Gündem

Başbakan Libya yolunda gazetecilere konuştu

Başbakan Tayyip Erdoğan, yarın başlayacak Türkiye gezisi öncesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’e ülkesinde Türk lisesi kurulmasına izin vermediği gerekçesiyle sitem etti.

28 Mart 2010 02:00

 T24- Başbakan Tayyip Erdoğan, yarın başlayacak Türkiye gezisi öncesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’e ülkesinde Türk lisesi kurulmasına izin vermediği gerekçesiyle sitem etti. Türkiye’de Almanca eğitim veren okulların bulunduğunu anımsatan Erdoğan, “Bayan Şansölye olarak Merkel’den bu yaklaşımı beklemezdim. Türkiye şamar oğlanı mı” dedi.

 Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni  Enis Berberoğlu, Libya yolcuğulu sırasında Başbakan’ın gazetecilere yaptığı açıklamaları yazdı. Başbakan’ın Türkiye’nin iç ve dış gündemiyle ilgili sorulara verdiği yanıtları Berberoğlu şöyle aktardı.

 
Türkiye’de Alman Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi başta, Almanca eğitim yapan okullar var. Biz rahatız. Üniversite talebinde bulundular. Beykoz’da 120 dönüm güzel fidanlık yeri veriyoruz. Onların Türkiye’ye karşı bu nefret ve kini neden anlamıyorum. Bayan Şansölye olarak, Merkel’den bu yaklaşımı hiç beklemezdim.

 

Başbakan Tayyip Erdoğan, yarın başlayacak Türkiye gezisi öncesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’e ülkesinde Türk lisesi kurulmasına izin vermediği gerekçesiyle sitem etti. Türkiye’de Almanca eğitim veren okulların bulunduğunu anımsatan Erdoğan, “Bayan Şansölye olarak Merkel’den bu yaklaşımı beklemezdim.” dedi. Erdoğan, Arap Zirvesi için Libya’ya giderken uçakta 8 gazetenin yönetici ve yazarlarının güncel konulardaki sorularını yanıtladı. Söze, “Ortalık tozduman” diyerek giren Erdoğan, anayasa çalışmalarına dikkat çekerken, Merkel’e yönelik görüşünü şöyle açıkladı:

“Merkel, Almanya’da Türk lisesi açılmasını kabul etmiyor. Geldiğinde kendisine düşüncelerimi ileteceğim. Türkiye, şamar oğlanı mı? Türkiye’de Alman Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi başta Almanca eğitim yapan Anadolu okulları ve İmam Hatipler var. Biz rahatız. Üniversite talebinde bulundular. Beykoz’da 120 dönüm güzel fidanlık yeri veriyoruz. Onların Türkiye’ye karşı bu nefret ve kini neden anlamıyorum. Bayan şansölye olarak, Merkel’den bu yaklaşımı hiç beklemezdim.”

 

Yüksek yargı çok duygusal

 

Başbakana yöneltilen soru ve yanıtlar ise özetle şöyle:

 

 

 Ortalık toz duman dediniz, anayasa çalışmalarında son durum ne?

 

Arkadaşlarımız çalışmalarını parlamento içi ve dışı siyasi partilere takdim etmeye başladılar, kısa da olsa diyalog kuruldu. STK’lar, medya temsilcileri ve akademisyenlerle görüşüldü. Geri dönüşler oluyor. En geç salı akşamı son hali verilecek, Meclis’e sunulacak.

 

Yüksek yargı neden bu kadar sert tepki verdi?

 

Tepkilerini çok duygusal ve siyasi buluyorum. Toplumda beklenti var, kamuoyu araştırmalarında değişiklik talebi çıkıyor. Gönül isterdi ki yüzde 100’e yakın uzlaşma ile çıksın. Aslında 2007’den önce bu değişiklikleri birlikte hazırlayalım diye Meclis’te diğer partilerle birlikte Komisyon kurduk. Ancak 14 Mart’a partimize kapatma davası açılınca, süreç sona erdi. Şimdi de çok çaba sarfettik. Anamuhalefet baştan reddetti. Diğeri MHP, ‘seçim sonrası’ dedi. İş başa düştü. STK’lar haklı olarak ‘daha geniş çaplı bir değişim istiyoruz’ diyor. Mutabıkız ama şartlar ortada. Bu sebeple acil olarak değiştirilmesi gerekenleri halledelim dedik. Bu taslak. İtirazlar, değişiklikler, ilaveler olabilir. Bunu Ak Parti’nin, Başbakan’ın tasarısı olarak yorumlamak yanlış. Bu tarz yaklaşımlar ipe un sermek amaçlı. Biz bu işin sadece sekreteryasını yaptık. CHP başta, TOBB, TÜSİAD ve Baroların değişik anayasa çalışmaları masaya yatırıldı. Azami ittifak sağlanacak çalışma yapıldı.

 

Referanduma gerek kalmasın

 

Pakette Kürt açılımı ile ilgili düzenlemeler neden yok?

