Gündem

'Başbakan ABD'ye gitmeli'

gazeteci-yazar Güngör Uras, Başbakanın Amerika ziyareti ile ilgili bir yazı kaleme aldı.

22 Mart 2010 02:00

T24 - ABD Temsilciler Meclisi'nde 'Ermeni soykırımı'nın onaylanmasının ardından büyükelçi Namık Tan, hükümet tarafından istişareye çağrıldı. Erdoğan çıkan karara karşı tavrını açıkça belli ederken, muhtemel Amerika ziyaretini gerçekleştirmeyeceğine dair iddialar gündeme geldi. Gazeteci-yazar Güngöre Uras, resmi olmayan açıklamalara göre, Başbakan'ın 12 Nisan'da Amerika'da yapılması planlanan Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmayacağını yazdı..

Uras'ın Milliyet gazetesinde bugün (22 Mart 2010) yayımlanan yazısı şöyle:


ABD Yönetimi, Başbakan Sn. R. T. Erdoğan’ın 12 Nisan’da yapılacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne (Nuclear Security Submit) katılmasını bekliyor. Resmi olmayan açıklamalara göre Başbakan, komisyonun Ermeni tasarısını oylamasını protesto etmek için toplantıya katılmamayı düşünüyor.

Bugünlerde bir TÜSİAD heyetinin Washington’da olması gerekiyordu. TÜSİAD geziyi iptal etti.
11-14 Nisan tarihlerinde TOBB (Odalar Birliği), DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, (TAİK) Türk Amerikan İş Konseyi tarafından ortaklaşa düzenlenen toplantının Ermeni kararını protesto etmek için yapılmayacağı açıklandı. Bütün bunlar yanlıştır. ‘Türkiye bunları yapıyor’ diyerek ABD’de yönetimin ve Kongre’nin “Ermeni soykırımı olmadı-Türkler haklı” şeklinde karar değiştirmesi beklenemez. Bugünkü açmazın nedeni yıllar boyu Türklerin kendilerini anlatamamalarıdır.

Bugün Washington gezisini iptal eden TÜSİAD 35 yıl önce Washington’da kapı kapı dolaşarak Kongre’den Türkiye lehine karar çıkmasını sağlamıştı. Fikir Üreten Fabrika “TÜSİAD’ın ilk on yılı” adlı kitaptan aktarayım:

* Kıbrıs olayları nedeniyle ABD Kongresi Türkiye için ambargo kararı aldı.
* 1975 yılında önde gelen işadamlarının da katıldıkları bir TÜSİAD heyeti Washington’a gitti. O dönemin Başkanı Ford ile Dışişleri Bakanı Kissinger ile Temsilciler Meclisi Komitesi Başkanı ile ve çok sayıda kongre üyesi ile konuşuldu. Washington Post ve New York Times gazetelerinde tam sayfa ilanlar yayınlatıldı. TV kanallarına gidilerek Türkiye’nin görüşü anlatıldı.

* 1977’te Kongre’deki oylama öncesi TÜSİAD heyeti tekrar Washington’a gitti.
* Karşı oy vermeleri beklenen 52 temsilci, 13 senatör ile de konuşuldu. Pentagon’da General Bauman ziyaret edildi. 16 büyük bankanın 21 yöneticisine bilgi verildi.

Bütün bunların ne ölçüde olumlu etkisi olduğu bilinmez ama, ambargo kararı kalktı.

Derdini anlatmayan...

Bütün bunları “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali yazıyorum. Geçen hafta Washington’da, Sabancı Konferansı sonrası düzenlenen bir yemekli toplantıda ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcilerinin ve ABD’nin Türkiye’de bulunan eski büyükelçilerinin katıldığı yemekli toplantıda, bir soru soruldu “Amerika’nın hâlâ Türkiye’ye ihtiyacı var mı?“ Bu soruyu bir başka soru izledi: ”Türkiye’nin ABD’ye ihtiyacı var mı?”

Anlaşıldığı kadarıyla Amerika’nın Türkiye’ye ihtiyacı giderek zayıflıyor. Giderek durumumuz, “Türkiye olmazsa da olur” hale geliyor. Şimdilik Amerika’nın bekleyişi (1) İran konusunda Türkiye’nin uluslararası topluluğun ortak politikası çerçevesinde oy kullanması ile (1) İsrail ile iyi ilişkiler sürdürmesinden ibaret. Ortadoğu politikası ile ilgili diğer konularda Amerika Türkiye’yi devreden çıkarmış, Türkiye’siz işlerini götürmeye başlamış.

Ya Türkiye’nin durumu nedir? “ABD’ye hâlâ ihtiyacı var mı? Var. Hem de çok var. Eskiden sorunları Allah’a havale ederdik, şimdi ABD’ye havale ediyoruz. Ermeni, Kürt, Kıbrıs sorunlarını ABD çözecek. PKK terörünü ABD önleyecek. AB üyeliğini ABD destekleyecek. Ordunun araç, gereç ve yedek parça ihtiyacını ABD karşılayacak.

Oturduğumuz yerden kendi dilimiz ile atıp tutarak, küsmüş numaralarına yatarak hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimizi bilelim.