02 Mayıs 2015 14:25
Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet partilerinin asgari ücret vaatlerine tepki göstererek, "Asgari ücret kanunla fermanla verilebilen bir şey değil. Asgari ücrete hükümet karar vermiyor. Önemli olan işverenle işçimizin optimum bir oranda anlaşması. Böyle bir optimizasyon yapılması yapılmazsa, eğer işverenlerimizin üzerindeki yükler artarsa, iş yerleri kapanır" dedi.
Davutoğlu, 11 Mayıs’ta Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması yenileneceğini duyurdu.
"Bu şekilde transatlantik ticarette söz sahibi olacağız" diyen Davutoğlu, "Şunu iş dünyamıza bir takdir ifadesi olarak söylemek isterim. Almanya, Fransa’dan bir hat, Asya’da Japonya’da bir hat çekin, geri kalan bölgede en büyük üretim üstlerinden biri Türkiye’dir" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, TOBB'un Ankara'daki genel kurul toplantısında konuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da toplantıya katılanlar arasında yer aldı.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Sayın divan, sayın TOBB üyeleri, ana muhalefet partisinin değerli başkanı, dünyanın dört bir köşesinden gelen Türkçe konuşan değerli yatırımcılar, hepinizi sevgiyle selamlıyorum. TOBB çok güçlü geleneklere sahip bir kuruluşumuz, genel kurulları da son derece önemli bir kurum. TOBB her şeyden önce Çanakkale Savaşı’na atfen yaptığı sembolik toplantı için teşekkür ediyorum. Çanakkale Savaşı’nda şehit düşenlere bir kere daha rahmet diliyorum.
Ben İstanbul Erkek Lisesi’nde okudum. Bir nesil bu liseden Çanakkale Savaşı’nda kaybolmuştu. Okulda bazı pencereler hala siyah sarıdır. Lisede yatılı okurken, kapıları bir oda büyüklüğünde olan o binanın içinde, bir yandan da Osmanlı devletinin çöküşündeki gerekçeleri öğrenerek büyüdük. İktisaden bağımsız olamayanlar, gerçekte bağımsız olamazlar.
Geçtiğimiz hafta TBMM’nin 95. Kuruluş yıldönümündeydik. Meclis öncesinde İzmir Ekonomi Zirvesi’nin Gazi Mustafa Kemal tarafından düzenlenmesi ekonomik bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunun bir diğer kanıtıdır”
Bugün Çanakkale Savaşı’nın 100. Yılında G20’ye dönem başkanlığı yapan bir ülke haline geldik. Bu süreçte en büyük desteği veren özel sektöre bir kere daha teşekkür ediyorum.
Seçimlerin ekonomi üzerindeki etkisi güçlüdür. İktidarda olan seçim ekonomisi riskine girebilirler, muhalefette olanlar aşırı popülist vaatler riskine düşebilirler.
Biz hiçbir şekilde seçim ekonomisi uygulamayacağız. Popülist vaatler vermeyeceğiz. Türkiye’yi 2023 yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içine sokacağız. Son 8 ay içinde bu benim TOBB yetkilileriyle 9. Bir araya gelişim. Birkaç hafta önce yine bütün illerimizden gelen sanayi temsilcileriyle bir araya geldik. İşçi sendikalarımızla çok yoğun bir istişare içinde olduk. Bu vesileyle 1 Mayıs Emek ve Çalışma Günü’nü bir kere daha tebrik ediyorum. İşçilerimizin hakkını veren tüm işverenlere de teşekkürü bir borç biliyorum. Siyasi kararlar iş dünyasına nüfuz etmese yol almak imkansızdır. İş dünyası bu kararları bu makro stratejik hedefleri alamamışsa yol almak imkansızdır.
4 sene reformlara odaklanacağımız, seçim yapmadığımız bir süreç olacaktır. Milletimizi işallah bize 7 Haziran’da görevi verdiğinde, yolumuza da devam edeceğiz. 1990’lı yıllarda, soğuk savaşın da bitmesiyle dünya ekonomisi bir genişleme sürecine girdi.
2002 yılında 30 milyar dolar olan GSYH’yi şimdi 800 milyar doların üzerine çıkardık. Bunun arkasındaki güç istikrardır, istikrara olan güvendir. 28 Şubat’ın getirdiği olumsuz atmosfer, 2001 yılında Türkiye’yi üç parti koalisyonu sürecinde krize götürdü. Makro ekonomik göstergelere bakıldığında, Türkiye’nin daralan ülkeler karşısındaki durumu net ve açıktır.
