattım. Zannederim AB üyeleriyle bugün, yarın görüşmeleri olacak. Ümit ederim ki onlara aktarma fırsatı olur. Bulgaristan'ın yaşadığı göçmen sorununu da biliyoruz ve yakından takip ediyoruz. AB ile yaşadığımız sıkıntıların ötesinde, ondan bağımsız olarak Bulgaristan'ın bu yükünü, yaşadığı bu sıkıntıyı hafifletmek için elimizden gelen her türlü gayreti göstermeye hazırız. Bu konuda ilgili makamlarımız zaten çalışmalara başladılar. Ümit ederim ki, kısa zamanda müspet bir sonuç elde ediliyor, böylece yükleri, sorunları paylaşarak aşma imkanını sağlamış oluruz. 

Suriye'de Irak'ta işler gittikçe daha zora giriyor. Biz yeni dalgaların oluşmaması için güney sınırımızda bazı tedbirler aldık. Buradaki DEAŞ ve diğer terör unsurlarını bölgeden temizliyoruz ki oradaki sivil insanlar da dönebilsin. Ancak sorunun AB'de ele alınmasına ve çözüm üretilmesine ihtiyacı var. Bu konuyu enine boyuna sayın Başbakan ile konuştuk ümit ederim ki birlik de bu vesileyle bir kez daha bu meselenin farkına varmış olur ve gereken adımları atmış olur. Bir kez daha sayın Başbakan'a dost ve komşu Türkiye ile gösterdiği dayanışma için teşekkür ediyorum. Tekrar ediyorum ki, gerek Türkiye'de gerek Bulgaristan'da yaşayan soydaşlarımız, Bulgaristan ile bizim aramızdaki ilişkilerin adeta çimentosudur, ilişkilerimizi daha da ileriye götüren en önemli varlıklarımızdan biridir. Sayın Başbakan da ulaştırma, kültür ve turizm konularında ikili ilişkilerimizi geliştirmek bakımından neler yapılabilir bunları konuştuk. İlgili bakanlarımız da çalışmalarına devam edecek. İstanbul'u uzak doğuya, Bulgaristan'a bağlayacak Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışında yanımızda olduğu için Sayın Boyko'ya tekrar teşekkür ediyorum. 

 

Borisov'un açıklamalarından
satır başları şöyle: 

 

"İlk olarak, gelişen son olayla ilgili Türk halkına başsağlığı diliyorum. Size her hafta baş sağlığı mesajı gönderiyoruz. Özellikle şehitlerin ailelerine duygularımızı iletmek istiyoruz. Bugünkü ziyaretimizin amacı, açılacak olan 3. köprü. Böylece bizim yollarımız da bu projeye bağlanmış olur. Özellikle Türk meslektaşıma teşekkür etmek isterim. Önemli konuları konuşma fırsatı bulduğumuz için teşekkür ederiz. İyi ilişkilerimiz var, konuştuğumuz konular net ve açık konuşuldu. Sayın Başbakan'a teşekkür etmek istiyorum, özellikle mülteci konusunda vardığımız görüş birliği ve Türk tarafına yapılacak katkılardan dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Türkiye pek çok adım attı ve bu engelli geçişler engellendi. Çok ayrıntılı bilgilere ulaştık, haritalar üzerinde konuştuk. Artık mevcut olan 3 milyon mülteci. biz Avrupa'da çok net bir hesap yapmak zorundayız. Mart'ta imzalanmış olan anlaşma konusunda çok iyi bir değerlendirme yapmak zorundayız. Yapılacak oylama için çok iyi bir analiz yapmak zorundayız. Sorulması gereken asıl soru, Türkiye ne zamana kadar bu mülteci akışını engelleyebilecek. 

