Gündem

Başbakan ayağının tozuyla CHP'yi eleştirdi

Başbakan Erdoğan, Yunanistan dönüşü CHP'yi ve YSK'nın referandum kararını Manisa'da eleştirdi.

15 Mayıs 2010 03:00

T24 - İki günlük Yunansitan ziyaretini bu akşam bitiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ayağının tozuyla geldiği Manisa'da Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) belirlediği referandum tarihine ilişkin, ''Şimdi YSK bir karar verdi. Zorlama bir karar bunun da farkındayız. Neymiş 60 gün olmazmış, 120 gün olurmuş. Verdiğiniz karar hayırlı olsun diyoruz. Biz 60'a da 120'ye de hazırız'' dedi. Erdoğan, 1982 Anayasa'sını değiştirmek için attıkları adıma destek bulamamalarının sebebini "Sırf biz yapıyoruz, sırf bu iktidar yapıyor diye bizim yanımıza yaklaşmadılar" sözleriyle açıkladı. 


Erdoğan, Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde düzenlenen toplu açılış ve temel atma töreninde yaptığı konuşmada, bir ülkenin anayasasının, o ülkenin her şeyi olduğunu belirterek, anayasanın sadece hukuki bir metin olmadığını söyledi. Anayasanın sadece kurallar koyan üst bir norm olmadığını, günlük hayatı, ülkenin bugününü ve geleceğini doğrudan; ekonomiyi, siyaseti, hukuku, dış politikayı çok yakından ilgilendiren bir metin olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:


''Anayasa ekmeğimizle, işimizle, aşımızla doğrudan alakalı bir metindir. Ne dediler bize, 'İşle aşla uğraşmıyor bu AK Parti iktidarı, anayasayla uğraşıyor' dediler. Bunların anlayışı bu işte. Modern bir anayasamız yoksa, vizyonel bir anayasanız yoksa, hukukun üstünlüğünü savunan, insan haklarını savunan, koruyan, demokrasiyi yücelten anayasanız yoksa, hiçbir alanda ilerleme kaydedemezsiniz. Birileri çıkıyor, yoksulluk edebiyatı yaparak, 'Şimdi anayasa değiştirmenin zamanı mı' diyor. 'Türkiye'nin daha büyük meseleleri var' diyor. Bunlar anayasanın ne olduğunu bilmiyor. Bunlar Türkiye'nin meselelerine işte böyle dar, karanlık gözlüklerle bakıyor.''


    
'Ana muhalefet mahkemesi'



Başbakan Erdoğan, bugün Türkiye'de kime sorulursa sorulsun, 1982 anayasasının şikayetçi olduğunu ve değişmesini istediğini söyledi. Son genel seçimde yüzde 47 gibi rekor oy aldıklarını belirten Erdoğan, seçim öncesinde vatandaşa anayasayı değiştireceklerine dair söz verdiklerini hatırlattı. Erdoğan, ''Sizden aldığımız yetkiye uyarak anayasayı değiştirmek için girişimlere başladık. İstedik ki böyle bir önemli meselede, geniş mutabakat sağlayalım, geniş bir uzlaşma zemini oluşturalım. Ama ne yazık ki TBMM'de grubu bulunan diğer siyasi partiler bu uzlaşmaya yanaşmadılar. Uzlaşma komisyonunun içerisinde yer almadılar. Sırf biz yapıyoruz, sırf bu iktidar yapıyor diye bizim yanımıza yaklaşmadılar'' dedi.


Partilere daha taslağı vermeden ''Bunu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz'' denildiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:


''Neyi götürmediniz ki? Ne çıksa hepsini Anayasa Mahkemesine götürdünüz. Anayasa Mahkemesinin adını da bunlar değiştirdi. Bu CHP zihniyeti Anayasa Mahkemesi'nin adını, Ana Muhalefet Mahkemesi koydu. Türkiye'nin en acil, en önemli, hayati ihtiyacına kulaklarını tıkadılar, sırtlarını döndüler. Sizler de eminim televizyon ekranlarından izlediniz. Düşünebiliyor musunuz, bir Genel Başkan arkadaşlarına diyor ki, 'Siz oy kullanma kabinine girmeyeceksiniz' Nerede demokrasi? Bu ne demek? 'Ben size güvenmiyorum. Olur ya, içeri girersiniz de kabul oyu kullanırsınız' Bunun için onlara güvenmiyor. Sadece kürsüde konuşacaksınız, bu iktidara verip veriştireceksiniz, oy kullanmaya gelince kullanmayacaksınız, hani dikta, nerede demokrasi? Diktayı başka yerde arıyorlar. Dikta içinizde be. Dikta da kendilerine, arkadaşlarına oy kullandırtmayacak kadar dikta. Bakıyorsun bir başka grup. Onlar da yine aynı. Onlar da oy kullandırtmadılar. Sorduğun zaman bağırırlar, 'Partimizi kapattılar.' Eee hadi bakalım, çık meydana. Onlar da oy kullandırtmadılar. Olur ha belki gider kabul oyu kullanır. Onun için de oy kullandırtmadılar.