Biz görevi devraldığımzda, bütçe açığı yüzde 10,8’ken şu anda yüzde 0,7. Orta vadeli programında öngördüğümüz gibi inşallah türkiye 2017’de bütçe fazlası veren bir ülke olacağız. OECD ortalaması 1,7-1,8 ken Türkiye’ye yüzde 0,7. Türkiye OECD ortalamasının çok altında bir kamu borç stokuna sahiptir.
Altın rezervimiz, merkez bankası rezervlerimiz kuvvetli. Finansal açıdan bankacılık sistemimiz o kadar sağlam ki 2008-2009 yıllarında tek bir bankamız bile sıkıntı yaşamadı. Sermaye yeterlilik oranı bankalarımızın dünyadaki en iyilerden biridir.
Hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Önümüzdeki dönemde her türlü riske karşı Türkiye ekonomisi Ağrı Dağı kadar sağlam duracaktır.
Güzel bir haberi de vermek istiyorum. İnşallah 11 Mayıs’ta Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması yenilenecek. Bu şekilde transatlantik ticarette söz sahibi olacağız. Şunu iş dünyamıza bir takdir ifadesi olarak söylemek isterim. Almanya, Fransa’dan bir hat, Asya’da Japonya’da bir hat çekin, geri kalan bölgede en büyük üretim üstlerinden biri Türkiye’dir.
Nerede bir Türk girişimcisi varsa, orada büyükelçisi olacak, nerede bir Türk girişimcisi varsa THY oraya sefer yapacak.
Bütün illerimiz daha fazla OSB istiyor. Biz geldikten sonra 67 OSB vardı biz 90 tane daha inşaat ettik.
Artvin’de yoktu, Hakkari’de yoktu OSB. İnşallah oralarda da yapılacak ve OSB olmayan şehir kalmayacak.
Sadece geçen sene 1,4 milyon istihdam sağlandı Türkiye’de. Türkiye’nin son 12 yılda elde ettiği bu kazanımlar, önümüzdeki ikinci atılım döneminde de sürdürülecek. Bu yüzden 25 öncelikli reform programını açıkladı. Son 12 yılda elde edilen nihai ekonomik kazanımlar, Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girmek için atılan adımlardır. 2002’den bu yana Türkiye’de elde edilen başarının, hasta adamdan kurtulmanın arkasındaki en büyük neden insan cevheridir, insan cevheridir, insan cevheridir..
Sosyal politikalar alanında da devrim niteliğinde de adımlar attık. En büyük harcama kalemlerinden biri eğitimdir, diğeri de sağlıktır. 2002’de tüm Türkiye’deki ambulans sayısı 611’den 4 binin üzerine çıktı.
İnsanımızın niteliksel özelliklerini değiştirerek, yani eğitimi teşvik ederek, Ar-Ge’yi, innovasyonu temel odak olarak koyacağız.
Önümüzdeki dönemde en önemli hamle alanlardan birisi eğitim olacaktır. Mesleki eğitim alanında kamuyla özel sektör el ele bütün OSB’lerde mesleki eğitimin yaygınlaşması için çalışmalar yapacağız. Bu konuda iş dünyamızın tüm ihtiyaçlarını karşılamaya hazırız.
Özellikle ulaştırmada 18 bin km duble yol yaptık. Şimdi hedefimizi duble yollardan otoyollara geçişi tamamlamaktır. Burada temel hamlemiz duble yollardan otoyollara geçiştir.
Yüksek hızlı tren
Antalya, Konya, Aksaray, Nevşehir Yüksek Hızlı Treni’ni yapacağız. Zonguldak Mersin arasında da hızlı tren ve hızlı yük taşıma projelerini hayata geçireceğiz.
İstanbul Havalimanı 26 Nisan 2015’te 1338 uçağın inişine şahit oldu. Kalkınan bir ekonominin en önemli göstergelerinden biri budur. Bir şehre inerken o şehirde gördüğünüz ışık, hareketlilik o şehrin kalkınmasının en önemli göstergelerinden biridir. Şimdi de dünyanın en büyük havalimanı burada inşa ediliyor. İstanbul’u finans merkezi haline getirmek istiyoruz çünkü. Türkiye’nin kapasitesindeki artışın en önemli göstergelerinden biri İstanbul ve diğer Anadolu kentlerindeki altyapı projeleriyle kendini gösteriyor.
