Gündem

Başbakan: FETÖ'nün karmaşık ilişkileri düşünüldüğünde hepimizi şaşırtan gelişmeler yaşanabilir

"Benzer çılgınlığın bedeli ağır olur"

14 Temmuz 2017 09:54

Başbakan Binali Yıldırım, 'FETÖ’yle ilgili “Örgütün saydam olmayan yapısı ve karmaşık ilişkilerini düşündüğümüzde hepimizi şaşırtan farklı gelişmeler yaşanabilir” dedi. Gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle bir araya gelen Yıldırım, yeni darbe girişimi olasılığına ilişkin de “Böyle bir durum söz konusu değil. Ama benzer bir çılgınlık, ahmaklık yapılacak olursa bu sefer bedeli daha ağır olur” dedi.

Yıldırım, özetle şu mesajlar verdi:

Şşaşırtan gelişmeler yaşanabilir

“Tabii bu tip işlerle ilgili yeni şeyler her zaman çıkabilir. Yani şu anda bu iş ayan beyan bellidir. ‘Artık bu mesele bitmiştir’ demek çok erken. Yargılama süreçleri devam ediyor, bu süreç içerisinde farklı şeyler çıkabilir, yeni diyebileceğimiz gelişmeler de olabilir. Yani işin tabiatı icabı bu ihtimali göz ardı etmememiz lazım. Yani olayın büyüklüğü, örgütün saydam olmayan yapısı, karmaşık ilişkileri, bütün bunları bir arada düşündüğümüzde hepimizi şaşırtan farklı gelişmeler yaşanabilir.

Darbe ihtimali yüksek değil

Açıkçası bundan sonrası için silahlı bir darbe teşebbüsünden bahsediyorsanız, bu ihtimali ben çok yüksek bulmuyorum. Böyle bir durum söz konusu değil. Bu tamamen terör örgütünün yandaşlarına ve kamuoyuna ‘Ölmedim, ayaktayım’ mesajı vermek için diri tuttuğu bir şeydir. Ha, bizi rehavete sürükler mi? Tabii ki sürüklemez. Biz her türlü tedbirimizi alıyoruz. Ama ona benzer bir çılgınlık, bir ahmaklık yapılacak olursa bu sefer bedeli daha ağır olur. Benim özellikle vatandaşlarımdan talebim, bu tip sürekli ortalıkta dolaşan rüya tabirlerine, şayialara kulak asarak hayatlarını, konforlarını bozmasınlar, normal yaşamlarına devam etsinler. Milletimizin huzuru, rahatı için gece-gündüz demeden ayakta duran ve sürekli bu işleri takip eden devletimizin birimleri var. Hükümetimiz var, kolluk kuvvetlerimiz var, yargı mensuplarımız var. Her şeyden önce çok dinamik bir medyamız var. 15 Temmuz darbesini önleyen belki çok iyi fark edilmeyen en büyük güçlerinden biri medyadır.

Şerh koyduk ama...

Şimdi ne deniyor? ‘Efendim, AK Parti bunlarla mücadele etmedi. YAŞ’ta FETÖ’cüleri atmadılar’ dediler. Hükümet yani sırf inançlarından dolayı atılmanın olmaması için şerh koyuyor ama AK Parti iktidarı boyunca Şûra’ya atılma teklifiyle gelip de atılmayan hiç kimse yok. Kim irticai faaliyet diye getirildiyse hepsi atılmış. Sadece itiraz yazmışız bazılarına ama bu sonucu değiştirmiyor ki atılıyor adam. Bir terör örgütü olarak adını koymadan evvel de mücadeleyi başlatan parti AK Parti’dir. 2010’da fiilen başlatmışız orada görmüşüz işin boyutunu. Ve 2010’dan sonraki bütün seçimlerde biz bunları ayıkladık.

TSK içinde sınırlı istihbarat

TSK içinden istihbarat toplama hakkı MİT’in de yok, Emniyet’in de yok. Bunun ciddi bir eksiklik olduğu 15 Temmuz’da görüldü. (MİT’in TSK’da istihbarat toplaması teknik olarak mümkün mü?) Şimdi aslında kanununda var ama bu bir uygulama olarak maalesef hiç yapılmamış. Ama biliyorsunuz, yani askeri kurumlara karşı bir sivil istihbarat faaliyeti yapmak kolay bir iş değil. Türkiye’nin geçmişindeki darbeleri, bilmem neyi falan vesayet dönemlerini düşündüğünüz zaman, bunun fiilen uygulanabilirliği yok. Ama bugün bir ihtiyaç olduğu ortaya çıktı ve bunu yapıyoruz, bunu yapacağız. Yani sadece personel istihbaratı ile sınırlı olmak üzere, yani asker içine farklı amaçlı, farklı gündemli içeriden-dışarıdan yönlendirilmiş grupların hâkim olmaması için personel istihbaratıyla sınırlı bir yapı oluşturacağız. Bunun ciddi bir ihtiyaç oluğu bugün çok daha iyi ortaya çıkmış durumda.

