Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'la ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin ''Derhal serbest bırakılması" kararıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başak Demirtaş "Ben AİHM Büyük Daire’de görülen duruşmada oradaydım. Orada hükümeti temsil eden hukukçuların ne kadar zor duruma düştüğünü gördüm. Yargıçlar ‘Siz bu insana terörist diyorsunuz ama başka kanıtınız var mı?’ sorusunu iki defa sordu. Onlar da geçiştirdiler, 'belgeleri size sonra göndeririz' dediler" diye konuştu.
Euronews'ten Dilek Gül'ün sorularını yanıtlayan tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş AİHM Büyük Dairenin karar verdiği duruşmada olduğunu belirterek hükümeti temsilen hukukçuların bazı sorulara yanıt veremediğini söyledi.
Başak Demirtaş "Ben AİHM Büyük Daire’de görülen duruşmada oradaydım. O ana tanıklık ettim. Orada hükümeti temsil eden hukukçuların ne kadar zor duruma düştüğünü gördüm. Yargıçlar ‘Siz bu insana terörist diyorsunuz ama başka kanıtınız var mı?’ sorusunu iki defa sordu. Avukatlar geçiştirdi, belgeleri size sonra göndeririz dediler. Ama gönderememişler. Çünkü gerçekten bir şey yok" dedi.
"AKP ve MHP’li olmayan herkes maalesef 'terörist"
''Türkiye’de hukuk ve adaletin işlediğini düşünmüyorum" diyen Başak Demirtaş, "Herhangi bir şey ile ilgili iktidarın bir eksiğini söylediğinizde 'terörist' oluyorsunuz, yargılanıyorsunuz. Yargının sopası sürekli başınızda duruyor. Türk Tabipleri Birliği terörist oluyor. Nedeni sağlıkla ilgili eksiklikleri söylemesi. Barolar terörist oluyor. Ya da Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri terörist oluyor. AKP ve MHP’li olmayan herkes maalesef terörist" diye konuştu.
Başak Demirtaş'a yöneltilen sorular ve verdiği yanıtlar şöyle;
AİHM Demirtaş 'serbest kalmalı' dediğinde siz bu kararın uygulanacağını bekliyor muydunuz? Yani serbest kalacağını düşündünüz mü?
''Hayır düşünmedim. Selahattin’in tutuklanmasının hukukla alakalı olmadığını gördük. Yaşadığımız ihlaller, karşılaştığımız haksızlıklar, mahkemelerdeki hukuksuzluklar ve iddianamelerden bu durumun hukukla alakası olmadığını gördük. O nedenle biz Selahattin’in mevcut yasalara göre bir gün dahi tutuklu olmaması gerektiğini biliyoruz zaten. Selahattin ve arkadaşlarının özgürleşmesinin yasalarla, Anayasa ya da hukukla alakalı olmadığını biz biliyorduk. Tabii ki bu kararın çıkması çok önemliydi, sevindirdi bizi. Çünkü hem Selahattin’in hem de diğer HDP’li siyasetçilerin, belediye başkanlarının, Figen Yüksekdağ’ın, İdris Baluken’in, Bekir Kaya’nın ve adını sayamayacağım bir çok siyasetçinin siyasi rehine olduğunu biz biliyorduk. AİHM kararı ile bu uluslararası anlamda belgelendi. Tarihe Selahattin Demirtaş kararı olarak geçmiş olabilir ama aynı zaman da Figen Yüksekdağ kararı ya da haksız yere tutulan gazetecilerin kararı. Yani sadece HDP’lilerle ilgili bir karar da değil. Çünkü Türkiye’de haksız yere tutuklanan ve özgürlüklerinden yoksun bırakılan bir çok insan var.''
"18. Madde ihlali basit bir ihlal değil"
Yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Sadece ben değil, toplumun büyük çoğunluğu böyle düşünüyor. Geçenlerde bir ankette toplumun yüzde 60’ının yargının bağımsız olmadığına inandığını gördüm. Bu çok kaygı verici bir oran. Bir ülkede hukuk düzeni olmazsa o ülkede kimse kendini güvende hissetmez. Ayrıca sadece siyaseten muhalif olmanızla alakalı da değil, ekonomi ya da herhangi bir şey ile ilgili iktidarın bir eksiğini söylediğinizde terörist oluyor, yargılanıyorsunuz. Yargının sopası sürekli başınızda duruyor. Yani mesela Türk Tabipleri Birliği terörist oluyor. Neden? Sağlıkla ilgili eksiklikleri söylüyor. Barolar terörist oluyor. Ya da Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri terörist oluyor. Yani AKP ve MHP’li olmayan herkes maalesef terörist. Bir de şöyle bir durum var eskiden yargılama mahkemelerde olurdu, şimdi öyle değil. Şimdi iktidarın temsilcileri televizyonlarda yargıya neredeyse talimat verecek şekilde söylemlerde bulunuyorlar.''