Aşılmaz sanılan dağları aşacağız, geçilmez sanılan boğazları geçeceğiz.
Enerji bizim en büyük eksiklerimizden biriydi. İki santralle nükleer enerjiye giriyoruz. İnşallah üçüncüsü de tamamen yerli girişimle yapacağız, inşallah 3. Nükleer santrali milli imkanlarla yapmak istiyoruz.
Seçim sonrasında atacağımız en büyük adımlardan biri de milli uzay ajansını kurmak olacak. Turizm sektöründe dünyada altıncıyız, tarımda yedinciyiz. Sulama alanları itibariyle Silvan Sulama Alanı projesini bitiriyoruz. Seçim sonrası dönemde Türkiye bu kararlılığına devam edecek. Türkiye’ye ileri teknoloji uygulamaları getirip yolumuza devam edeceğiz. Yeni bir atılım döneminin eşiğindeyiz. Böyle bir dönemde birkaç hususu sizinle paylaşmak istiyoruz. Fikir özgürlüğü, inanç özgürlüğü ne kadar önemliyse, girişim özgürlüğü de o kadar önemlidir. Seçimlere giderken hepimizin sahip çıkması husus demokrasidir. Hangi partiye oy verirlerse versinler, sandıklara gidip, Türkiye’nin ve kendi kaderlerini kendileri belirlesinler.
Yeni bir anayasayı yazmamız lazım. Demokrasimizi diğer nesillere aktaracak olan yeni anayasayla bunun taşınmasıdır. İnşallah 7 Haziran’dan sonra Türkiye’nin ilk sivil anayasası ilk günden sonraki ilk gündem maddemizdir.
Hiçbir siyasal sisteme ön yargıyla bakmamak lazım. Başkanlık sistemi de parlamenter sistem de demokrasi için tartışılması gereken konulardır. İnşallah önümüzdeki dönemde ekonomiyi de destekleyecek yeni bir anayasayı gündeme getireceğiz.
Muhalefet partilerine çağrım şudur. Ekonomik projelerinizi, 2023’te nasıl bir Türkiye görmek istediğinizi, ekonomik göstergelerle ortaya koyun. Muhalefet partilermizle, sivil toplum kuruluşlarımızla konuşmayacağımız hiçbir konumuz yoktur. En geniş çaplı istişari yapacak şekilde bir döneme girelim. Ekonomi konusunda kendi vizyonumuzu ortaya koyalım. Halkı popülist vaatlerle kısa dönemde aldatabilirsiniz ama uzun vadede aldatamazsınız. 2002 yılında iki anahtar vaat eden oldu. Rasyonel önerileri tartışalım
Asgari ücret biz iktidara geldiğimiz 154 liraydı şu anda 1054 lira. Asgari ücret bir komite tarafından kararlaştırılıyor. Asgari ücret kanunla fermanla verilebilen bir şey değil. Asgari ücrete hükümet karar vermiyor. Önemli olan işverenle işçimizin optimum bir oranda anlaşması. Böyle bir optimizasyon yapılması yapılmazsa, eğer işverenlerimizin üzerindeki yükler artarsa, iş yerleri kapanır. 100 kişi çalışandıran bir KOBİ’nin kaldıramayacağı bir yük verirseniz, rekabet gücü azalır. Bu tür irrasyonel politikaların iş dünyası üzerindeki etkilerini anlatın. Böyle irrasyonel politikalarla iş yerlerinin nasıl kapanacağını anlatın ki bir kere değil, iki kere değil, kırk kere düşünsünler.
Bizim karşımıza 25 öncelikli dönüşüm programı yanında, siz ne diyorsunuz, tüm muhalefet partilerine sesleniyorum. Biz diyoruz ki türkiye ‘de taşımacılıktan lojistiğe geçiyoruz. Yeni bir jolistik koridor oluşturuyoruz diyoruz, siz ne diyorsunuz. Önemli olan farklı siyasi propagandaların gerçeğe dönüşmesidir. 1990’lı yıllardaki hataları bir daha yapmayalım. Sene 2002 230 milyar dolarlık bir ekonomi Türk ekonomisi şu anda 830 milyar dolarlık bir ekonomi.
Kim ne derse desin biz TC hükümeti olarak, 12 yılda sağladığımız başarıyı Türkiye’yi en büyük on ekonomi arasında sokmak için milli iradeyi sonuna kadar ayakta tutacağız.
© Tüm hakları saklıdır.