Başbakan Binali Yıldırım, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis'ın dün yaptıkları görüşmede Rum liderin öfkeyle salonu terk ettiği haberlerine ilişkin olarak, "Evvelsi gün Anastasiadis biraz sinirlenmiş, kapıyı vurup dışarı çıkmış. Daha sonra 'Ben sigara içmeye çıktım, geri geldim kriz yok' dedi" ifadesini kullandı.
Yıldırım, basın özgürlüğü eleştirilerine ilişkin olarak, "Basın özgürlüğü evrensel bir haktır. Bu hakları Türkiye'de herkes sonuna kadar kullanıyor. Kullanmaya devam edecek. Sanki Türkiye'de basına kasıtlı bir duruş varmış gibi sonuç ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Ben bu iddiada bulunanlara şunu teklif ediyorum. Basın özgürlüğü Avrupa için çok önemli. 23-24. fasıllar AB üyeliği için adalet ve medya ile ilgili fasılları AB açsın, biz de cevabını verelim" yanıtını verdi.
Valletta'da Malta Başbakanı Josef Muskat ile ortak basın açıklaması yapan Başbakan Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:
Özellikle Libya da, Suriye'de olduğu gibi Malta için Türkiye için önemli bir ülke. Bir irade ortaya çıkması hem göçmen sorununun çözümü hem de terörle mücadele açısından hayati öneme sahip. Bu konuda gayretlerimiz var. Bu gayretlerin sonuca odaklanması tabiatıyla önem arz ediyor.
Seçim zamanı ülkelerde popülizm yaygın bir uygulamadır. Bizim beklentimiz ve düşüncemiz seçim atmosferinin de ötesinde AB ve Türkiye ilişkilerinin sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesidir.
"Sigara içmek için masadan
ayrılmış; görüşmeler sürecek"
Öncelikle Kıbrıs'ta bir kriz yaşandı geçtiğimiz gün. Bu konuda Türkiye'nin yaklaşımı nasıl olacak. AB sürecinde Malta'nın verdiği desteği, Türkiye'nin vize serbestisi konusunda beklentileri var, Malta'nın girişimleri olacak mı? Son olarak iki anlaşmadan bahsettiniz...
Kıbrıs ile ilgili bir süreden beri iki taraf arasındaki görüşmeler BM koordinasyonunda devam ediyor. Evvelsi gün Anastasiadis biraz sinirlenmiş, kapıyı vurup dışarı çıkmış. Daha sonra "ben sigara içmeye çıktım, geri geldim kriz yok" dedi. Çözümün mutlaka sağlanması lazım, çünkü bunun bedelini KKTC ödüyor. Rum tarafı tam üye yapıldı, o gün çok daha kolay olan çözüm gerçekleşmedi.
Görüşmeler bitmiş değil. Burada yapılacak çözüm adada güvenliği sağlayacak. Burada AB'ye düşen görev, Türkiye'nin dört özgürlük dediğimiz hususları temin altına alması.
"23 ve 24. fasılları açın,
adalet ve basın özgürlüğünü konuşalım"
Merak ediyorum Türkiye'de ne kadar göçmen var. Türkiye 5 yıldır üç milyon göçmene ev sahipliği yapıyor. Onlarla aşını paylaşıyor, onlara sağlık yardımı veriyor. Başkaları ne yapıyor? "Aferin" deyip uzaktan bakıyor. Türkiye zorda olanlara yardım eden bir ülkedir. Türkiye DEAŞ terörüyle, FETÖ, PKK terörüyle amansız mücadele ediyor. Hangi Avrupa ülkesinin parlamentosu bombalandı, hangi Avrupa ülkesinde tanklar insanların üzerinden geçti. Şimdi tabii, basın özgürlüğü, gazeteciler falan. Basın özgürlüğü evrensel bir haktır. Genelde, insanların görüşlerini ifade etmeleri evrensel bir haktır. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu hakları Türkiye'de herkes sonuna kadar kullanıyor. Kullanmaya devam edecek. Basın özgürlüğü, gazetecilik ayrı bir şey. Basın özgürlüğü kisvesi altında terör faaliyetlerinde olmak ayrı bir şey. Bizim bunlarla mücadelemiz var. Basın özgürlüğü ve basın faaliyetiyle ifade edilmiş bir şey değil. Sanki Türkiye'de basına kasıtlı bir duruş varmış gibi sonuç ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Ben bu iddiada bulunanlara şunu teklif ediyorum. Basın özgürlüğü Avrupa için çok önemli. 23-24. fasıllar AB üyeliği için adalet ve medya ile ilgili fasılları AB açsın, biz de cevabını verelim. Hariçten gazel okumakla olmaz. Biz gerçek bir teklif yapıyoruz. Malta'nın dönem başkanlığı içerisinde bu fasıllar açılsın. Ne düşünüyorlarsa hepsini görüşmeye, konuşmaya varız.
"Gerekirse MHP ile bazı
ortak etkinlikler yapabiliriz"
Avrupa'da gündeminiz oldukça yoğun ama Türkiye'de bir referandum gündemi var. MHP'nin bir genelgesi var AKP ile çalışılabileceği yönünde...
Bizim bir halkoylaması var 16 Nisan'da yapılacak. Anayasamızda değişiklik yapıyoruz. Yönetim sistemini, parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçişini öngörüyor. Biz MHP ile uzlaşarak geçirdik bu teklifi Meclis'ten. O bakımdan söylemlerimizin benzer olması doğal. Gerekirse bazı ortak etkinlikler de yapabiliriz. Malta ziyaretinden sonra Almanya'da Münih Güvenlik Konferansı'na katılacağım. Bu arada yeni göreve başlayan ABD Başkan Yardımcısı Pence ile de bir görüşme yapacağız. Aynı gün malum milyonlarca yaşayan Türk kökenli Alman vatandaşı, hemşehrilerimiz, vatandaşımız var onlarla bir araya gelip sohbet edeceğiz. Onları dinleme fırsatımız olacak. Sadece Almanya'da değil, başka AB ülkelerinde de benzer faaliyetlerimiz olacak.