AİHM kararından sonra bu kez Kobani iddianamesi geldi. Hem Cumhurbaşkanı hem de İçişleri Bakanı ''Demirtaş teröristtir'' dedi. Ne diyorsunuz?
''Çok talihsiz bir açıklama. Bir Cumhurbaşkanının yargılaması hala devam eden biri ile ilgili böyle bir açıklama yapması çok talihsiz. AİHM kararıyla Selahattin ve arkadaşlarının terörist olmadığını bütün dünya biliyor. AİHM, siz bu insanları konuşmalarından ve siyasi faaliyetlerinden dolayı cezaevinde tuttunuz diyor. Hatta daha büyük bir şey söylüyor; ''Siz bu insanları kendi iktidarınız için keyfi bir şekilde tutukladınız ve cezaevinde tutmaya devam ediyorsunuz.'' Yani 18. madde ihlali öyle çok basit bir ihlal değil. Bunu görebiliyorlar ama görmek istemiyorlar. Kesinlikle keyfi bir tutuklama. AİHM kararındaki ihlalleri görürseniz, bunu daha iyi anlayabilirsiniz.''
Bu uzun tutukluluk, kararların uygulanmaması ne hissettiriyor size? Sonuç alınamıyor gibi bir duygu oluşturuyor mu?
''Aslında sonuçsuz bir yargılama süreci diyemeyiz. Beş yılın sonunda AİHM gibi bir kararımız oldu. Belki bugüne kadar Türkiye’de Selahattin ve arkadaşlarının özgürlüğüne yansıyan bir durum olmadı. Ama bunu bütün dünyanın görmesi ve bilmesi, bize hak vermesi açısından bence bu bir sonuç. Umarım ileriki zamanlarda tutuksuzluğunun da gerçekleşmesini sağlayacağız.
"Tanık olarak kişi için mahkeme böyle bir tanık yok dedi"
İlk günden bugüne çok büyük bir algı yürütüldü. Hala da devam ediyor. İktidar bu yönde bütün gücünü kullanmaya devam ediyor. Biz bunun hem tanığı hem mağduruyuz. Mesela Selahattin’in ilk tutuklanmasına neden olan iddianamede bunu gördük. O kadar büyük bir algı yürütüldü ki Selahattin 142 yılla yargılanıyor denildi. Hatta siz 142 yılla yargılanan birini nasıl savunursunuz, bu bir terörist denildi. Bu gibi şeyler söylendi. Sonra iddianameye baktığımız zaman gördük ki siyasi faaliyetleri ve bunların haberleri hepsi. Yani konuşmaları, düşünceleri ve muhalefeti başka da bir şey yok. İddianameye bir sürü yalan yanlış şey koymuşlardı. Mesela, ilk iddianamede örgüt yöneticisi olarak gösteriliyordu. Buna delil olarak ne gösteriliyordu biliyor musunuz? ‘’Mercek’’ kod adlı biri. Bir ifade vermiş ve Selahattin’in örgüt yöneticisi olduğunu söylüyor. Sonra biz bu Mercek kim araştırılsın istedik. Sonra mahkeme heyeti böyle bir tanık yok dedi. Ve suçlama düşmedi, 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama devam ediyor işte. Yani böyle bir iddianame ile karşı karşıyaydık. Sonra herkes Selahattin halkı kin ve düşmanlığı sevk eden bir tweet atmış dedi. Böyle bir tweetin atılmadığını aylarca yıllarca söyledik. Sonra ortaya böyle bir tweet'in atılmadığı ortaya çıktı. Bunu da ispatlamış olduk.
Ben AİHM Büyük Daire’de görülen duruşmada oradaydım. O ana tanıklık ettim. Orada hükümeti temsil eden hukukçuların ne kadar zor duruma düştüğünü gördüm. Yargıçlar ‘Siz bu insana terörist diyorsunuz ama başka kanıtınız var mı?’ sorusunu iki defa sordu. Avukatlar geçiştirdi, belgeleri size sonra göndeririz dediler. Ama gönderememişler. Çünkü gerçekten bir şey yok.
Demirtaş ve arkadaşlarının dışarı çıkması için yargı reformuna ihtiyaç yok. Mevcut yasaların ve Anayasa'nın uygulanması tek başına yeterlidir."