İhraçlarda yargı yolu açılıyor

(OHAL Komisyonu) 17 Temmuz’da göreve başlıyor. Yargı yolunu açıyor. Şimdi yargı yolu kapalı. İşte bu açığa almalara, ihraçlara karşı yargı yolu kapalı. 7 tane yargıç var, bunların altında 200’e kadar uzman olacak ve bunlar çalışıp tek tek bu dosyaları incelemek suretiyle kararlarını verecek. Diyelim ki karar şöyle: İşe iade, tamam, 15 gün içinde bunu uygulayacak idare. Veya yok kardeşim, verilen karar doğru, pozisyonuna göre ya idare mahkemesine gidecek, üst düzey yöneticiyse Danıştay’a gidecek ve hakkını arayacak. Ta bu Anayasa Mahkemesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gidecek yani.

Tanıdığımın çocukları bunların elinde

Bizim insanımız ibadet tarafıyla ilgilenmiş, ticaret tarafına, ihanet tarafına çoğu bulaşmamış. Çocuğu okumuş, mühendis olmuş, subay olmuş, bilmem ne olmuş ama nasıl olmuş, kimin elinde olmuş, onun farkında değil. Hangi örgüte aklını kiralamış, bunlar bilinmiyor. İşte benim tanıdığım biri var. Ta yıllardan beri tanırız, çocukları bunların elinde. İşte şimdi birisi Amerika’da adamın yanında, birisi subay içeride, birisi yine üniversite hocası içeride, ailenin çocuklarını normal şartlarda böyle tahsiller yaptırması, bu pozisyonlara getirmesi mümkün değil. Ama şimdi diyor ki, ‘Ya bizim çocuklarımız sen biliyorsun bunları, nasıl böyle olur’ bilmem ne falan. Örgütün o kadar karmaşık ilişkileri, o kadar saydam olmayan bir yapısı var ki mücadeleyi zorlaştıran da bu.

‘Kontrollü darbe' FETÖ'nün ifadesi

GEZİ olaylarında nerede durdular? 17-25 Aralık yargı darbesinde, Cumhurbaşkanını almaya gelirken, Başbakanı almaya gelirken, bizleri almaya gelirken fezlekeler düzenlerken nerede durdu muhalefet partisi? Ondan sonraki süreçlerde nerede durdu? Daha düne kadar ‘15 Temmuz kontrollü darbe’ diyordu ya. Şimdi değiştirdi hafif tornistan yaptı, 20 Temmuz’a gitti. Baktı ki toplumsal infial çok büyük şimdi ‘Efendim, 15 Temmuz darbedir ama işte 20 Temmuz kontrollü darbedir’ diyor. Öyle değil, o kendi ifadesi değil FETÖ’nün ifadesi. O 15 Temmuz kontrollü darbe lafı kendisinin, sayın Kılıçdaroğlu’nun tespiti, kanaati değil. FETÖ’nün Amerika’da bir düşünce kuruluşuna büyük paralarla yaptırdığı bir raporun sonucudur. Onu kullandı. Var o rapor bizde. FETÖ’cülerin ağzıyla karar verdi. Ama sonra şimdi bu yürüyüş esnasında tekrarlamaktan vazgeçti, çünkü siyaseten taşıyamayacağı bir noktaya geldi. Bu sefer OHAL uygulamalarına falan getirdi işi.

FETÖ ABD’ye Apo Türkiye'ye

Bunların bir terör örgütü olduğu gerçeğini ortaya ilk çıkaran AK Parti’dir. Örgütün günah galerisine baktığımız zaman neresinde AK Parti var, soruyorum size. Hepsiyle iyi geçiniyor. Demirel’le, Ecevit’le, Özal’la... Hiç kimseyle bir sıkıntısı olmamış. İlk karşısına çıkan Erbakan. (Ordudan YAŞ ihraçları) O dönemlerde de irticai faaliyetler diye atılanların FETÖ’cüler olduğunu düşünmüyorum. FETÖ’cülerin yönlendirmesiyle atılmış olmaları daha muhtemel. 1998’de Refah Partisi (RP) kapatılıyor ve sonra Papa’yla görüşme gerçekleşiyor. 1999’da FETÖ elebaşısı Amerika’ya gidiyor, Apo (PKK elebaşı Abdullah Öcalan) Türkiye’ye geliyor.