Bulgaristan ve Yunanistan bu süreçte en büyük tehlike altındaki ülkelerdir. Bizim komşularımızla birlikte bir uzlaşma sağlamamız asıl amaçtır. O zaman katıldığım toplantıda bu anlaşmayı desteklediler. Artık diplomatlar çözümü bulmak zorundalar. İyi bir savaş yoktur, bu problemi çözemezsek bir savaş çıkma ihtimali çok büyüktür. Avrupa da bu uygun bir siyasi tavırdır. Bu kişiler her gün ölümle karşı karşıya geliyorlar. Biz bir angajman kabul ettik ve bu angajmanı destekledik. Hukuksal devletler olarak, imzalanan angajmanlar ve anlaşmalar üzerinde durup, uygulamaya mecburuz. Türkiye'ye bazı itirazlarımız olmuştur, izah etmişizdir. 

ABD Başkan Yardımcısı açıkça söyledi. Bir reaksiyon oldu. Kabul edilebilir bir tavırdır. Bulgaristan ile Türkiye yakın devletlerdir. İçişleri Bakanlarımız bu çalışmaya katılırlar. Üçlü mekanizma, Bulgaristan-Yunanistan ve Türkiye çalışır vaziyettedir. Türkiye'nin negatif hiçbir şey yaratmak istemiyoruz."

 

Soru&cevap

 

-Sayın Başbakan bugünkü saldırı ile ilgili biraz daha detay alabilir miyiz? 

Sabah 7 sıralarında Cizre polis merkezine bir intihar saldırısı, patlayıcı yüklü bir kamyonla intihar saldırısı oldu. Şehitlerimiz var, yaralılarımız var. Bu hiç şüphesiz alçak PKK, bölücü terör örgütünün hain saldırılarından birisidir. 

-Cerablus operasyonuyla ilgili olarak Spiegel dergisinin bir analizi var, "Ankara Kürtleri hedefliyor, uzun sürecek işgal adımı attı" deniyor. TSK dönecek mi? 

Bu dergi herhalde başka bir gezegende yaşıyor. Yalan, hem de kuyruklu haberler yapmayı kendine iş edinmiş. Hiçbir şey bilmiyorsa ABD Başkan Yardımcısı'nın açıklamasını dinlesin. AB makamlarının açıklamasını dinlesin. Ona göre haber yapsınlar. Türkiye bir yandan IŞİD'le mücadele etmekte zayıf kalıyor diye haber yapıyorlar bir yandan da DAEŞ'in üzerine amansızca gidip masum insanları kurtarınca "Türkler Kürtlerin üzerine gidiyor" diyeceksin. Yemezler. Türkiye DAEŞ ile meşguldür, diğer terör örgütlerini de geldikleri yere yollamakla meşguldür. Askerimizin görevi sınırlarımızın güvenliğini sağlamak ve vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini temin altına almaktır. 

Baştan beri biz Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ve Suriye'nin de toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Bu terör örgütlerinin amacı hem Türkiye'de hem Suriye'de bölücülük yapmak, akılları sıra devlet kurmak. Asla bunu başaramayacaklar. Biz sınırlarımızın güvenliğini, vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini yüzde yü sağlayana kadar operasyonlarımıza devam edeceğiz. DEAŞ ve diğer terör unsurlarını bölgeden çıkarana kadar operasyonlara devam edeceğiz.

-İkili bir sözleşme imzalamayı düşünüyor musunuz Suriyeli mülteciler konusunda?

Türkiye ile Bulgaristan bu sıkıntıyı azaltmak için ikili bir gayret, ikili birlikte çalışma kararı aldık. Her ne kadar AB ile yapılacak anlaşma gecikmiş olsa da bu anlaşma oluncaya kadar, Ekim ayında tamamlanmasını bekliyoruz, bu süreye kadar bile Bulgaristan ile çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız ve somut adımlar atmaya gayret edeceğiz.
Boyko: Bazı detaylar açıklamak isterim. Ben anlaşmayı zaten oradaki şartlara uygulanıp ve tüm dış sınırlarımızı kapatabiliriz. Türk tarafı, Türk makamlarıyla çok iyi çok ortak bir sınır kurma mekanizması oluşturabiliriz. 

-Yunanistan sınırı, Makedonya sınırı nasıl olacak? 

Gerçekçilik ön plana çıkarmak lazım. Böylece uygun kararlar verilebilir. Tek tek anlaşmalar da yapılabilir.