Bunun adı demokrasi değil, bunun adı güven değil. Ama herşeyiyle ekibimiz hem konuşulması gerekeni konuştu, hem de gidip oyunu kullandı. Kim yanındaki arkadaşlarına güveniyor, kim güvenmiyor, bunlar da iyot gibi açığa çıktı. 2 hafta boyunca Meclisi kilitlediler. Başbakan dediler, 'Devleti bıraktı, geldi, buraya karargahı kurdu. Gece gündüz burada duruyor Başbakan' Bu devletin işi değil mi? Anayasa yapmak devletin işi değil mi? Ben de bu iktidar partisinin hem genel başkanıyım, hem de Başbakanım. Buraya gelmemden daha doğal ne olabilir? Geldim. Arkadaşlarımla beraber oturdum, kuliste de oturdum, genel kurulda da oturdum. Çünkü bunu o denli önemsedim. Bu tarihi süreçtir ve biz Meclis'te de yine Başbakanlık makamımızda yine bu görevleri aksatmadan yürüttük.



'YSK'nın kararı zorlama bir karar'



Uluslararası misafirlerimiz vardı. Yabancı ülkelerden misafirlerimizle de görüşmelerimizi yaptık. Gitmemiz gereken yerler varsa, oylamalar arasında onları da yaptık. Onlar da bizi bizden daha iyi takip ediyordu. Tek özellikleri oy kullanma kabinine giremiyorlardı. Bize söyledikleri şuydu, 'Sayın Başbakan, nasıl geçiyor, nasıl durum' Adım adım takip ettiler ve ne yazık ki şunun önemini kavrayamayacak kadar bundan uzaklar ve işte hemen Anayasa Mahkemesine bunu da götürdüler. Götürsünler. Biz emin adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Biz görevimizi yaptık.''


Başbakan Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu'nun referandum tarihine ilişkin karar verdiğini belirterek, ''Şimdi Yüksek Seçim Kurulu bir karar verdi. Zorlama bir karar, bunun da farkındayız. Neymiş 60 gün olmazmış, 120 gün olurmuş. Verdiğiniz karar hayırlı olsun diyoruz. Biz 60'a da, 120'ye de hazırız'' dedi.


    
Türkiye mucizesi



Dünyanın önde gelen basın kuruluşlarının, Türkiye'nin bu mucizesini sayfalarına taşıdığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:


''Kriz başladığı andan itibaren ne dediler? 'IMF olmazsa olmaz' dediler. Dediler mi? Dediler. 'IMF ile anlaşma yapmadan bu kriz aşılmaz' dediler. 'Her şart altında IMF ile anlaşın' diye bize baskı yaptılar ama biz soğukkanlılığı elden bırakmadık. 'İşimize gelirse anlaşırız, yoksa yolumuza devam ederiz' dedik. 'Ülkemizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa biz bunu yapacağız' dedik. Oturacağız, konuşacağız, eğer anlaşabiliyorsak imzaları atarız, anlaşamıyorsak atmayız.


Biz bundan önceki hükümetlerden biri değiliz. Çünkü onlara neyi dayattılarsa 'eyvallah' dediler ama biz demeyiz. Biz ülkemizin menfaati neyi gerektiriyorsa ona imza atarız ve nitekim de böyle oldu. Şartlar işimize gelmedi. Şu an için biz de dedik ki 'stand by anlaşmasına sıcak bakmıyoruz' ve anlaşmayı imzalamadık.''


Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin yardım almadan, uluslararası kuruluşların yardımına, yönlendirmesine gerek kalmadan, tamamen kendi kaynaklarıyla, kendi yöntemleriyle krizi geride bıraktığını belirterek, şöyle devam etti:


''Türkiye kendi yöntemleriyle krizi geride bıraktı, bırakıyor. Biz kendimize güveniyoruz. Biz kendimize inanıyoruz. Biz milletimize, özel sektörümüze, işçimize, çiftçimize, memurumuza, sanayicimize güveniyoruz. 'Bu millet kendi imkanlarıyla kendi kaynaklarıyla çok badireyi aştı, evelallah bunu da aşar' dedik ve işte aşıyoruz, olay bu.


Moraller iyi olursa istihdam artar, üretim artar, ihracat artar. Onun için morallerimiz yüksek olacak. Birbirimize güveneceğiz, birbirimize inanacağız ve tek yürek halinde Türkiye'yi geleceğe taşıyacağız.''


    
'Çarklar tıkır tıkır işliyor'



Moralleri bozmaya çalışanlara, Türkiye'yi karamsarlığa itmeye çalışanlara, kötümserlere asla prim vermeyeceklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:


''İnanacak, çalışacak ve hep birlikte kazanacağız. Bugün, şu anda sadece Manisa'da değil 81 vilayetimizin tamamında çok şükür çarklar tıkır tıkır işliyor. 6 Şubat'ta Osmaniye'de tam 1 milyar dolar tutarında devasa bir yatırımın açılışını yaptık. Kriz ortamında tam 1 milyar dolarlık yatırım gerçekleşti ve o arada yan sanayiyle birlikte 10 bin kişi ekmek yiyor.


İstanbul'da, Ankara'da, Konya'da, Urfa'da, Kocaeli'nde özel sektörün yatırımlarını kamu yatırımlarının yaptığı okulları, yolları, hastaneleri açtım. Hiç durmadan açılıştan açılışa koşuyor, milletimize, ülkemize, eser, hizmet kazandırmanın mücadelesini veriyoruz. Türkiye'nin değiştiğini gördükçe, geliştiğini gördükçe, bizim heyecanımız katlanarak artıyor. Coşkumuz katlanarak artıyor. Azmimiz, kararlılığımız katlanarak artıyor ama birileri de inanın çok üzülüyor.''