 

Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni destekleyen çok madde var. Mesela memurların toplu sözleşme hakkı. Uzlaşma Komisyonu’nun kararını nihai hale getiriyoruz. Bakanlar Kurulu devreden çıkıyor. Ama bu projeye sadece “Kürt açılımı” diye bakmak doğru değil. Memurların, Roman vatandaşların, Çerkezlerin ve Abhazların da sorunları var. Bu proje hepsini kapsıyor. Kaldı ki, başında da açıklamıştık. Kanunlarda, genelge ve yönetmeliklerde yapacağımız değişiklikler var. Kısa vadede bunları gerçekleştireceğiz. Anayasa değişikliği gerektiren düzenlemeleri uzun vadede yapacağız.

 

Değişikliğin referanduma gitme ihtimalini ve sonucunu değerlendirir misiniz?

 

Umutlu olmak istiyorum. Muhalefet partilerinin milletvekilleri gizli oylamada bu pakete oy vererek referanduma gerek bırakmadan anayasa değişikliğini sağlarlarsa, referandumla vakit kaybetmemiş oluruz.

 

Kapatma işi sahibinde

 

Parti kapatma konusunda yetki neden komisyona bırakıldı?

 

İş sahibine verildi. Soruşturma açılıp açılmamasına parlamento karar verecek. Şu an herhangi bir Yargıtay mensubu hakkında soruşturma açmak için Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun izni gerekiyor. Niçin parti kapatma soruşturmasında aynı şekilde parlamentonun izninin alınması yadırganıyor? Bu sadece olması gerekendir. Üstelik izin kararını Meclis’te grubu bulunan partilerin atayacağı 5’er kişiden oluşan komisyon verecek. Bugünkü duruma göre 336 milletvekili olan iktidardan beş, üç muhalefet partisinden 15 üye olacak.

 

Olağanüstü gündem peşindeler

  

Anayasa değişikliğine eleştiriler Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda (HSYK) odaklanıyor.

Adalet Bakanı ve Müsteşarı HSYK üyeliğinden çıkarılsın deniyor. AB ülkeleri ve normlarına bakalım. Oralarda mevcut. Niçin burada karşı çıkılıyor? Bizimki gibi HSYK yapısı Avrupa’da yok. Bize özgü. Anayasa Mahkemesi’ne üye atamasını da Parlamento’ya veremedik. Oysa Avrupa’da parlamentolar atıyor. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı verilmesine bile Yargıtay karşı çıkıyor. Oysa dosyalar birikmiş durumda. 20 yıldır süren davalar var. Bir taraftan “Geçikmiş adalet adalet değildir” diyeceğiz, diğer taraftan atılacak adımlardan rahatsız olacağız.

 

Son HSYK krizi nasıl çıktı, bilgi verildi mi size?

 

Olağanüstü gündem oluşturmak istiyorlar. Oysa gündem oluşturma Adalet Bakanlığı’nın görevi. Gündem kapma durumu söz konusu. Ertesi gün de Müsteşarın çok yakın bir arkadaşının babası vefat etmiş kendisi cenazeye gitmiş. Suç duyurusunda bulunuyorlar. Bu kadar zaman birlikte çalışmışsınız böyle şey olur mu? Fırsat kollama görülüyor. Siyasi yaklaşım olduğu görülüyor.

 

Olağanüstü gündem özel atamalarla mı ilgili?

 

Müsteşar böyle bir duyum almış olabilir

 

 Ergenekon savcılarıyla mı ilgili?

 
Önce bir isme odaklandılar, ‘şucu, bucu’ dediler. Sonra HSYK’nin atadıkları geldi, onları nereye koyacaklar? Erzurum’da da aynı. Hukukun işlemesi noktasında rahatsızlık duyuyorlar. İstedikleri, bekledikleri karar çıkmayınca, “hukuk işlemiyor” diyorlar. Anlayış bu.

 

Hasta çocuğa süresiz izin

 

Kaçak Ermenilerle ilgili sözleriniz cemaatle görüşmenizde gündeme geldi mi?

Ermeni cemaati lideri Bedros Şirinoğlu ve arkadaşını kabul ettim. Cemaatin sorunlarını görüştük. 4 ay önce de Dolmabahçe’ye gelmişlerdi. Ne kadar kaçak Ermeni var diye sormuştum. O zaman 70 artı 30, toplam 100 bin demişlerdi. Ben de o rakamı telaffuz ettim. Dün (önceki gün) gelip yanlış rakam için özür dilediler. Bizim onlarla da bir sorunumuz yok. Rahatız. Bana çocuğu hasta bir kaçak ailenin tedavi için uzun dönemli ikamet izin talebini getirdiler. Araştırılsın sağlık sorunu incelensin, doğru ise süresiz ikamet iznini verelim dedim. Bir ayrım söz konusu değil.

 

Kaddafi uykusu

 

Arap Birliği zirvesinde Başbakan Erdoğan, İtalyan mevkidaşı Silvio Berlusconi ile BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un arasına oturdu. Aşırı yorgun olduğu belirtilen Berlusconi’nin, Kaddafi konuşurken bir ara kestirdiği gözlerden kaçmadı. Arap Birliği Zirvesi’ne katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Bu vesileyle dostum ve kardeşim Libya Lideri Kaddafi’ye, bizlere gösterdiği sıcak misafirperverlikten dolayı şükranlarımı sunuyorum” dedi. Arap Birliği Zirvesi’ne katılan liderler biraraya gelip, aile fotoğrafı çektirdi.