Cumhuriyet'ten Ece Piroğlu'nun haberine göre, hukukçuların YSK kararına ilişkin Cumhuriyet’e yaptıkları değerlendirmeler şöyle:
Hukukçu Turgut Kazan: Türkiye’deki yargı, yargı olmaktan çıkmıştır. Danıştay, Danıştay değildir, Yargıtay, Yargıtay değildir. O yüzden 1950’den beri işleyen YSK güvencesi, artık yargıç güvencesi olmaktan çıkmıştır. 2010 referandumundan başlamıştır. 2010 referandumu Fethullah Gülen’in ölüleri bile oy kullanmaya çağırdığı referandumdur. O referandum zaten yargıyı ele geçirmek için yapılmıştır. Yargıyı koalisyon ele geçirdi. Sonra kavga çıkınca da AKP ele geçirdi. Bakın Sabri Uzun’u tutuklayan yargıç kim? AKP Gençlik Kolları başkanı. Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı soruşturan savcı kim? Ensar Vakfı şube Başkanı. Bu yargıdan, siz dürüst seçim güvencesi nasıl beklersiniz? Sandık kurullarının oluşumu nedeniyle böyle bir karar verilmiş. Sandık kurullarının oluşumunda etkin olan siyasal iktidar. Haziran seçimlerinden önce, kanun değiştirildi bir gece yarısı... Siyasal iktidara sandık kurallarında bir başkan, bir kamu görevlisi belirleme imkânı tanındı. Demek ki onu böyle bir hileyi de düşünerek gerçekleştirdiler. Kimin ByLockcu olduğunu siyasi iktidar bilir. Önce onları atayacaksanız, bunu sağlayacaksınız, seçimi kaybedince de onu kullanacaksınız. Bu bir içtihattır.
Zaten YSK’de bu olduğuna göre siz artık seçim falan kazanamazsınız, gerçekçi olun. O yüzden İstanbul seçimlerinin boykot edilmesi gerektiğini muhalefet serinkanlı düşünmelidir, bu gerekçelerle... Bu bir felakettir. Bu mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayan kepazelikten daha büyük kepazeliktir, artık dürüst seçim imkânı kalmamıştır. Kesinlikle hukukun zerresi yoktur.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: Bir hukukçu olarak her yargı kararının gerekçesine bakarım. Ama bu YSK kararının gerekçesini merak edecek kadar saf değilim. Ben asıl gerekçeyi biliyorum. Seçimin kendisi değil, iptali şaibelidir.
Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan: Kanunun bir esasına bakmak lazım. Aslında sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmasının seçimin sağlığı ve geçerliliği bakımından zorunlu bir unsur olmadığını açık olarak ifade ediyor. Eğer YSK gerekçesi sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması yönündeki gerekçeye dayanıyorsa çok açıkça yasaya aykırıdır. 298 sayılı yasaya aykırıdır.
İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel: Demokrasimiz öldü Allah rahmet eylesin. Bu kararın açıklanabilir, kabul edilebilir bir tarafı yok. Bütün kuralları alt üst ettiler. Böyle bir kararı anlamak mümkün değil. İşini yapamamanın cezasını seçilmiş kişilerin üzerine yıkıyorlar. Bu saatten sonra Türkiye’de hiçbir seçim şaibeden kurtulamayacak. Hukukun güvenliği ortadan kaldırıldı, demokrasi infaz edildi.
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: YSK bu kararı ile siyasi iktidara karşı aklandı. Ancak Türk milletinin vicdanında sonsuza kadar hüküm giydi.
Eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: İptal kararıyla milyonlarca seçmenin kullandığı oylar hiçe sayılmıştır. YSK, yeni bir hukuk faciasının altına imza atmıştır... Türkiye’nin övündüğü seçim sisteminin bu duruma getirilmesine YSK’ya talimat niteliğindeki sözleriyle ve verdiği kararla neden olanlar, bunun vebali ve tarihî sorumluluğu altında kalacaktır.
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu: YSK’nin daha önce vermiş olduğu kararlara aykırı. Sandık kurulunda yer alan bir eksiklik olmadığı için YSK daha önce bu itirazları reddetmiştir. Bu noktadan itibaren çelişki ortaya çıkıyor. Sandık kurulunda yer alan kişilerin hukuki statüsünde yer alan kusur İBB başkanlığı için oluyor da ilçe seçimi ya da meclis başkanlığı seçimi için neden olmuyor?